PELİN ÖLDÜ, YAŞASIN BOSKOVİC!

Voleybol Milli takımımızın Sırbistan ile oynadığı ve 3-2 yenildiği maçtan hemen sonra bir yazı yazıp facebook’ta paylaştım ( https://evoleybol.com/2018/05/31/sirplar-vurdu-eczaci-ve-vakif-mutlu-oldu-2-3/ )

Volley-Turkey’de bir yorumcu ‘Kızlar sanki kulüplerinde alalede bir oyuncuya formayı kaptırmışlar gibi yersiz şovenist bir yaklaşımla takımları eleştirmek anlaşılır gibi değil. Boskoviç şu anda taraflı tarafsız herkesin ilk ikide çoğunun da en iyi olarak nitelendireceği bir pasör çarprazı. Ayrıca Boskoviç’i Eczacı yetiştirmedi. Potansiyeli görüp yararlanma yoluna gitti. Ben de bu yazıyı tıklayıp okunma sayınızı artırdığım için kahroldum. Her alanda bu topraklara doğru örnekleri getirmek vizyon işidir. Mustafa Kemal Atatürk nasıl ki zamanında John Dewey’i ülkeye tamamen kendi imkanları ile getirip, bu örneği önümüze sürüp bu doğrultuda gelişim ve değişime katkı sağlamaya çalışmışsa aynı durum sporda da geçerlidir. Olimpiyat gördüysek 2012’de, kulüplerimizin kızlarımızın, Glinka, Gamova, Shashkova (Sokolova), Osmokroviç, Poljak, Fürst gibi yıldızlar ile birlikte oynayıp onlar ile rekabet içerisine girmelerini sağlamalarındandır. İçine kapanık bir toplum yapısı ‘Aslansın, kaplansın!’ ile hiçbir yere gitmez. Kuzey Kore, Küba örnekleri……..) demiş.

Gerçi yorumunda söylediği 12 milyonluk küçük bir ada olan Küba’nın sporda bizden çok daha büyük başarıları olduğunu sağır sultan da biliyordu ama o konuya hiç girmedik.

2015-2016 sezonunda daha 18 yaşındayken yüz binlerce Euroya Eczacıbaşı’na transfer olan Boşnak asıllı Sırp oyuncu, iyi de olsa, kötü de olsa oynatıla oynatıla pişirilmişti. Belki de kumaş vardı, üstünde duruldu.  Dün bizim kafamıza vura vura 28 sayı aldı ve maçı Sırpların kazanmasını sağladı!

Üstelik her aldığı sayıdan sonra abartılı bir sevinç naraları ve hareketleri ile…

Ben de takipçilerimizden  Adem Aksoy’un yazımın altına yazdığı muhteşem yorumu kendileri ile paylaştım. ‘‘Yabancı yasağı getirilsin veya çok kısıtlansın,  bir de öyle görelim bakalım Anya’yı  Konya’yı! Ödleri kopuyor bizim çocuklarımız la başarı gelmeyecek diye. Öyle ya final four’a  kalmasalar,  oralarda olmasalar nasıl reklamlarını yapacaklar tüm Dünyaya?

Hanımlar beyler;

Türk oyuncularının olmadığı hiç bir spor takımının ( Futbol – Basketbol – Voleybol ) kazandıkları başarı hiç ama hiç umurumda değil. Hatta TIINNN.  Sadece bir sürü yabancı koç, menajer ve oyuncuları zengin etme aptallığındaki lüksü yaşarız o kadar!

Öyle ya çok zengin bir ülkeyiz. Bize koymaz. Paraları veren düdükleri çalıyor. Federasyonları avuçlarının içinde oynatıyorlar. İstedikleri kuralı ve yaptırımları yapıyorlar. Çok basit bir şey söylemek isterim.  Arka arkaya 3 – 4 yıl liglerimizi domine eden bu anlı şanlı kulüpler Avrupa’da ses getirmesinler anında kapılarına kilit asarlar. Çok ta umurlarındaydı TÜRK gençliği.

Ayrıca kimseler kusura bakmasın maalesef şöyle bir gerçek de var. Bir veya bir çok yerli oyuncu yetiştiren Türk antrenörlerinin yabancı kuralına ısrarla bakmaları mümkün değil. Bakan varsa ya adam yetiştirmemiştir ya da aç kalırım korkusu vardır. Veya oyuncu yetiştiren ana – baba böyle düşünmez. Veya eşi, ablası, kız kardeşi hatta sevgilisi olan bile böyle düşünmez yabancı kuralını savunmaz. Kusura bakmayın. İlk önce bunları bir yapın böyle değerler kazandırın Türk sporuna ondan sonra yabancı kuralını savunun veya tartışın. Eliniz taşın altına hiç girmemiş hiç emek vermemişsiniz Eeee salla klavyeden gitsin oh ne güzel dünya. Eleştiri yapılacak tamam orada hemfikiriz. Lakin eleştiri yapılırken birazda empati lütfen. Sevgi ve saygılarımla’ dedim.

