Devir cehalet devri.
Cahil öyle cesaretlendi ki; ‘röportaj’ yerine ‘Kürtaj’ yapanlar, Kardak Kahramanı Yarbay Ali Türkşen’e ‘Allah bilir sen askerliğini bile bedelli yapmışsındır’ diyenler, Tuğla olarak kullansan bir ev inşa edecek kadar kitabı olan ünlü tarihçi İlber Ortaylı‘ya ‘kitap dahi yazamayan’ diyebilme cüreti gösteren insanlar sardı etrafı.
Eskiden cahil olan susardı da belli etmezdi, şimdi akıllı telefonlara sahip olduğu için telefonun aklına güvenip tuşlara basan, bilip bilmeden yazanlarla dolu her yer. Televizyon başında izlediği Rus asıllı, sonradan İtalyan olma, İvan Zaytsev’i izleyerek, başka bir şey bilmeden ‘İtalya liginde pek çok yabancı var ama onlarda oyuncu yetişiyor’ diyen mi ararsın, bir oyuncuyu sadece instagramdan takip ederek, neler hissettiğini bilmeden, ‘Türk oyuncular şöyle böyle‘ diyenler, “Bir sette, bir takımın kaç oyuncu değiştirme hakkı var” desen öküzün trene bakacağı gibi bakanlar “Türk Voleybolu şöyle gelişir’ diye ahkam kesiyorlar.
Ve bunlar O kadar çok ki. Her yerdeler. Ülkenin IQ seviyesinin eğitilmiş bir maymun düzeyinin hemen üstünde olduğu gerçeğinden yola çıkarsan normal yani.
Yaptıkları yorumlara sussan olmuyor, cevap versen o düzeye inmen gerekiyor.
Bunu da ‘Biz demokratik bir ülkedeyiz. İstediğimizi söyleriz’ diyerek yapıyorlar.
Bazen onlara cevap vermekten, bir şeyi on defa anlatmaktan gına geliyor. Neyseki Allahtan herkes aynı değil. Bazen öyle yorumlara denk geliyorum ki, “Bu ülkede böyle güzel insanlar da var” diyorum.Mesela Küntay Özkahman, paylaştığımız ( https://evoleybol.com/2018/05/31/sirplar-vurdu-eczaci-ve-vakif-mutlu-oldu-2-3/ ) yazının altına “Bir reklam filmi repliğinde söyle deniliyordu ‘Açken sen sen değilsin’ Bunu şu anki duruma uyarlarsak ‘ oynamazsan sen sen değilsin’ . Eğer Meliha ve Şeyma geçen sezon oynama şansı bulamasalar ve Fenerbahçede geçirdikleri sezonların benzerlerini geçirseler bu maçlarda bu kadar etkili olabilirler miydi? Peki Hande tüm maçlarda oynama şansı bulsa çok daha etkili olmaz mıydı veya Cansu veya Zehra ve diğerleri. Bu durum daha ne kadar böyle sürecek. Milli takım oyuncularının önemli bir bölümü kendi takımlarında yabancı oyuncuların ardında yedekler.Yani kısaca yedek oyunculardan performans beklentisi üzerine kurulu bir milli takım. Keşke bu sene Meliha , Hande,Zehra direk olarak oynayabilecekleri takımlarda olabilseler aksi halde Gözde Yılmaz olmaya adaylar. Düzelir mi hiç sanmıyorum.”demiş.
ona cevaben de Değerli hocam Yavuz Aylanç; “Küntay Özhasman hocam yerden göğe kadar haklısınız. Kulüpler oyunculara para verirken adil davranmıyorlar. Bence sebeplerden birisi bu. Yabancı oyuncuya dünyanın parasını verirken aynı değerde Türk oyuncuya çok az para veriyor. Bu durumda çok para alan oynuyor az para alan oynamıyor.
Bir de başına yabancı antrenörler getiriyorlar. İkinci sebep de bu. Antrenörler de daha önceleri tanıdıkları, bildikleri veya kendi vatandaşı oyuncuları Türk oyunculara tercih ediyorlar, onlara daha fazla şans veriyorlar. Bu durumdan yöneticiler memnun, antrenör memnun, taraftar memnun çünkü takım maçları kazanıyor, kupalar geliyor, şampiyonluklar kazanılıyor.
Daha ne olsun, kenarda yedekte çok değerli Türk oyuncular bekliyormuş, kimin umurunda? Köreliyormuş. Kimin umurunda?
İçi buruluyormuş. Kimin umurunda?
Sevenleri, ailesi üzülüyormuş. Kimin umurunda?
En çok da kim üzülüyormuş biliyor musunuz diye soracak olsam eminim tahmin edebiliyorsunuzdur, onu yetiştiren ilk Türk antrenörü/antrenörleri üzülüyordur.
İçinden geçiriyordur “ben onca emek verdim, yetiştirdim, terledim, koştum, çabaladım böyle kenarda dursun diye mi” diye.
Haksız mı antrenörümüz? Haklı, haklı da hakkını kim veriyor?
Bu antrenörlerimizin üzülmesi kimin umurunda?
İşte sayın hocam bunlar da sebep bu durumlar için. Ne zaman gerçek anlamda spor kulübü yöneticileri olacak o zaman Türk oyuncular gerçek değerlerini bulacak, sahada oynama şansı bulacak, oynadıkça kazanan Türk voleybolu olacak. Voleybolcu kolay yetişmiyor, uzun bir süreç ve özveri gerektiriyor. Yabancılara verilen paralar kendi sporcularımıza da verilmeli. Gerçek değerini bulan sporcularımızın kafalarında gelecek kaygısı olmaz böylece. Düşünür, daha iyi oynarsam daha çok kazanabilirim. Yönetici de, antrenör de, taraftar da buna hayır demez. İyi olan oynar. Çok para alan değil. Böyle olursa Türk voleybolcular özgüvenlerini tekrar kazanırlar, daha iyi oynamaya başlarlar ve milli maçlarda rakiplerinin korkulu rüyası oyuncular olurlar. Kenarda bekletilmiş, köreltilmiş, elleri yabancı oyuncuları allışlamaktan şişmiş oyuncular olmazlar. Saygılar” demiş.
Şimdi, bu yorumları okuyunca “İyi ki voleybolda böyle insanlar da var” dedirtmiyor mu insana?
Cehaletin ilacı eğitim. Birileri cahil bıraktırmaya çalışıp, cahile “Bu senin hakkındır, çık savun” dedikçe biz de o cahilleri eğiteceğiz.
Madem ülke böyle, başka bir şansımız da yok.