Bizim doktor (Deniz Arslan) zamanının büyük bir kısmını ayırdığı hasta muayenelerinden, yaptığı ameliyatlardan arta kalan zamanında (!) maşallah makineli tüfek misali ateşlediği yazılarıyla benimle yarışıyor adeta…
Yazdığı yazılar çok ses getiriyor… Okuyucu kitlesi gittikçe katlanıyor… Şimdiden haklı bir yer edinmiş durumda bu kupkuru voleybol yazarlığı platformunda… Tekrarlıyorum, onu bu konuda veliahtım olarak görüyorum…
Özellikle yaptığı çok özel görüşmeler mesaj dolu, isabetli yaklaşımları ve samimi, şirin, zaman zaman da mizah dolu üslubu ile göz dolduruyor…
Doktor deyip geçmeyin, aynı zamanda da diplomalı bir voleybol antrenörü..
Dedim ya “benimle yarış ediyor…” diye…
1O Parmağında 10 marifet var…
Güzel sesiyle koro solistliği bile yapıyor ?…
Gene çok ses getiren bir yazı yazmış…
Guidetti ile söyleşmiş, ona çok çarpıcı sorular yöneltmiş, ilginç, bir o kadar da tartışılır cevaplar almış ?…
Helal olsun !…
‘‘Takımlarda Yabancı oyuncu sayısının çokluğu Milli Takım için bir sorun mu sizce?’ diye sormuş…
‘Ben yabancı oyuncu sayısının bir sorun oluşturduğunu düşünmüyorum. Bence Türk oyuncularının kafalarını değiştirmeleri gerekiyor’ diye cevap almış ?…
Üstelik bu soruyu cevaplarken birazcık da sinirlenen Guidetti “Eğer buraya gelip oynayacaklarsa sadece 500-600 bin lira alıp benchte oturmayacaklar, çalışacaklar, buraya gelen dünyanın en iyi oyuncuları ile rekabet etmeyi göze alacaklar. Çok çok çalışıp onların önüne geçecekler, hak edecekler. Ben Antrenör olarak onda o isteği, o arzuyu görmeliyim. Burası Dünyanın en iyi oyuncularının olduğu bir takım ve bu rekabete hazır oyuncular burada olmalı!. Eğer yapamayacaksa bu takıma değil, daha az kazanacağı ama oynayacağı, kendini en iyi şekilde hazırlayacağını düşüneceği bir takıma gidecek. İyi olduğunda da o formayı alacak. Bak mesela Kübra, Naz, Gözde. Çok iyi oyuncular’ diye de görüşlerini tamamlamış ?…
Her görüşe saygım var !… Ancak, saygı duymak görüşleri kabul etmek demek değildir…
Sevdiğim, özellikle tilkilik dolu hınzır koçluğunu oldukça tuttuğum, sevdiğim Guidetti‘nin bu düşüncelerine katılmadığımı hemen belirteyim… Guideti‘nin kendisini örnek alalım…
Eğer signor Guidetti, sıradan bir antrenör olarak Türkiye’mize geldikten ve de bence başarısız bir giriş (!) yaptıktan sonra (Şampiyonlar Ligi’nde Fransa’nın Cannes takımına kızları tam 5 kez maç servisi atmasına rağmen maçı 3-2 kaybedip, Avrupa Şampiyonluğunu ıskaladığı anlarda ne kadar çaresiz kaldığı en ufak bir hamle yapamadığı anları hala unutmuş değilim…) Vakıfbank’ın sabırlı ve toleranslı başkan ve yöneticileri sayesinde vermeye devam ettikleri şans sayesinde takımın başında devam etmesi sağlanmasaydı, bugünlere nasıl gelebilir, Almanya, Hollanda gibi ülkelerin Milli takımlarını çalıştırabilir, şimdilerde de hepimizin büyük umudu olarak, güvenimizi kazanmış bir şekilde Federasyonumuzun yanlı (!) ve yanlış seçimi yüzünden tepetaklak aşağılara düşerek bizleri hayal kırıklığına sevkeden A Bayan Milli Takımımızın başına getirilebilir, dünyanın sayılı bayan antrenörleri arasında yer alabilirdi ?… Yatsın, kalksın onların hoşgörüsüne dua etsin ?… Tabii ki bu arada çalışkanlığını, zekasını, kendisini geliştirmek için ortaya koyduğu gayreti takdir tmemek için ya bencil ya da kör olmak gerek, o da başka ?…
