Türkiye Kadın Voleybol takımımız Dünya Şampiyonasını sessiz sedasız kapattı. Çin, İtalya, Japonya, Hollanda, Sırbistan ve Amerika son altı takım arasına kaldı.
Turnuva öncesi İlk dörtte yer alabileceğimizi düşünen benim gibi pek çok kişi, ikinci tur sonrası, erkenden evimize dönmüş olmanın hayal kırıklığını yaşıyoruz.
Bu dönüşün nedenlerini tartışıyoruz.
Oyuncu seçimlerinden tutunda liglerimizdeki yabancı sayısına kadar pek çok şey konuşuluyor.
Konuşulan şeylerden biri de oyuncularımızın isteksiz, yenilgiyi önceden kabul etmiş gibi “bitse de gitsek” tarzı oyunları. “Ruhsuz” demek biraz ağır kaçabilir ama pek de “ruhla” oynadıklarını söyleyemeyiz.
Mesela ikinci turdan çıkmayı garantilemiş olmasına rağmen İtalyan oyuncuların Amerikalılar karşısında istekli ve arzulu oyunlarını görünce onlara hayran olmamak mümkün değildi. Yine aynı şekilde çıkmayı garantileyen Çin’in Rusya’ya şans tanımayan oyunu ( Rusya alsa Amerikanın yerine üçüncü tura çıkacaktı) Onları gördükçe “Bizde neden bunlar yok” diye düşünmeden edemiyorum.
Mesela elenen Brezilyalı oyuncuların gözyaşlarına ne diyeceğiz? “Efendim onlar bir puanla kaçırdıkları için ağladılar. Biz 4 puanla kaçırdık, ağlamaya gerek yok” mu diye izah edelim? Yoksa Brezilyalılar çok istekli ve hırslı oldukları için mi ağladılar?
Bilemedim..
Bildiğim tek bir şey varsa biz buraya o ruhla hiç gelmemişiz…