Bütün ömrünü voleybola harcayan, voleybol için savaşan, ülkemize, milli takımlara sayısız sporcu ve başarı kazandıran Cengiz ağabeyi rahmetle anıyor, mekanı cennet olsun diliyoruz.
Bu yılda mezarı başında kendisini anmak için toplananlara şükranlarımızı sunuyoruz .
Yayınlanması umudu ile bir yazı hazırlamıştım okuyucularımızla onu paylaşmak istiyorum.
Futbolun gölgesindeki spor ;
Yıllarca yazıldı çizildi, analizler yapıldı, raporlar yazıldı. “Ülkemizde neden sporun tüm branşları futbol devinin gölgesinde kalıyor? Neden hak ettiği değere ulaşmıyor?” diye düşünüp durduk. Aslında bütün dünyada böyle ama biz de daha belirgin sanki. Şimdi birde kadın futbolu popüler olmaya başladı. Artık aslan payını uzun yıllar hatta asırlarca futbolun elinden kimse alamaz.
Öncelikle kafa, beyin olarak buna elverişli değiliz.Spor politikamız, yöneticilerimiz spor yöneticilerimiz, seyircimiz, sporcumuz, teknik personelimiz, birçoğumuzun kafası buna uygun değil.
İsterseniz ne demek istediğime şöyle anlatmaya çalışayım. Ülkemizde spora yapılan yatırımları kabaca gözden geçirelim. Devletin yadsınamaz katkısı, sponsorlar, izleyici gelirleri, yayın gelirleri, şans oyunları gelirleri, hem devletin hem de özel kuruluşların tesisleşmeye yaptığı yatırımlar v.s. v.s. . Birileri bu konuda ciddi bir çalışma yapsa ve bunu kamuoyu ile paylaşsa, ne savunma harcamaları, ne sağlık harcamaları, ne eğitim harcamaları nede sığınmacılara harcanan parayı düşünecek halimiz kalır. Peki ya sonuç? Koca bir hiç!
Sadece devletin anayasal görevi olan ve ilgili kanunlarla, yönetmeliklerle gençlerin sağlıklı olması ve sağlıklı kalması görevine alt yapı ile destek olmanın haricinde koca bir hiç.
Üstlendiği bu görev küçümsenmeli mi asla küçümsenmemeli. Son yıllarda yapmış olduğu tesisleşmenin yanında antrenör ve yetiştirici işe alımları ile bu hamlesini destekledi. Antrenör alımlarında tam isabet alınmış olmasa da bazıları çalıştırılamasa, verim alınamasa hatta bazıları özel ders adı altında para karşılığı gizli, gizli çalışsa da iyi niyetli bir müdahale .
Ülkemizde sporun futbolun gölgesinde neden kaldığını açıklayacaktık ya, mesela geçtiğimiz yıllarda futbol federasyonu “futbol direktörlüğü” adı altında bir görev tanımı açıkladı ve milli takımların başına bir teknik adam atadı. Aslında bu makam dikkatli incelendiğinde futbol federasyonu başkanı ve yönetiminin de üstünde bir yerde duruyor. Yani futbol federasyonunu çalışanı değil patronu gibi duruyor. Zorunluluktan kaynaklanan bir nedenden sözleşme fes edildi ve makam da sonlandırıldı. Bu görevlendirme sporu yönetenlerin ne kadar acz içinde olduklarını göstermiyor mu? Ülkemizin spor teşkilatlanmasında Amatör spor kulüpleri federasyonu ( ASKF ) dediğimiz bir kuruluş ve bunun bağlı olduğu Amatör Spor kulüpleri Federasyonu Konfederasyonu ( ASKFK ) dediğimiz bir üst kurulu var. Hani şu spor genel müdürümüzün uzun yıllar başkanı, onursal başkanı olduğu Voleybol federasyonu başkanının üyesi olduğu ve tüm federasyonlarda mutlaka bir üyesi olan kuruluş. Şu an ülkemiz sporuna yön veren ( !!! ) kuruluş.
Bu kuruluşun yönetimlerine, misyonuna, vizyonuna bakınız futbol üzerine kurulmuş ve oturtulmuştur.
Öyle ki zaman zaman devletin spor kulüplerine sağlamış olduğu mali ve malzeme desteğinin yönlendirmesini bu kuruluşlar vasıtası ile yapılmıştır. Devletimiz spor kulüplerine destek şartı olarak futbolun yanında en az iki diğer branşta faaliyet gösterme lisanslı sporcu bulundurma zorunluluğu getirmiş olması önemli bir adımdır .