Bir yetenekli sporcunun yetişmesi, starlık yolunda hedeflerine ulaşması ancak iyi çalıştırılması ve de şans verilmesiyle olur.. Bu teknik adamlıkta da böyle değil midir ?…
Yabancı oyuncuya karşı değilim… Bilakis faydalarının çokluğuna inananların başında gelmekteyim… Onların teknik ve tecrübesinden genç yeteneklerimiz çok yararlanmaktadır şüphesiz…Ancak benim görüşüm, yabancı oyuncu sayısının takımlarımızda asla 2’yi geçmemesi yönünde…
Bakıyorum, takımlarımızın ilk altılarında 3, 4 hatta 5 yabancı oyuncu oynatılmakta, içlerinde Milli takım oyunularımız da dahil (!) çok değerli yeteneklerimiz bençte soğutulmakta, önleri kesilmekte, dahası ve de vahimi küstürülmektedir ?…
Signor Guidetti‘ye soruyorum; “Onlara o paraları babaları mı veriyor ?… Değer biçenler ebebeynleri mi ?…Kendi istekleriyle mi bençte oturuyorlar ?…”
En önemlisi de hepimize göre (birkaç istisna çıkabilir, normaldir…) Milli Takımımız Kulüp takımlarımızdan çok daha önemlidir. Bu mantıkla sadece Sultanlar Lii’nde 24-25 kızımızın önü kesilerek, gelişmeleri dondurularak Milli takımımıza büyük zarar verilmektedir, yakın geçmişte bunun örneklerini yaşamadık mı ?…
Hemen bir hatırlatma yapayım, 2 yabancılı sistemde A Bayan Milli Takımımız 6.cı olarak Dünya Şmpiyonaları tarihinde, Genç Kız Milli Takımımız Avrupa Şampiyonu ve de Yıldız Kız Milli Takımımız hem dünya, hem de Avrupa Şampiyonu olarak en iyi derecelerini almışlardır…
Son bir soruma cevap arıyorum… Bir jenerasyon süreci olan son 5 yılda, A Bayan Milli Takımımıza Yıldız Kızlar Dünya Şampiyonu kadrosu başta olmak üzere alt yapıdan kazandırılan kaç sporcumuz vardır, kim bana sayabilir ?…
Bu örnekleriyle anlattıklarım asla tesadüfi değildir, signor Guidetti‘nin tezini çürütmektedir…
Lütfen ayaklarımızla yere sağlam basalım, kendimizi hayallerle, masallarla kandırmayalım ?…
EVOLEYBOL.COM 
Hocam çok teşekkür ederim , düşüncenize kaleminize sağlık . Dün geceden şu ana kadar düşündüm ,yazsam mı yazmasam mı diye, Açtım sitemizi sizin yazınızı okudum .Aynı şeyleri yazacaktım .Bir tek sorum var sizin sorunuzla örtüşecek ama Deniz bey alınır diye yazamadım şimdi rahatça soruyorum . Dünya ve Avrupa şampiyonu olan bir takım geçtiğimiz 5 yıl içinde hiç üstüne bir şey koymamış olmalı ki A milli takımlar düzeyinde tel tel dökülüyor.O tarihte dünya markalarını adeta sahadan silen gençlerimiz neden geri gitmiş yada götürülmüştür ? Düz mantıkla üstüne koyarak gitmeleri gerekirken neden rakiplerinden oldukça geri kalmıştır. Mr. GUIDETTI yada Deniz bey bunun yanıtını biliyor mu acaba ?
BeğenBeğen