Mardin’de, Maçların oynandığı kapalı spor salonuna, Mardin Büyükşehir Belediyespor- Mardin Gençlikspor maçını izlemeye gittiğimde, sporcuların girdiği kapıdan tribüne çıktım. Tribünün girişinde, merdivenlerde durup etrafa bakınırken, arkamdan ‘Pardon geçebilir miyiz?’ diye sert bir ses duydum. Döndüğümde benden oldukça uzun boylu, yapılı genç bir kadının, omzunda büyük bir çanta ile benim yolu açmamı beklediğini görüp hemen kenara çekildim. ‘Haydi iniyoruz’ dedi sert bir sesle arkasındakilere. O önde, diğerleri arkada aşağı indiler.
‘Valla bana bir tane vursaydı 3 gün yoğun bakımda kalırdım. Rakiplerinin vay haline’ diye düşünüp kendi kendime gülümsedim.
İlk maç bittikten sonra onlar ısınmak için parkeye çıktıklarında onun Mezopotamya takımının kaptanı olduğunu, isminin Gizem Dönmez olduğunu öğrendim.
O gün tanışıp konuşma şansımız olmadı. Daha sonra salonda izlediğim takımlarla ilgili yazıları yayınlamaya başladığımda( https://evoleybol.com/2017/12/20/mardinde-voleybol-dolu-bir-hafta-sonu/ , https://evoleybol.com/2017/12/21/mardin-milli-takimdan-ne-bekliyor/ https://evoleybol.com/2017/12/25/vani-van-canavari-degil-kim-kurtarir/) kendisi ‘Bizim takım ile ilgili neden bir yazı yazmadınız?’ diye sordu.
‘Sizin takımla ilgili de bir yazı yazacaktım. Hatta maçtan önce başkan yardımcınız Necmettin Nas bey ile konuştuk. 2 yıldır ne zorluklarla liglerde mücadele ettiğinizi, sırf Mardin’deki gençler berduş olmasın, kötü alışkanlıklar edinmesin, spor yapsın diye maddi manevi nasıl fedakarlıklar yaptıklarını yazacaktım. Ancak kulüp başkanınız bütün bunları beklemeden başka bir takımla ilgili bir yazının altına ‘Hiç kimseye sordunuz mu bu sahaya çıkan mor renkli kızların takımı nasıl kuruldu. Bir destekleri var mı. Ben başkanlarıyım ama benden habersiz takımımla fotoğraf çektiniz ve üstelik ben orada iken.Tanışma gereği duymadınız galiba. Biz Mardin’de Mezopotamya SK gibi kulüplerden bahseder diye umarken siz yine güçlüyü anlattınız’ gibi gereksiz yorumlar yazınca açıkçası şevkimizi kırdı. Ben içimden geldiği gibi yazan biriyim.‘ dedim.
‘Keşke yine de yazsaydınız‘ dedi.
‘Peki yazdığımızı varsayalım. O yazı da en çok neyi vurgulamanızı isterdiniz?’ dedim.
‘İmkansızlıkları… Bu imkansızlıklara rağmen burada genç kızların voleybola olan ilgilerini, sevgilerini yazmanızı isterdim. Mesela ben 1990 Tunceli doğumluyum. Bizim orada Voleybol öğrenmek için imkanlar yoktu, kendim kendime voleybol öğrendim biliyor musunuz? Kinetix bir topum vardı. Onunla oynaya oynaya… İdolum Neslihan Demir’di. Belki o yaşlarda voleybol eğitimi almış olsaydım onun gibi olabilirdim.
Üniversite sınavında Diyarbakır Dicle Üniversitesi öğretmenlik bölümünü kazandım ve orada antrenmanlara çıktım. 1.87 boy olunca üstümde durdular ve o yaştan sonra öğrendim voleybolu. Sonra Diyarbakır Dicle Üniversitesi ile Sultanlar ligi, 1. lig ve Mardin Belediye, Urfa MSK gibi takımlarla birinci ve ikinci liglerde oynadım. Ataman Güneyligil, Ahmet Karakurt gibi iyi hocalarla çalıştım. Hatta Neslihan Demir’e karşı oynadım. Çok mutlu olmuştum o gün’ dedi.
