Baba başkan (!!!)

Çok teşekkürler sevgili sporcularımız.

Yüzlerce binlerce teşekkürler.

Helal olsun size helal olsun emeklerinize.

”Bunlar bu gün yazılır mı?’ diyebilirsiniz ama bu gün yazmazsam başka zaman yazamam.

Güzel olan mükemmel olan şeylerin yanında çirkinlikleri de yazmalıyım. Elemelere Almanya mağlubiyeti, çok memnun olmadığımız Hırvatistan, Belçika maçlarında rahat kazanamamış olmak bizi bayağı tedirgin etmiş ve kaygılandırmıştı. Ancak Polonya maçında sporcularımızın performansı hepimize parmak ısırttı ve gururlandırdı. Özellikle Meryem BOZ , Hande BALADIN , Eda Erdem DÜNDAR , Zehra GÜNEŞ Naz AKYOL ve diğer sporcularımıza sonsuz teşekkürler ..
‘Yazmayalım’ diyoruz ‘her şey çok güzel gidiyor’ diyoruz ama yazdırıyorlar, yazdırıyorsunuz. Deniz bey yazısında  ( https://evoleybol.com/2020/01/13/oyuncular-bu-basari-ile-kime-ne-mesaj-verdiler/ ) ‘Milli sporcularımız birilerine mesaj verdi acaba kime verdi?’ diye yazmış.

Sporcular kime mesaj vermiş olabilir ki?

En başta voleybol federasyonu başkanına ve  kulüplerine.
Neden Türkiye voleybol başkanına? Ülkemizde voleybolda yabancı sayısı kalabalığını mimarı ta kendisidir. Zamanında bütün köprüleri yıkmasına neden olan yabancı oyuncu sayısı konusunda direten ağabeylerine dik duramadığı içinde bulunduğu yönetime direttiği için. Göreve gelir gelmez ilk icraatının ve tek icraatının yabancı sayısını artırmak olduğu için. Ha özür dilerim tek icraatı dedim unutmuşum liglerin adının değiştirilmesini icraattan saymamışım.

Hepsi bu evet hepsi bu!

Maalesef kazanan her zaman haklıdır ve haklı kalacaktır, haklı devam edecektir. Bu kadar kolay.
Avrupa şampiyonasında Sayın Deniz ARSLAN ın yazdığı gibi Hırvatistan 2-0’ı koruyabilse, milli takımdaki eksikliklerin üstü örtülmeyecek ve insanlar aldatılmış olmayacaktı. Aynı karamsarlığa Almanya mağlubiyeti ile kapılmış ancak sporcularımız her geçen gün üstüne koyarak bu sonucu sonuna kadar hak etmiştir.

Başkan’ın gerçekten ‘her şeyde imzası var’mı?

Almanya maçı sonrası Sayın Deniz ARSLAN “siz geleli 3 yıl oldu” demişti. Bu tespitine katılmadığımı yazmak istiyorum. Akif beye sorarsanız ”40 yıldır bu işlerin içinde olduğunu” söylüyor. Bize göre parça parça olsa da 2006 dan bu güne kadar 14 yıldır yönetim kurullarının içinde. Son 3 yıldır federasyon başkanı. Ondan önceki 4 yıl gölge başkanlık, staj dönemi, cesaretlenme ‘bende bu işi yaparım’ egosunun geliştiği dönem.

