DÜNYA STARI OLMAK HER BABAYİĞİDİN HARCI DEĞİL

Voleybolu seviyoruz.

Voleybolun daha geniş kitlelere ulaşmasını, daha popüler olmasını, ülkemizin temel sporlarından biri olmasını arzuluyoruz.


Bundan bir kazancımız var mı? Vallahi yok. Olsa ilk önce sizinle beraber yemeyi düşünüyoruz.

Peki biz manyak mıyız? Hayır! Çünkü seviyoruz.

Sevdiğimiz için de çaba gösteriyoruz.

Ne yapıyoruz? Röportajlar, haberler yapıyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz, paylaşıyoruz, daha büyük kitlelere sesimizi duyurmak istiyoruz. Geçen yıl Erkek Voleybol Milli takımımızda oynayan- ismini yazmayacağım- bir oyuncu ile konuşurken ‘Seninle bir röportaj yapalım, bir de bir imzalı formanı grubumuzdaki üyelerimizden birine verelim’ dediğimde ‘Yani siz şimdi benden bedava forma mı istiyorsunuz’ diye dalga geçer gibi konuşmuştu. ‘Hayır, bizim senin bedava formana ihtiyacımız yok. Bir yerde takımınızın formaları satılıyorsa oradan alıp sana imzalatabiliriz’ demiştim. Ama ‘kendini dünyanın en iyi oyuncusu gibi’ gören ukala tavırları, hareketleri hoşuma gitmemişti. ‘Böyle bir adamın formasını birine vermek ve röportaj yapmak içimden gelmedi.

Yapmadık da.

Bir şey olmadan kendini bir bok zannetmek pek çok Türk oyuncusunun ortak özelliği. Ne yapalım ki elimizdeki ‘mal’ bu.

Peki gerçekten büyük başarılara ulaşmış, dünyanın en iyi takımlarında oynamış, oynayan yabancı oyuncular böyle mi? DEĞİL!

Dün bunu bir kez daha gördük. Yazarımız Mert Erdoğan, 2015-2017 yıllarında Ülkemizde Halkbank’ta 2 defa Türkiye ligi şampiyonluğu yaşayan ( İlk sezonda maç başına 12.9 sayı ortalaması ile oynamıştı) daha sonra Rus Dinamo Moskova’ya transfer olan, Hollanda asıllı İtalyan vatandaşı Dick Kooy ile Arkasla oynayacakları şampiyonlar ligi maçı için İzmir’e geldiğinde röportaj yapmak istediğini kendisine iletti. ‘Kulübüme sorayım, bir sorun olmazsa tabii ki’ demişti. Kulübü olumlu cevap verdiğinde de maçtan sonra görüşmek üzere sözleştik.

Dick KOOY; Dünkü maçta Dinamo Moskova Arkas’ı 3-0 yendiğinde 28 sayı ile maçın en değerli oyuncusu (MVP) seçildi.

Maçtan sonra Mert ile beraber sözleştiğimiz saatten 5 dakika önce otelin lobisine gidip oturduk. Tam saatinde de Dick Kooy geldi. ‘Merhaba, Nasilsiniz?’ diye elini uzattı. Halkbank’ta oynadığı iki sezonda temel kelimeleri öğrendiğini ekledi.

‘Bana bir soru hariç tüm her şeyi sorabilirsiniz’ dedi gülerek. ‘Neden Hollanda Milli takımını bırakıp İtalya’yı tercih ettiğimi sormayın. Onun dışında her şeyi sorabilirsiniz’ dedi.

Röportajdan önce biraz sohbet ettik. Ben Hollanda’da bir süre çalıştığım hastaneden, o Türkiye’deki günlerinden, İtalyan kayın validesinin ne kadar gelenekçi olduğundan, bu yönleri ile İtalyanların Türklere benzerliğinden, yemeklerden, yaşamdan bahsettik. Çok sıcak, çok sempatik, çok içtendi. Röportajı sitemizin Facebook sayfasından canlı olarak yayınladık. İzlemeyenler bir daha bakabilirler.

‘Off’ bile demedi. ne sorduysak samimice cevapladı.

Röportaj bittiğinde de biraz oturduk, lafladık. Sonra bizi kapıya kadar uğurladı. İçtiğimiz içecekleri de ısrarla ödeme isteğimize rağmen bırakmadı.

Biz zaten kendisini seviyor, takip ediyorduk, şimdi sanki ailemizden biri gibi oldu. Daha da sempatiyle takip edeceğiz.

Umarım Türk oyunculara örnek olur.

Evoleybol olarak tek amacımız var; Voleybolu seviyoruz, o kadar…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s