VAATLER VE YANILGI… Serkan Yılmaz

Vaatlerin verilişi, Sayın Erol Ünal KARABIYIK‘ın yanında staj yapan onun icraatlarını bire bir takip eden birilerinin, ondan sonra “biz bunu yaparız, neden yapamayalım ki?” yanılgısından ibarettir. O nedenle aynen onun söz verdiği şeylere benzer sözler verilmesinin temel nedeni budur.

Vaatlerin ve sözlerin tutulamayışı; Bu sonuç, sayın KARABIYIK‘ın vizyonuna, misyonuna sahip oldukları inancından kaynaklanmıştır. Gerçekten onun icraatlarını yeterince takip edememekten ve kendilerini dev aynasında görmenin verdiği bir sonuçtur. Camianın saygısını kazanmak, milli takım sporcularının ulusal bir maçtan sonra sahanın tam orta yerinde sayın KARABIYIK‘ın elini öpmek için içgüdüsel olarak sıraya girmesinin gösterdiği tabloya yanlış ya da eksik bakmak.

Siyasi otoritenin ve temsilcilerinin ülkemizin klasikleşen en büyük sancılarından birisi olan, yapılan iyi şeyleri unutturacak göz ardı ettirecek kadar ileri giden ”işe adam değil, adama iş” ilkeleri ve bunun sonucu olarak kötü müdahaleler. Bakanlıkların çay ocağında görevli olan bir personelin kendisini bakanın yerine koyacak kadar öz güven taşıması.

Sayın KARABIYIK‘tan sonra TVF başkanlığı yapanlar kesinlikle bir çay ocağı personeli değiller, ancak yanılgı aynı yanılgı ve öz güven aynı öz güven. Sentetik ve altı boş.

Vaatlerin yerine getirildiğine inanmak ve bunu ifade etmek ; Mitomani, kişilerde kendi söylediği yalana inanma hastalığıdır. Bu tür hastalar hatalarını örtmek için sürekli yalana başvururlar. Bir süre sonra söyledikleri yalanlara kendileri de inanmaya başlarlar. Zaman içinde kendi vicdanlarından uzaklaşmaya başladıkça, gerçek bir varlık elde etmek amacıyla yalan söylemeye devam ederler. Çevrenizde suçluluk psikolojisiyle hareket ederek, suçunu bastırmaya çalışan kişiler vardır.

Mitomani olarak adlandırılan bu durumdaki kişiler, çıkar elde etmek ya da çevresinin ilgisini çekmek içinde yalana başvururlar. Bu yapıdaki kişiler bir makamı elde etmek için bile yalan söyleyebilirler. Mitoman kişiler için yalan söylemek yaşamlarının rutin davranışı haline gelmiştir. Söylemiş oldukları yalanların ortaya çıkması durumunda, bundan herhangi bir suçluluk hissetmezler.

Mitomani kişiler için yalan söylemek olağan bir davranıştır. Bu kişiler sessizliğe tahammül edemezler. Bulundukları ortamda yalan ve abartılarla birlikte konuşmaya girerler. İlk başlarda kişilerin söyledikleri yalanlar kolay anlaşılmaz. Ancak yalanların tek tek ortaya çıkmasından sonra, çevresindekiler bu yalanlara inanmamaya başlar. Bu kişiler gerçek mutluluğu yakalayamadığından, iş ve arkadaş çevrelerini sürekli değiştirirler. Yalanlarını düzeltme amaçları olmaz. Kişilerde pişmanlık mekanizması işlemez. Eğer kişiler yalanlardan sonra pişmanlık duyuyorsa, bunlar Mitomani hastası değildir.

Bu kişiler çoğu zaman yalan söylediklerinin farkında olur, ancak bazen yalanlarına kapılabilirler. Bu yüzden sunumlarını daha etkili yaparlar.

Mitomanlar hareketli ve sosyal kişilerdir. Bazen cana yakın ve sevimli bile olurlar. Fakat onun yalanlarını ortaya çıkardığınızda, agresif ve alıngan taraflarını görebilirsiniz. Bu kişilerin yalanlarında süreklilik vardır, ancak tutarlılık yoktur.
Kurgular yapsalar bile, açıkları bulunmaktadır. Çocukluk döneminden yetişkinlik dönemine kadar herhangi bir süreçte ortaya çıkan mitomani, kişide yalan söylemek için güçlü bir istek oluşturur. Yalanı söylemek için ısrarcı olmak, yalan söylemek için büyük bir istek duymak mitomanlık için yeterlidir. Kişi yalan söylemekten büyük bir haz duyar, bu onun için kişisel kazançların en büyüğüdür. Bu yüzden tedavi buna uygun şekilde yapılmaktadır.

İşte sizlere detaylandırmaya çalıştığım psikolojik durum bu sonuç kısmında devreye girer. Şimdi vicdan sahibi herkesten yaşadıklarımızı bu psikolojik tablo ile karşılaştırmasını rica ederim .

Konumuza dönecek olursak, olmayan ya da yapılmayan bir işi yapılmış gibi göstermek psikolojik sorunların etkisi ile olabilir.

Şimdi bu gün voleybolumuzu süresi sınırlı olan bir spor programında ”voleybolu geliştirmek için plan ve projeleriniz nelerdir?” sorusuna, “Valla bir çok proje ve çalışmalarımız var. Hatta TUİK‘in araştırma sonuçlarına göre ülkemizde kız çocuklarının büyük çoğunluğu voleybol oynamak istiyor” yanıtını sıkıştıran bir şahıs yönetiyor.

Değerli okuyucularımız, lütfen düşünün, bu gün TVF yönetim kurulu üyelerimizden birisi (ki bunda olumlu icraatlarını saymakla bitiremediğimiz Sayın KARABIYIK‘ın katkısı çoktur.) Ahmet GÖKSU neredeyse halk tabiri ile her taşın altından çıkmakta, bir çok organizasyonda yer almakta (yurt dışı organizasyonlar hariç, çünkü yabancı dil seviyesi buna uygun değil, gerçi federasyon başkanımızın da yabancı dil seviyesi yeterli değil diye hatırlıyorum ya) oradan oraya koşturmaktadır. Yani yine halk dilinde joker diye adlandırabiliriz. Bu joker beyefendi Ahmet GÖKSU bu kadar çabasına rağmen voleybola ne kazandırabilir ya da kazandırdığı bir şey varsa kamuoyu ile paylaşılabilir mi ?

TVF resmi internet sitesinde diğer bazı federasyonlarda olduğu üzere başkan ve yönetim kurulu üyelerinin detaylı biyografisini voleybol severler ve tüm halkımızla paylaşabilir mi ?
Örneğin başkan vekili Alper Sedat ASLANDAŞ ne işe yarar ve voleybol için hangi katkıları sunmuştur, bunu bizlerle paylaşabilirler mi ?
Semih OKTAY ve Pelin hanımefendinin göreve getirilmelerinin gerçek nedeni dağ gibi olan voleybolun sorunlarını çözemeyecek olmanın verdiği kaygı ile partner olarak seçilmeleri midir ?

En son olarak değerli okuyucularımız, Türkiye Voleybol Federasyonu bugünkü başkan ve yönetiminin icraatlarını yapılmış gibi görmek, sözlerini tuttuklarını, başarılı olduklarını düşünmek ve inanmak aciz olmamın ta kendisidir. İşte biz bu acizlik durumuna mahkum olmayanlardanız ve asla olmayacağız…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s