Voleybolun her bakımdan devrim yaptığı yıllar için ”benim de iyi olan her şeyin altında imzam var” deyip kendine pay çıkardığı yıllar. Halbuki işin içinde olan herkes o yıllarda kendisinin ailenin şımarık çocuğu gibi oradan oraya zıpladığını gayet iyi hatırlıyordur. Evet bildiğimiz kadarı ile Rahmetli EPİRDEN ağabeyin sağlığında sık sık kaleme aldığı gibi o dönemin başkanı Sayın KARABIYIK’a verdikleri şükran plaketinin altında var o kesin. Eğer başkası taklit etmediyse imzasını.
Hepsinden önemlisi hani ‘her şeyin altında imzam var’ diyor ya, tarihte ilk kez olimpiyatlara katılma hakkını kazandığımız dönemde istifa etmiş önce basketbol federasyonu seçimlerinde bir adayın yönetim kurulunda yer almış. Olmayınca kankası ile beraber futbol federasyonu yönetim kurulunda görev almıştır. Yani altyapılarda dünya şampiyonu milli takımlar düzeyinde Olimpiyat’a katılma hakkı elde ettiğimizde o ekibin bir parçası değildi.

Milli Takımdan kaçan oyuncular var mı?

TVF başkanı olimpiyat elemeleri öncesinde aşağıda linkini verdiğim açıklamayı yapmış. Nerede yaptığını çok anlayamadım ancak içeriği çok ilginç isterseniz bazı ifadelerinin üzerinde durmaya çalışalım. Asıl bizim karnımızı ağrıtan voleybolun başında olan bir adamın bu açıklamaları yapabilmesidir .Yakışıksız ve sevimsiz bulduğumuz budur .
https://www.voleybolextra.com/ustundag-simdi-bu-takima-gelmeyen-agliyor/9171/

40 yıldır bu işin içindeyim mili takımdan kaçan oyuncular gördüm. Angarya gören oyuncular gördüm, şimdi milli takıma gelmeyen oyuncular ağlıyor “ demiş. Yıllarca voleybolun yönetiminde olan birisi için can acıtması gereken cümleler ve suçlamalar. Hiç bir Türk genci milli takımdan kaçmaz. Üstelik bazı spor branşlarında devşirdiğimiz sporcular bile ”biz kendimizi bu bayrağa ve bu ülkeye ait görüyoruz” dedikleri bir dönemde. Sadece içerideki ve dışarıdaki bazı hain, ahlaksız adamlar sporcunun aklını çelebilirler. Bizim hatırladığımız bir sporcu kardeşimiz çevresel etkilerden ve kulübünün o günkü yönetiminin art niyetli baskılarından dolayı biraz mesafeli duruyordu. Sonradan hata yaptığının farkına vardı ve milli takım için yıllarca onurla gururla ter döktü. Israrla yazıyorum hatırladığım diye. Yanlış hatırlamıyorsam diye.
Yine bizim hatırladığımızda o kardeşimizin çevresinde Baba başkan(!!!) da vardı. O kulüp için köprüleri yakmış, üyesi olduğu federasyon yönetimine sırt çevirmişti. Daha açık yazacak olursak o sporcumuzun kulübüne o günlerde kendi federasyonundan daha yakındı. Hani o iyi olan her şeyin altında benim imzam var dediği günler. Eğer baba başkan (!!!)sporcuların böyle bir şeyini gördüyse kendisi olaya en yakın olduğu hatta tam ortasında olduğu için tanık olmuştur.

Baba başkan( !!! ) bu ifadesinde milli takıma gelmeyen oyuncular yerine, ”Milli takıma giremeyen” ifadesini kullansa mana açısından, imla açısından daha uygun olacakmış ama olsun. Biliyoruz biz başkanımız ve bazı yöneticilerimiz gelişi güzel konuşmayı seviyor.
Eğer baba başkan’ın (!!!) söylediği doğruysa ki asla katılmıyoruz, sporcularımızda böyle bir değişiklik varsa bunun bazı nedenleri de olmalı. Mesela ”bugün milli takımı oluşturan sporcuların geçmişteki sporculardan daha karakterli” anlamı çıkarılabilir.

Zira basındaki bazı tetikçileri yıllar önce ‘‘sporcularımızın bir kaçının kasten oynamadığını kendilerini sabote ettiğini” ima etmişti canlı yayında.

