Voleybol; gençlere sağlıklı ve disiplinli bir birey olma imkanı sağlarken aynı zamanda bir gelecek de sağlayabilir. Voleybol bursu alarak Amerika’da okuma imkanı bulan genç kızlarımız var. Bunlardan biri Vakıfbank genç takımında oynayan Miray Bölükbaşı.
Hikayesini babası Ayhan Bölükbaşı çok güzel yazmış. Ben çok beğendim. Hiç dokunmadan sizlerle paylaşıyorum;
”Adı Miray ama ben ona Milka derim.
Voleybola başladığında henüz 9 yaşındaydı. Çok ince, dal gibi bir kızdı. Bacaklarıyla “çubuk kraker” diye dalga geçerdik, gülerdi, hiç alınmazdı.
Yarısı Rumelidir, yarısı Doğu Karadeniz. Genlerinde inatçılık var, kızdı mı gözünün içine bakar adamın, deler geçer.
Anaokulundan beri gideceği okula da, giyeceği kıyafete de, yiyeceği yemeğe de kendisi karar verir.
Ne sorunu olursa olsun kendisi halleder.
Voleybola Rafet Bayraktar amcası sayesinde başladı.. 10 yıl içinde iki kez bırakmaya çalıştı, voleybol mu onu bırakamadı, o mu voleybolu bilmem..
Serdar Keskin ağabeyi ilk kez takıma seçildiği gün tebrik edip, tekniği ve duruşu ile ilgili çok güzel şeyler söylemişti. Kendisi unuttu ama Miray ve ben hiç unutmadık..
Ortaokul son sınıfta idmandan/maçtan eve gece 10 gibi gelip, dinlenmek yerine özel ders aldı. Uyumaması için çaylar kahveler..
Sınavda %3’lük dilimde iyi bir Anadolu Lisesini kazandı, yabancı kolejlere de gidebilirdi ama diğer tarafta Gonca Dilik ablası ve voleybol vardı, oturup konuştuk, Anabilim de devam kararı aldık. Şimdi dönüp baktığımda doğru yapmışız diyoruz..
Eskişehir, Bursa, Nevşehir, İzmir.. İç saha, deplasman.. Sabahın körü, gecenin bir yarısı.. hep peşindeydik..hep yanında.. Başta eşim ve ben, sonra küçük kız kardeşi de bizle beraber.. Eşim kucağında bebek maç seyretti kaç kez.. alkışlayamadan tabii 🙂 Kardeşi Minel, maçlarda idmanlarda büyüdü desek yeridir.
Dört yıl sonra döndüğü Vakıfbank’ta Yıldızlar ve Gençler de iki kez Türkiye Şampiyonluğu yaşadı. 3. Ligde şampiyon olup, 2.lige çıktılar. Okul takımıyla geçen sene takım kaptanı olarak Türkiye 3. lüğü var.
Amerika da okumak uzun süredir hayaliydi. Sonunda gerçek oldu.
Milka, Fox School of Business’da MIS (Management Information System) eğitimi alacak. 4 yıl için eğitim, konaklama, yemek, okul kitapları, sigorta, harçlık ve spor malzemeleri için olmak üzere toplamda 800.000 TRY karşılığında %100 burs ile eğitim görme şansını yakalamış oldu. MIS programı Amerika da ilk 15 arasında. Voleybol takımı ise Division I’de ve geçen sene 343 takım içinde 45. sıradaydı.
Kızımız orada Türkiye’yi, Türk Voleybolu’nu, Vakıfbank Voleybol Kulübü’nü ve Anabilim Koleji’ni temsil etme şansını yakalayacak. Amerika Birleşik Devletlerinde spor bursu alarak eğitim gören ve başarılı olan her genç, gelecekte bu imkanı yakalamak isteyen diğer çocukların önünü açıyor olacak.
Kızım için;
• Spor okulunda ilk temel eğitimi veren Nilay Bozdoğan, Burcu Demirci Tunç ve Burcu Agan’a
• İyi bir voleybolcu olacağına inandıran, sonra ilmek ilmek işleyerek bizzat sıfırdan yetiştirip tekrar Vakıfbank’a teslim eden Gonca Dilik Hocamıza, nezdinde GD Voleybol Akademi Ailesine, Mahir Saylan’a,
• Vakıfbank’ta kendisini ispatlaması için fırsat veren Gökhan Durmaz, Mücahit Çavdar’a, Ferhat Köseoğlu ve Erhan Doğanöz’e,
• Her zaman bir ağabey olarak destek veren ve fabrika ayarlarına dönmesini sağlayan A takım fizyoterapisti Sabri Erdoğan’a,
• Kulübü içinde her konuda destek olan Pelin Falay, Bilun Günal Yılmaz, Kemal Abdik, Cenk Tönelve özellikle Serhat Gürsoy’a
• Anabilim bünyesinde bize her zaman destek olan Zümre Başkanı İsmet Gözaçan, Sema Bostan Güneş ve Yeşim Çaktı’ya,
• Konu hakkında bilgi verip, bizi yönlendiren Birol Kırtaşa,
• Amerika konusunda Milka’yı cesaretlendiren, ikna eden, hatta bizim adımıza sorumluluk alarak son kararı veren Emrah Tanyel’e,
Teşekkür ederim”
Bizde Miray Bölükbaşına hem Amerikadaki voleybol yaşantısında hem de akademik hayatında başarılar diliyoruz.
Bu vesile ile Amerikan Üniversitelerinde böyle bir imkan sunulduğunu da bir kez daha duyurmuş olalım. Sitemiz yazarı Emrah Tanyel zaman zaman bu konuda bizleri bilgilendiren yazılarını yazmaya devam edecek.