‘Keşke bir fotoğraf çektirseydin. Güzel bir haber olurdu’ dedim.
‘O an rakip psikolojisine giriyorsun. ‘Bak ben de oynuyorum’ diye düşünüyorsun. O yüzden resim çektirmedim’ dedi.
‘Voleybola devam edecek misin?’ dedim.
‘İmkanlar el verdikçe devam etmeyi düşünüyorum. Ama bölgede spora yeterince destek yok ne yazık ki’ dedi.
‘Başkan yardımcınız Necmettin Nas ‘Muhasebeciler evraklarla uğraşmak istemediği için işadamlarını yanlış yönlendiriyorlar. Halbu ki sponsorluk yasasında açıkça ‘sponsorluk için harcanan paralar vergiden düşülür’ deniyor. Ama kendilerine iş çıkarmak istemiyorlar’ demişti. Belki Federasyon bu konuda bilgilendirme çalışmaları yapabilir’ dedim
‘Burada böyle bir çalışmaya ihtiyaç var. Çünkü daha önce Urfa’da, Mardin’de Şampiyon da olduk. Ama maddi imkansızlıklar nedeniyle takımlar kapandı. Burada, Mezopotamya spor kulübünde, buradaki kızlar için Fahrettin Ar ve Necmettin Nas başkanlarım gerçekten büyük fedakarlıklar yapıyorlar. Ben de hem kulüp için hem de buradaki arkadaşlarım için Tunceli’ye git-gel yapıyorum.’ dedi.
‘Başarılar diliyorum size ve takımınıza’ dedim.
Kaptan Gizem Dönmez‘e de söylediğim gerekçelerle Mezopotamya kulübü ile ilgili bir yazı yazmadım, evet. Ama Gizem’i ve onun gibi imkan bulamadıkları için Türk sporuna kazandıramadığımız gençlerimizi yazmasak yazı yazmamızın bir anlamı var mı?
Bir sözüm de ülkemizin iki büyük kulübüne, Eczacıbaşı ve Vakıfbank’a gelsin. Ankara’da, İzmir’de, Bursa’da isim hakkınızı üç kuruşa satıp birilerini zengin edeceğinize Sosyal sorumluluk alıp üç kuruşa buradaki gençlere imkan sağlasanıza.
İsim hakkınızdan gelen paraya ihtiyacınız mı var?
Hem belki Boskovic’in, Zhu’nun kulübüne özel anlaşmalarla, her sene verdiğiniz binlerce Eurolar’da ülkede kalır.
İyi olur mu olmaz mı?
Not: Gizem Dönmez Resimde 21 numaralı oyuncudur
Sayin Arslan,
Yaziniz ulkemizde kesfedilmeyi bekleyen veya kesfedilip gerekli imkan verilmeyen yuzlerce sporcunun varliginin habercisi. Umarim TVF bu yazinizi okur. Gizem Donmez sadece bir ornek. Asagidan gelen imkani olamayan ve bayan voleyboluna buyuk faydalar saglayacak yetenekleri TVF nun Turkiye’de arayip bulup voleybole kazandirmasi hepimizin beklentisi.
80 milyona yaklasan nifusu ile bu ulkede kesfedilmeyi bekleyen onca oyuncuya deger verip imkan saglamanin ulke voleyboluna katkisini tartismaya bile gerek yok.
Yuzlerce yabanci oyuncuya kucak acan ulkemizin kendi oyuncularimiza ayni degeri ve imkani vermesini beklemek son derece mantikli ve olmasi gereken birsey degilmi?
Saygilar
BeğenBeğen