İkincisi yöneticiler çok değişiklik göstermiş olabilir. Kalitesi artmış olabilir. Zaten sporcularda başkana başkanım değil “baba ” diyerek hitap ediyorlarmış, kendisini bir baba bir ağabey olarak görüyorlarmış. Tek tek kalitenin anlamını yazarım ama şimdi zamanı değil. Bu baba durumu öyle olmuyor ki. Olimpiyat elemeleri geçildiğinde sahanın ortasında hem salonda hem de televizyonlarda milyonlarca izleyicinin gözleri önünde sıraya dizilip o dönemin başkanının elini öpmeleri gibi oluyor. Bizlerde samimiyetin derecesini anlayacak durumdayız Allah şükür.

‘Sporcular beni bir baba gibi görüyor’ denir mi?

Bu baba başkan imajı kendisinin içini sızlatmış yıllarca belli. Sonra ‘‘sporcular beni bir baba bir ağabeyleri olarak görüyorlar” denmez. Mütevazi olunur. Alçak gönüllülük ceketinizin önünü ilikleyip saygı gösterileri yapmakla olmaz. Eğer böyle bir şey varsa birileri mutlaka bunu tespit eder, dile getirir, kaleme alır. ”Başkanla sporcular arasında baba evlat, ağabey kardeş ilişkisi var kendisine sonsuz saygı duyuyorlar, bu da başarıyı getirecek ya da getirdi” denir.

Diğer bir seçenek ortam daha çekici hale gelmiş olabilir, bunu da en iyi sporcularımız cevaplandırabilir. Bize göre pek öyle değil. vÇünkü ortamı hazırlayanları tanıyoruz az çok.
Son olarak spor kulüplerinin bazıları için maalesef kendi yatımları daha önemli olduğu için sporcuların milli takımda sakatlanması riskinden korkmaları nedeni için Milli takım kadrosunda yer almalarına birazcık sıcak bakmayabilir. Baba başkan (!!!) yıllarca antrenör ve yöneticilik yaptığı için işin o tarafını iyi biliyor o nedenle sporculara topu atmış olabilir.

Baba başkan (!!!) “Olimpiyatlara gitmemek için hiç bir sebep yok “ demiş. Bunu söylerken “Voleybol, takım sporu. Burada takımın hep iyi olması lazım. Birlikteliği sahaya yansıtırsak Olimpiyat’a gitmemek için hiç bir sebep yok. Allah Allah ne ile neyin, kiminle kimin birlikteliğini sahaya yansıtmak lazım acaba baba başkan?! Hazırlıklarda gördüğü birlik beraberlik ruhunun sahaya da taşınmasından bahsetmiş olabilir mi? Voleybol dan bahsederken kullandığı bu voleybol tanımlamasına bakınız lütfen. Sanki bu l….t olası voleybol der gibi. Hani bir önce ki yazımda yazmıştım ”ben neden buradayım bu voleybolu nereden sardım başıma” der gibi.

Lütfen abarttığımı düşünen varsa tekrar tekrar okusun. Yani neredeyse buz hokeyinden bile bilgi sahibi olduğu için tüm spor dallarından anlıyor gibi. Aslında ASKF yöneticilerinin bazı istisna olanları hariç futboldan başka branşı çok bilmez ama demek ki baba başkan (!!) farklı.

Federasyon Başkanı hakemlere neden kızmıştı?

“Ben normalde çok heyecanlı ve motive biriyim” Bunu bilmeyen yok ki baba başkan. TVF yönetim kurulu içinde iken sempati duyduğunuz ve daha önce hizmet ettiğiniz kulübün bir maçında takımın hakkını yediğini düşündüğünüz hakeme ağır hakaretler yapacak, yönetim kurulu üyesi olduğunu unutacak kadar, hatta ”bu gün ben sizinde babanız sayılırım, hayatım boyunca sizin yanınızda oldum” dediğiniz hakemlere ağza alınmayacak hakaretler yaptığınız günlerden duyuyoruz motive biri olduğunuzu. Bağlılığınız ve motiveniz o kadar yüksek ki o spor kulübünün beklentileri karşılanmadığı için içinde bulunduğunuz yönetime ters düşmeyi göze almanızdan biliyoruz .
Ayrıca Sayın Cengiz TOKGÖZ’ün yazısında TVF’yi TRT ye benzetmiş yayın ve elemelerin sunumunun bir şirkete verildiğini açıklamış. Bu konuda detaylı bilgisi olan yazabilirse sevinirim, anlamadım çünkü.

