‘Denizciğim merhaba!‘ diye mesaj atmış değerli büyüklerimden biri.
‘Merhaba hocam; Çok sağ olun, teşekkür ederim. Sizler nasılsınız?’ dedim
‘İyi değilim be Denizciğim’ dedi.
Serde doktorluk da var diğer yandan. Hemen aklıma hastalıklar geliyor. ‘Hocam; hayrola? Neyiniz var? iyi misiniz?’ diye arka arkaya soruları sıraladım.
‘Ben iyiyim de ne olacak bu ülkenin hali?’ dedi. Kendisi insanların kendilerini iyi ifade edebildiği, fikirlerini rahatlıkla paylaşabildiği bir yerde yaşıyor.
‘Hocam nesi var ki? Bulunduğunuz yerde olmak için herkes can atıyor‘ dedim.,
‘Ben de zaten buradan bahsetmiyorum ki. Senin bulunduğun yerden bahsediyorum’ dedi.
‘Hocam sormayın. Burası karmakarışık. Hemen her gün çatışmalar, bombalar, ölüler, yaralılar.. Kimsenin diğerine ne saygısı ne de sevgisi var. Gücü gücüne yetene. Herkes konuşmaktan korkuyor. Ya aksın ya da kara’ dedim.
‘Ben de onu söylüyorum işte’ dedi.‘Ne olacak bu ülkenin hali?’ dedi.
‘Valla hocam artık o da burada yaşayanları ilgilendirsin. Bize ne’ dedim.
‘Evladım ne demek bize ne? Sonuçta seni etkilemiyor mu? Yaşamını, yaşantını…’ dedi.
‘Etkilemez mi hocam? Sürekli korku ve tedirginlik içinde yaşıyoruz. Yarın ne olacak kaygısındayız’ dedim
‘Biz ülkede bir gün böyle şeyler olacağını biliyorduk. Bu yüzden önceden uyarmıştık. Bak işte dediğimiz çıktı.’ dedi.
‘Keşke sizi dinlemiş olsalardı ülkelerinin böyle hale gelmemesi için biraz çaba gösterselerdi. .’ dedim.
‘Evladım bir şeyler yapsana, yazsana’ dedi.
‘Hocam; Başımıza iş almayalım şimdi. Biz buraya başka bir amaçla geldik. Yazı, çizi, yol göstermek bizim görevimiz değil. Buradakiler kendilerini düşünsünler’ dedim.
‘Evladım sen neyden bahsediyorsun? Senin ülkene karşı sorumluluğun yok mu?’ dedi.
‘Var da hocam burası benim ülkem değil ki. Olsa elimden geleni tabii ki yapardım’ dedim.
‘Evladım sen neredesin?‘ dedi.
‘Hocam Somali’deyim’ dedim.
‘Öyle mi? Kaçırmışım kusura bakma’ dedi.
‘Sorun değil hocam. Neticede beni takip etmek zorunda değilsiniz’ dedim.
‘Neyse sana orada iyi vazifeler’ dedi.
‘Hocam; sanırım bir konuda bir şeyler söylemek istiyorsunuz’ dedim.
‘Evet. Akit gazetesi yazarının Voleybol ile ilgili söylediği bir şeyler var. O konuda bir şeyler yazarsın diye düşünüyordum’ dedi. (Akit yazarı Ahmet Gülümseyen‘in 5 gün önce yazdığı yazı aşağıda)
‘Ne demiş ki hocam? (Yoğunluktan bazı şeyleri kaçırıyoruz tabii ki)’ dedim.
‘Ya işte ‘Voleybol oynanırken giyilen kıyafetler vücut hatlarını ortaya çıkartıyor. Vakıfbank gibi saygın bir devlet bankasının voleybolda ne işi var?’ gibi şeyler demiş. Düşündüm de belki bu konuda bir şeyler yazarsın’ dedi.
‘Hocam; ne yazık ki bu arkadaşlar hayatlarında ne bir spor, ne sanat ne de bir hobi ile uğraşıyorlar. Haliyle kafa bir tek şeye çalışıyor. Bunların bu tarz söylemleri eminim ki gerçek dindarları da üzüyordur. Aklını başka bir şeyi ile bozan birine ne denir ki?’ dedim.
‘Tamam da bunu ciddiye alıp Vakıfbank’a bu işlerden el etek çektirmesinler.Bak zaten İlbank çekildi.’ dedi.
‘Hocam Vakıfbank Voleybol ile dünyaca tanınan bir marka. Böyle ir şeyi yapacaklarını sanmam. Ama açıkçası artık bu ülkede hiç bir şey beni şaşırtmıyor.’dedim
‘Bu konuda bir şeyler yaz o zaman’ dedi.
‘Hocam siz yazsanız’ dedim.
‘Denizciğim ben yazarsam kendimi tutamam. Hakkımda bir sürü dava açılır’ dedi.
‘Hocam; siz yazın ben zararsız hale getiririm‘ dedim.
‘Başımı ağrıtmayayım şimdi Denizciğim’ dedi.
‘İyi hocam. O zaman kimsenin başı ağrımasın’ deyip konuyu kapattım.
1 Comment