Yorumcumuz da ”İşte klavyeden sallamak tam da böyle oluyor. Eczacıbaşı dediğimiz takım yarım asırdır Türk voleyboluna hizmet ediyor ve reklamını yapacak büyük başarıları (Şampiyonlar ilgi şampiyonluğu, Dünya kulüpler şampiyonluğu) son beş yılda elde etti. Kim sallıyor CEV Cup vari kupaları. Şimdiye kadar gelmeyen büyük başarılara rağmen kilit vurmadıysa bakış açınız çürümüş demektir. Yine Vakıfbank 2011’de 3 yabancı ile tüm sezonu tamamlayıp şampiyonlar ligi şampiyonluğu elde etmiştir tarihinde ilk kez. O zamana kadar gelmeyen büyük başarılara kızıp kilit vurup gitmemişlerdir. Bir markanın adını taşıyorsa kulüp, reklamını yapmaktan daha doğal ne olabilir ki? Dersiniz ki ‘Kurum takımları çekilsin rekabet ortamından!’. Bir yere kadar anlaşılabilir ama başarı her alanda bir motivasyon kaynağıyken, başarı için yapılan yatırımı farklı yorumlamak yanlış bir bakış açısı. İlk yorumumda da bahsettiğim gibi doğru örnekler getiriyorlarsa kızlarımızın önüne bunu art niyetli yorumlamak hoş değil. Eleştirecek yığınla durum varken yanlış gözlemlerimizi özenle bir yazıya döküyorsak olayı bütünüyle yorumlamak yerine cımbızla çekilen ayıklanmış, yanlış yönlendirmeye götürecek işi yapmışız demektir. Türk gençliği umurlarında olmasa her yaş kategorisinde alt yapı takımları oluşturmazlar, Türkiye genelinden oyuncu dahil etmezler. Alırlar A takıma yabancıları, diğer takımlarda yetişmiş iyi yerli oyuncuları elde ederler başarıyı. Neden uğraşıyorlar ki? Hande’yi kazanmak için neden uğraşıyor Eczacıbaşı? Şu anda oyunuyla göz kamaştıran Zehra da devşirme galiba ya da Naz! Bana bu kulüpleri de savunduruyorsunuz yazdığınız asılsız yaftalamalarınızla, helal olsun!”demiş.

Ben de” 30 yıldır var olan bir kulüpten bula bula sadece iki oyuncu ismi bulmak ne acı değil mi?Peki bunların yanında çöpe atılanlar? Mesela Pelin Aroğuz’u bilir misiniz? Boskovic’le yaşıt ve Avrupa’nın gelecek vaadeden en değerli solak, pasör çaprazlarından biriydi!
Ne oldu?
Gerek yok, nasıl olsa bir Boskovic’imiz var. 
Alt yapılarda takımları var evet, sağ olsunlar. Peki aidatlarını biliyor musunuz? Peki isim haklarını sırf para için sattıklarını, insanları kandırdıklarını biliyor musunuz? İnsanlar büyük kulübe çocuklarını yazdırdıklarını zannederken o kulübe hiç uğramamış insanlara tonla para verdiklerini biliyorlar mı? 
Ben bu konuyu daha fazla uzatmayacağım. Çünkü ‘Sen ne söylersen söyle, anlattığın, karşındakinin anladığı kadardır’ dedim.

Cevap olarak ”Sonda yazdığınız alıntı popüler bir kaçış cümlesi oldu(!) Bir oyuncu adını duyuramıyorsa kendini geliştiremediğindendir. Yukarıda yazdığım örnekler popüler isimler. Bir Pelin türküsü tutturmuşsunuz daha önceki yorumlarınızda da gördüm. Selime İlyasoğlu saplantısına benzettim durumu. Gözde, Neriman, Eda nasıl tırnaklarıyla dünya arenasında saygın isimler haline geldilerse Pelin gibiler de yeterince çalışarak bir yere gelebilirler gerçekten potansiyelleri varsa. Pelin’in istatistiklerini gençlerde takip ediyordum öyle en üst seviyeyi zorlayan bir performansı yoktu keza. Fivb arşivinde bulabilirsem paylaşırım yine. Hiçbir kulüp kara kaşına kara gözüne göre forma vermez. Hadi verdi diyelim 1 sezonu geçmez.” oldu.

