Park Antalya takımı genç ve tamamen kendi alt yapılarından yetiştirdikleri bir takımla 2. lig 3. grupta mücadele ediyorlar. Geçen sene İzmir’de oynadıkları bir maçı izlemiş ve onlarla ilgili bir yazı yazmıştım. ( https://evoleybol.com/2017/01/31/gelecegin-yildizlari-nerede-yetisiyor-deniz-arslan/ )
Hocaları Hikmet İnanlı evoleybol sayfamızın müdavimlerinden. Yazılarımızı takip eder, zaman zaman yazdığı yazılarla, yorumlarla sayfamıza da katkıda bulunur. İzmir Özateş spor kulübünün gecesinde bana takdim edilen ve tüm oyuncularca imzalanmış Kaptan Melis Dere‘nin fotoğrafını paylaşıp altına ‘İnşallah şampiyonluk forması olacak bu’ demiştim. Hikmet hoca da’ Deniz Hocam; alınıyorum. Bir gazeteci tarafsız olmalı. Onlarla aynı gruptayız. Sayıyorum, bu Özateşle ilgili yazdığın üçüncü yazı ‘ demiş.
Ben saymadım ama Hikmet hocam sayıyorsa doğrudur. Ama hele bir sorun ‘Yazıyorum ama niye yazıyorum?’. Sorduğunuzu varsayıyorum. Efendim; Özateş spor kulübü her sene mutlaka bir gece yapıyor. Bu geceye tüm İzmir voleybol camiası ile birlikte bizleri de davet ediyor. Biz gazeteci milleti geceleri severiz. Hele işin içinde bedava yemek, içmek de olunca koştura koştura gideriz. Üstüne birde voleybol camiasından son dedikodu ve havadisleri öğreniyoruz. Daha ne olsun değil mi?
Ben de önceden gece ile ilgili bir yazı yazmış olduğumdan ( https://evoleybol.com/2017/11/29/8-aralik-aksami-neden-onemli/ ) ”Artık o yazının hatırına binaen bedava yer içeriz” diye düşünerek en güzel kıyafetlerimi giyip, gittim.
Kapıda Kulüp başkanı Halil Özmert ve eşi Berrin Özmert misafirlerini sıcak bir şekilde karşılıyorlardı. Onları geçer geçmez hemen arkalarında güzel bir kızımız elinde sepetle ‘Çekiliş için biletlerden kaç tane alırsınız?’ diye sepeti uzattı. ‘Tanesi kaç liradan?’ dedim. ( Biraz tutumlu olduğum söylenir) ’10 lira’ dedi. Tam ‘Bir tane alayım’ diyecekken ‘Kızım sen bize 10’nar tane ver’ dedi arkamdan davudi bir ses. Döndüm, Her Yerde Voleybol platformu başkanı Ufuk Günesen elini cüzdanına atmış mavi yüzlüklerden birini çıkartıyordu. Parayı uzatırken ‘Doktorum paran yoksa senin yerine de vereyim’ dedi. ‘Her yerde voleybol platformu bunu her yerde anlatır’ diye çekindiğimden mecburen, ellerim titreye titreye cüzdana gitti. Belki bir aydır harcamaya kıyamadığım 100 liramı, sanki bulamıyormuş gibi, yavaş yavaş çıkartım. Bu esnada Ufuk’un gitmesini bekledim. ‘Giderse, vazgeçer on yerine bir tane alırım’ diye düşündüm. Ama o sanırım benim böyle bir niyetim olduğunu sezinlemiş olduğundan parayı verinceye kadar bekledi.
100 lira vermiş olduğum için keyfim kaçtı. Yemekten de tat alamadım. Habire ‘Bu yemek 50 lira etse yine 50 içerideyim?’ diye hesap yapıyordum. Neyse ki gece yapılan çekilişte aldığım numaralardan birine bir litrelik halis zeytinyağı çıktı. Alıp masama döndüğümde ikinci bir şişe daha bir başka numaraya isabet etti. Ama ‘Sana bir tane yeter’ deyip ikinciyi vermediler. Buradan sizlere şikayet etmiş olayım yani. Onun acısı geçmemişken bu sefer bir numaraya daha taraftar tişörtü çıktı. Onu da vermezler diye yanımda oturan Zafer Elli abimin eline numarayı tutuşturdum ve ‘Burada, burada’ diye Zafer ağabeyi gösterdim. Tişörtü vermek zorunda kalmışlardı. Zeytinyağı, tişört ve yemeği sayarsam verdiğim 100 lirayı çıkarmıştım bile.
Bir kaç oyun havası ve dans parçasından sonra kulübe maddi ve manevi katkı yapanlara teşekkür konuşmaları yapıldı. Rota Koleji Başkanı İsmail Yavuz, Güçlü Aydoğdu, Özkan Özbay, Hakan Dere, Haldun Halden, Gürbüz Güngör ile beraber sahneye davet edildik. Ortadaki masada imzalı iki adet forma vardı. ‘Muhtemelen yazdığımız yazılardan dolayı teşekkür edilecek’ diye düşünüyordum. Bir forma Rota Koleji başkanına verildi. Başkan İsmail Yavuz zaten sempatik, hareketli ve esprili bir Karadeniz insanı. ‘Biz İzmir kulüpleri birbirimize destek olmalıyız. Bu formayı alıyorum ama öylesine almıyorum. Bir deplasman maçınızın masrafını karşılayacağım’ dedi. Salonda büyük bir alkış koparken biz o formaların neden orada olduğunu anlamıştık. ‘Kalan forma hangimize gelecek acaba?’ diye birbirimize baktık. Herkes bir kişi üzerinde odaklandı. O da facebook profilinde sık sık ‘Bu binayı bitirdik, şimdi yeni bir binaya başlıyoruz’ diye hemen her gün yaptığı kat kat apartman ve site resimleri paylaşan Haldun Halden‘den başkası değildi. Öyle ya koskoca müteahhit varken forma bize verilecek değildi herhalde! Halil Hoca formayı eline alıp bize doğru yöneldiğinde Haldun halden ‘Canlı yayına geçeyim’ diye ince bir hareketle aramızdan sıyrıldı. Zaten Gürbüz Güngör en başından vaziyeti kavrayıp ‘Kamerama su kaçtı’ diye gitmişti. Ortada ben ve Zafer Abi kalmıştık. Ben ‘Hastaneden arıyorlar, bir bakıp geleyim’ dediysem de Halil hocam ‘Kapıları kapatın’ diye talimat verdi. Artık yapacak bir şey yoktu.
Uzatmayalım.. Kaptan Melis’in formasını aldık.
Aldık almasına ama kaça mal oldu ne siz sorun ne de ben söyleyeyim.
Laf aramızda çetin pazarlıklarla her ay Özateş kulübüne bir yazı yazma taksitine bağladık. Aralık ayı taksitini bu şekilde ödemiş oldum. Artık ocağa Allah kerim.
Ha ‘bizimle ilgili de yazı yazın’ diyorsanız tarifemiz belli. Davet edin geliriz.