Kadın Voleybol Takımımız, Dünya şampiyonası hazırlıkları kapsamında, Antalya’da yapılan Gloria Cup’ta İtalya, Rusya ve Azerbaycan ile karşılaştı. Oynadığı tüm karşılaşmaları kazanan milli takımımız turnuvayı şampiyon tamamladı ve turnuvanın en değerli oyuncusu kaptan Eda Erdem oldu.
Guidetti ve Kaptan Eda Erdem’in nasıl bir uyum sağlayacağını merak ediyordum. Yıllarca ateşli, yüksek tansiyonlu maçları karşılıklı oynamışlardı. Bu mücadelelerde zaman zaman sportmenlik dışı hareketler de görmüştük. Hatırlanacağı üzere 2010-2011 Fenerbahçe-Vakıfbank final serisinde Guidetti taktik(!) adı altında “orta parmak” göstererek bizlere unutulmaz(!) bir an yaşatırken; Eda Erdem de Naz’ın düşüp sakatlandığı an hakeme “Zaman kazanmaya çalışıyorlar.” diye hoş olmayan itirazlarda bulunmuştu.
Ama korkulan olmadı ve her ikisi de egolarını ve sürtüşmelerini bir kenara bırakarak milli forma için profesyonelce bir uyum yakaladılar. Aslında ikisi de hırçınlıkları, nadir de olsa kontrollerini kaybetmeleri , kazanma istek ve arzularını sahaya yansıtmalarıyla oldukça benzer karakterler. Bence Guidetti, Gözde’nin milli takımı bırakmasıyla aradığı kaptanı buldu.
Bir kaç ay önce Neslihan Demir, Gözde Kırdar, Neriman Özsoy gibi tecrübeli ve takımını sürükleyebilen oyunculardan yoksun, genç ağırlıklı Milli takım, Guidetti’nin yönetiminde, Eda Erdem’in önderliğinde dünyanın en zor turnuvalarından biri olan Dünya Milletler Liginde (eski adı World Grand Prix) final oynadı. Finalde Amerika ile karşılaştık ve 3-2 kaybedip onları elimizden kaçırdık. Milli Takım Başantrenörü Guidetti, Vakıfbank’ta başardığı inatçı, vazgeçmeyen ve yüksek öz güvenle oynayan takım ruhunu milli takımımıza da kısa sürede kazandırmıştı.
Şimdi gelelim bir başka konuya ; İnternetteki çeşitli sitelerde “O oyuncu, bu oyuncu alınmalıydı; şu olmamalıydı.” şeklinde yorumlar, Guidetti’nin Vakıfbanklı oyuncuları kayırdığını iddia eden eleştiriler görüyorum. Ben de 2017 Avrupa Şampiyonası’nda bu kayrılmanın düşünüyorum. Ama Guidetti bunu yaparken ‘Sistemimi bilen oyuncularla çalışmak istiyorum’ diye kendisi ifade etmişti zaten. Ancak şu an kaptanı ve orta oyuncusu Fenerbahçeli, as oynayan libero Simge ve iki köşe oyuncusu Meliha-Hande Eczacıbaşılı, birinci pasör çaprazı Meryem Galatasaraylı bir rotasyonla bizi zirveye ortak etti. Sahaya çıkan as kadroda ise iki Vakıfbanklı var: Pasör Cansu ve orta oyuncu Zehra. Bence form durumları açısından bu iki oyuncuyu kesebilecek oyuncu da ülkemizde şimdilik bulunmuyor.
“Guidetti asla torpil yapmaz.” demiyorum, neticede insanız hepimiz, ancak abartıldığı kadar olduğunu düşünmüyorum. Yeri gelmişken ülkemizde kadro seçiminde antrenörlere %100 söz hakkı tanındığını düşünmüyorum. Türkiye’de her iş alanında olduğu gibi sponsorlar, federasyon veya tanıdık ilişkileri kadrolara öyle ya da böyle etki ediyor. Guidetti yokken de bir zamanlar milli takımımız tamamen Vakıfbanklı oyunculardan kurulmuştu, o dönemde sponsor ve federasyonun etkisi yadsınamaz.
Dünyanın en güçlü takımlarından biri olan ABD’de Karch Kiraly en formda zamanında dönemin belki de en iyi 3 pasör çaprazından biri olan Destine Hooker’ı “Sistemine ve takım oyununa uymadığı.” Gerekçesiyle kadroya almamıştı. Aynı şekilde İtalya Barbolini ile başarıdan başarıya koşarken İtalya Ligi’ne ambargo koyan Scavolini Pesaro’nun pasör Francesca Ferretti de “sistem”den nasibini alanlar arasındaydı.
Ben Guidetti’ye sabır gösterilmesi gerektiği görüşündeyim. Sabır ve güven bize başarıyı daha çok getirecek. En güçlü kadrolarımız daha önceki antrenörlerin elinde heba olurken hepimizin içi acımıştı, olimpiyatlara gidemediğimizde hepimiz kahrolmuştuk. Şimdi ise yeni kadromuzla ve yeni ruhumuzla başarıya aç bir şekilde Dünya Şampiyonası’na hazırlanıyoruz, yolumuz açık olsun.
EVOLEYBOL.COM 