Sonra bana bir zamanlar ”Gelecekte Avrupa’nın en büyük smaçörlerinden biri olacak” denilen Pelin Aroğuz’un belindeki sakatlık nedeniyle tam performansla oynayamadığı 2013 U18 Dünya Şampiyonasından istatistiklerini paylaşmış.

”Bak gör işte, %34 ile oynayan Pelin kötü bir oyuncu’ ‘demek için.

458D8CC8-8AD3-438E-820F-CD512052E24D

Peki ne dikkat çekiyor biliyor musunuz? Pelin’in hemen üstünde %38 başarı yüzdesi ile kim var?? Tahmin edin!

TİJANA BOSKOVİC!

Soruyorum şimdi; PELİN AROĞUZ NEREDE??

Biz Tijana Boskovic’i yetiştirirken ama öyle ama böyle kendi öz kızımızı heba etmişiz!

Sizler ‘Canım başarı için her şey mübahtır’ ‘Yabancı  da yerli de olur’ diyebilirsiniz.

Ben demiyorum kardeşim. İçinde kendi ülkemden birinin olmadığı hiç bir başarıyı kabul etmiyorum.

Nokta.

2 Comments

  1. Bazı takımlar vardır real madrit barcelona bayern münih mancester united vb..gibi kendileri oyuncu yetiştirmezler yetişen oyuncuları alıp marka değerini korurlar..voleyboldada artık eczacıbaşı ve vakıfbankın marka değerini koruması gereklidir…iyi niyetli yaklaşımınızı taktirle karşılıyorum..lakin iyi olan oynar kötü olan gider mantık bu…

    Beğen

  2. Sayin Arslan,
    Yaziniz icin tesekkurler bir Gurkan Balci bey “buyuk takimlar kendileri oyuncu yetistirmezler” diye yazmis. Bu kesinlikle dogru degil butun adi gecek takimlarin kendi genc takim kadrolari vardir hatta Barcelona nin yildiz takimlari bile var.
    Pelin Aroguz ve onun gibi onlarca kayip olan genc yetenegimiz konusu yillardir bilinen bir konu cok yazildi bu problem. Genc takimlarimiz uluslar arasi arenada cok basarili sonuclar aliyorlar sonra cogunun adinin bile duymuyoruz. Cok aci ama gercek bu. Yazik onca emege ve genc yetenekleri boylesine kayip olmasina. Yabancilar bizden daha iyi onlari oynatalim mantalitesini Turkiyede voleybolcu yetistirelim tarama yapalim oyuncu bulalim genclerimize spor yaptiralim fikriyle nasil bagdastirabiliyorlar cok merak konusu.
    Eczacibasi ve Vakifbank marka degerlerini korumak istiyorlarsa gidip tum takimi yabancilardan kursunlar sonrasi cok kolay hep sampiyon olurlar
    Voleybol kenarda oturup yabanci oyunculari seyretmekle ogrenilmiyor. Bu teori dogru olsaydi biz bugun dunya birincisi olurduk Dunyanin en yetenekli oyunculari Turkiyede degilmi yillardir dunyanin en iyi ligi bizde diyoruz peki su anda Dunyada bayanlarda 12 siraya dusmus durumdayiz. bu nasil bir celiski?
    Bayan milli takimimiz bence butun tabulari yikti bir cok oyuncumuz kenarda oturarak tum sezonu gecirmelerine ragmen cikip takir takir voleybol oynadilar. Eksikleri yokmuydu, tabiki vardi Rusya maci elimizden kacti. Hala manset almada bazen servis atmada sorunlar yasamaktayiz, olsun her gecen gun daha iyiye gideceklerdir yeterki onlerini kapamayalim imkan verelim.
    Inanmak basarmanin yarisidir derler yeteneklerimzi kesfedik onlari kazanmak , kendilerine ozguven vermek olanak saglamak ana amac olmali. 80 milyonluk genc nesile sahip bir ulkede voleybolcu bulmakta sorunmu yasamaktayiz ?
    Federasyon baskaimiz “Cok iyi bir alt yapimiz var” diyor dogru her zaman vardi simdide var bu bir buyuk kesif degil.
    Vizyon sahibi planli, ileriye donuk ve basariya odakli bir yeni gorus birligine ve akilciliga ihtiyac var bence.
    Saygilar .

    Beğen

Yorum bırakın