Ancak lütfen araştırınız bu teşkilat yapısı futbol branşında lokomotif olan kulüplerini diğer bir kaç branş yapmaları konusunda yönlendirmiş ve spor kulüplerinin devletin dağıttığı bu paradan faydalanmalarını sağlamışlardır. Değişen miktarlarda zaman zaman dört sıfırlı olan bu rakamları alabilmek için bazı kulüpler bu görevi layığı ile yaparken bazı kulüpler sadece lisans çıkartıp yarışmalara katılmamıştır. Ancak almış oldukları devlet desteğini futbola yatırmıştır. İlginç olan bu kulüplerin bu branşlarda yarışmalara katılıp katılmadığı takip edilmemiş takip eden yıllarda bir daha , bir daha aynı yardımları almalarına göz yumulmuştur. Burada görevini layığı ile yapan kuruluşları bu suçlamanın dışında bırakıyorum.
İstenirse bu futbol spor kulüplerinin diğer branşlarda yarışmalara katılıp katılmadığı araştırılabilir. Çözümü çok kolay müfettiş görevlendirilerek inceleme yapılabilir.Ama spor teşkilatı yapısının isimlerine bakarsanız bunun ne kadar mümkün olabileceğini anlarsınız .
Diğer amatör branşların Futbolun gölgesinde kaldığının en büyük kanıtını görmek için ise Futbol federasyonunun yönetim kuruluna dikkatlice bakmak yeterli olacaktır. Tüm spor branşlara eşit mesafede olması gereken , mahiyetinde kendine bağlı 81 il müdürü, yüzlerce ilçe ve şube müdürü binlerce çalışanı, binlerce muhtelif branşlarda antrenörü, yüz binlerce lisans çıkartma zorunluluğu kendi kurumlarına ait sporcusu olan bir üst düzey bürokratın o yönetimde nasıl görev aldığını merak etmiyor musunuz ?
Bu gün voleybolu yöneten beyefendinin dönemin Aydınlar Federasyonunda görev teklifi geldiği için Voleybol federasyonu yönetiminden istifa edip, futbol federasyonu yönetimine girdiğini, şike krizini yönetemedikleri için istifa ettiklerini, takip eden federasyon seçimlerinde kendisine sorarsanız hak ettiği için, bize kalırsa gölge başkanla seçimlere girip Voleybol federasyonu yönetimine girdiğini, akabinde voleybol federasyonu başkanı olduğunu unutmadınız sanırım.
Hatta daha ileri gitmek gerekirse “ben neden buradayım, neden şu an tarihin en popüler, güçlü futbol federasyonu içinde değilim?” diye hayıflandığını, dövündüğünü duyar gibiyim. Üstelik yeniden görev teveccüh edilse, koşullar oluşsa, pılını pırtını toplayıp gideceğine kalıbımı basarım .
Şimdi dünyanın en popüler spor branşlarından birisinin başında bulunan birisinin düşünceleri ve tavırları, tüm branşların baş sorumlusu birinin futbolu yönetenlerin içinde olması neden gölgede kaldığımızı size anlatmıyor mu ?
Asıl benim merak ettiğim soru neden sporun en üst düzey bürokratı ve spor bakanından sonraki en üst yönetici niçin futbolun yönetiminde olur? İsterseniz aklımız gelen cevapları birlikte bulmaya çalışalım .
•Futbolun cazibesi, etkisi altında olabilir. •Yıllarca ASKF yöneticiliği yaptığı ve ilk göz ağrısı olduğu için olabilir. •Devlet tarafından bir kaç milyarlık bütçeyi kontrol etmek için görevlendirilmiş olabilir . •Devletin bütün spor teşkilatlarını, çalışanlarını, olanaklarını futbolun hizmetine sunmak için olabilir. •Bilmiyoruz, araştırmadım ama yüksek miktarda huzur hakkı alıyor olabilir.
Belki sebepleri artırılabilir benim aklıma gelen bunlar .
Ayrıca ne kadar doğrudur bilmiyorum ama kulislerde ve salonlarda Akif ÜSTÜNDAĞ ‘ın 2020 federasyon seçimlerinde aday olmayacağı, yeniden futbolda yüksek maaşlı bir görev almak istediği , hatta işi büyüterek spor bakanlığını hedeflediği konuşuluyor .Valla dediğim gibi salonlarda ve kulislerde konuşulan bu .
Yahu beyefendi bir türlü voleybolu ne kadar çok sevdiğini bize anlatamadı , kanıtlayamadı . Hep eğreti hep kaçacakmış gibi geliyor bize nasıl bilinç altımıza girdiyse sanırsam ..
Adı üstünde dedikodu bu ama ateş olmayan yerden duman çıkmaz demiş atalarınız .Başkanın aday olmayacağı hatta Rahmetli Hasan ağabeyin yakıştırması ile parmak aradı terlik giyen beyefendiyi hazırladığı konuşuluyor.Hadi bakalım güzide voleybol ailesi nereden nereye . Tarih sizin katkılarınızı mutlaka yazacak
BeğenBeğen