Dava arkadaşımız , ağabeyimiz ,dostumuz Rahmetli Hasan EPİRDEN ‘i kaybettiğimizden bu güne kadar üçüncü yazım olacak bu yazdıklarım . Sayfamızın editörlüğünü gerek rahmetli EPİRDEN ‘e verdiği söz nedeniyle gerekse zorunluluktan dolayı üstlenen Sayın Deniz ARSLAN birinci yazımı yayınladı . Rahmetli EPİRDEN ağabeyime voleybolumuzda kendisini kaybettikten sonra nelerin yaşandığını anlatan yazımı ya görmedi yada kendine göre haklı gerekçelerle yayınlamadı .
Belki yayınlanır ümidi ile üçüncü yazımı yazdım .
Bu güne kadar ülkemizin sporunun neden gelişmediğini inceleyen ,araştıran bunu kaleme alan okuyucuları ile paylaşan bazı otoritede yada yazarlar oldu. Bunların ciddi bir kısmı EVOLEYBOL da yayınlandı ve yayınlanmaya devam ediyor.
Yaptığı görev nedeni ile en isabetli olanlarının başına eski Gençlik spor genel müdürümüz Sayın Mehmet ATALAY ‘ın habertürk gazetesinde yazdığı yazıları koyabiliriz. Yazıılarının linkini veriyorum ilginizi çekecektir okumayan varsa lütfen okusun .
http://www.haberturk.com/yazarlar/mehmet-atalay/1696869-adalet-herkese-lazim
http://www.haberturk.com/yazarlar/mehmet-atalay/1685904-bakanin-kucagindaki-bombalar
Bir başka yazar olarak , kurum içerisinden yoğun istihbarat aldığını düşündüğüm Sayın Mehmet GÜNEY ‘i sayabilir ,hatta en ateşli ve isabetlileri,gerçekçi olanları diyebiliriz. Linkini veriyorum okumayan varsa lütfen okusun ve takip etsin.
http://www.allsportsmagazin.com/yazar/mehmet-guney/
Sayın Mehmet GÜNEY ,Spor Genel Müdürlüğü Futbol mu demektir demiş.
Bütün bunları okuyup analiz ettikten sonra birkaç satır ben yazmak istedim . Yine ümit ederim yayınlanır .
Sayın Cumhurbaşkanımız geçtiğimiz aylarda yabancı ve devşirme sporcularla bir yere varılamayacağı mutlaka kendi milli kaynaklarımıza yönelmemizin doğru olacağını ifade etmişti.
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu ifadesi üzerine bazı kişi ve kuruluşlar bunu emir telakki etmişti bu son derece doğal karşılıyorum . O gün bu yabancı oyuncu sınırlamasını sporumuza yapıştıran ve kısa bir süre önce bar mı yoksa restoran mı kavgası olduğunu anlayamadığım bir kavgaya karışarak ( eski direktörümüzün dersini verdiğini söyleyen lokantacı yada barcı şu anda TFF yönetim kurulu yedek üyeliğine devam ediyor ) madara olan futbolun direktörü aldığı kararın arkasında olduğunu belirten bir açıklama yapmıştı. Bana göre adına statlar yaptığımız ,boynuna papatyalardan zincirler astığımız ,yoluna güller döktüğümüz futbolun direktörü restoran efesi Sayın Cumhurbaşkanımızın bu temennisi emir Telakki etmemişti.
Nitekim kendisinin de spora yaptığı katkı ( ! ) bir süre sonra elim bir olay sonucu sona erdi.
Gelelim günümüze ,
Sporla aşinalığı ASKF üyeliğinden gelen yeni sayın spor Bakanımız iki gün önce bir tv kanalında yabancı sporcu sayısının azaltılmasının gerekli olduğunu ifade etti ve bana göre akabinde zor saatler geçirdi. Bu gün yani 7 Kasım 2017 günü milli futbol takımızın yeni antrenörü yaşlı kurt MİRCEA LUCESCU yabancı sayısının fazlalığına değinerek “ takımlarında oynayamayan sporcuları nasıl milli takıma çağırayım “ diye bir çıkış yaptı.
Hemen ardından Futbol Federasyonu başkan vekili sayın Ali DÜRÜST jet bir açıklama yaptı . Yabancı oyuncu sayısını indirmeyi düşünmüyoruz.
Hadi buradan buyurun bakalım . Türk sporu neden gelişmiyor diye uykuları kaçan sağ duyulu vatandaşlarımız size söylüyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız rica etti olmadı ,sayın bakanımız kast etti olmadı ,en fazla yabancı oyuncuyu barındıran futbolumuzun milli takımlar teknik direktörü kendisi yabancı pasaportlu ama beyni yabancı olmayan LUCESCU adeta imdat dedi yine olmadı.Futbolu yönetenler yada yönettiklerini sananlar “hayır , biz ne diyorsak o “ dediler.
Çok kuvvetli bir ihtimalle LUCESCU ‘ya “ haddini bil sen bizim çalışanımızsın ,hatta elemanımızsın istersek yarın seni kapının önüne koyarız “ dediler .
Bu arada bana göre “biz ASKF ‘ liyiz istediğimiz adamı istediğimiz makama getiririz yada indiririz herkes ayağını denk alsın “ deyiverdiler . Üstüne alınan varsa alınsın lütfen . Sayın Mehmet GÜNEY ‘in yazılarını okuma imkanınız olursa ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır . Saygılarımla .
BeğenBeğen