 

Bir başka konu, baba başkan ( !!! ) turnuvadan bir gün önce ulusal bir televizyon kanalının spor haberlerine bağlandı. Elemeler ve milli takımımız ile ilgili bilgi verdi . Ayrıca ”gurbetçi vatandaşlarımız desteği, ilgisi üst düzeyde ve bizi arıyorlar bilet bulamıyoruz maçları nasıl izleyeceğiz diye soruyorlar” demişti. Milli takımıza destek olmak için Türkiye’den ve Avrupa’nın değişik ülkelerinde şehirlerinde gelen Yurttaşlarımıza şükran ve saygılarımızı sunuyoruz.
Ama kardeşim Hollanda’nın Omnisport spor kompleksi bisiklet ve voleybol sporunun yapılabildiği bir tesis. Voleybola ayrılan bölüm 2000 kişilik. Belçika maçını izledik, gayet hayati bir maç yenilirseniz elemelere veda edeceksiniz. Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun öyle cevap verin tribünde yer yer büyük boşluklar yok muydu? Bizim anlatmaya çalıştığımız salonun dolması ya da dolmaması değil ki..

Salonlar boş…

Seyirciyi kaçırdınız voleybolun genleriyle oynadınız. Neden kelimelerle oynuyorsunuz? Neden abartıyorsunuz? Abartışlarınız ya da yalanlarınız ortaya çıkmayacak mı sanıyorsunuz? Bizim serzenişimiz buna. Önceki yıllarda canlı yayında moderatör soruyor. ”Voleybolu geliştirmek için projeleriniz hedefleriniz nelerdir?” Baba başkan ( !!! ) cevap veriyor. “Voleybolu geliştirmek için büyük projelerimiz var. Hatta Türkiye istatistik kurumunun incelemelerine göre ülkemizdeki kız çocuklarının büyük bir çoğunluğu voleybol oynamak istiyor”

Hadi buyurun lütfen.

Daha önce evire çevire yendiğimiz Almanya’ya yenildik. Aynı kiloda olamayan Hırvatistan’ı zor yendik. Son yıllarda karşımızda esemesi okunmayan Belçika’ ya az daha yenilip eleniyor idik. Bu mu sizin voleybolu taşıdığınız yer.

Sporcularımızın bu sonuca ulaşacaklarına ben kolay inanmıyordum. Yazdığım gibi turnuvaya hiç iyi başlamadık. Belki de bir çok kişi inanmıyordu. Seyirci belki de buraya kadar gelebileceğimize inanmıyordu. Final maçındaki tribünler bunu bize gösterdi. Sadece merdivenler boş bırakılmıştır. Başkanın ifadesi ile bu maça girmekte zorlanmış olmaları kuvvetli muhtemel. Ama öncekilere değil.,

Maçları yayınlayan kanallarının sürekli değişmesini, final maçının büyük kanallardan birisinin yayınlamasını tabiri caizse final yapmasını ne ile açıklayabilirsiniz ki? Kimsenin sporcularımızdan bu başarıyı göstereceklerine inanmadığını gösterebilir mi?

Yarı final maçı  Polonya önünde mücadele ettik. Voleybolun Polonya’da bizden daha çok sevildiğini iyi biliyoruz. Polonya seyircisi bizim seyircimizden fazla gibi göründü bize.

Sonuç olarak tekrar tekrar teşekkürler değerli sporcularımız. Hepinizin ellerine yüreğine emeğine sağlık.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s