Bu gece yarısı merkezi Ege Denizi, Bodrum açıklarında meydana gelen ve çok geniş bir bölgede hissedilen 6,3 büyüklüğündeki büyük depremde çok şükür ilk belirlemelere göre can kaybı yok !…
Bu deprem tüm yurtta tekrar korku dolu, endişeli bir süreç başladı… Herkes birbirine tekrar soruyor, risk analizleri yapıyor ?…
İşte bu ortamda daha önceleri birkaç kez paylaştığım “DEPREM DOSYASI”nı siz saygıdeğer duyarlı okurlarımın bilgilerine tekrar sunuyorum… Ancak şunu üzülerek ifade etmek istiyorum, uzun ve ciddi bir araştırma süreci sonunda, veriler ve istatistikler üzerine, ince hesaplarla hazırladığım bu dosya hemen hemen en az okunan (!) yazım oldu ?…
Görev sorumluluğumun bilincinde sabır ve ısrarla duyarlı / duyarsız tüm vatandaşlarımızın özümsemesi dilek ve beklentilerimle tekrar yayınlıyorum…
İSTANBUL VE DEPREM…
Araştıran ve Derleyen : Hasan Uğur Epirden
İstanbul…
Tarihin, kültürün, coğrafyanın, tüm güzelliklerin buluştuğu şehir…
İstanbul…
Güzel sanatların her dalına daima ilham kaynağı olmuş şehir…
İstanbul…
Dillere destan aşkların yaşandığı, sportif sevinçlerle coşkulanıp, dalgalanan şehir…
İstanbul…
Ekonomik ve çevre sorunlarıyla yaşam kalitesi ve insan hakları ile daha henüz bütünleşememiş şehir…
İstanbul…
Yaklaşık 18 milyon nüfusu ile Olimpiyat Oyunları‘na ev sahipliğine
soyunan şehir…
İstanbul…
Dünya kenti olmakla olamamak arasında bocalayan, adına ve sevdasına şiirler yazılmış, besteler yapılmış güzeller güzeli mahsun, yorgun ve çilekeş şehir…
Talihsiz Montreux anlaşmasının boynu büküklüğünde, tehlikeli geçişler yüzünden her an büyük facialara gebe olan şehir…
Karadeniz’den boğaz yoluyla Marmara’ya geçen Tuna nehri kaynaklı kirliliğe, birçokgörgüsüz, ahlaksiz kişi ve kuruluşun göz göre göre yarattığı, önlenemeyen atık kirliliğinden oluşan vahim tablosuyla yerel yönetimleri çaresiz bıraktığı, üstüne üstlük her türlü arıtma yatırımının yetersiz kaldığı şehir…
Alarm veren ve zaman zaman zehirlenme boyutlarını zorlayan hava kirliliği ile debellenen, trafiği düğümlenen, çözümlere artık cevap veremeyen çilekeş şehir…
Arazi yağmalanmasının, yeşil alan katliamlarının yaralı şehri, gelişigüzel çarpıkyapılaşma ve betonlaşmaya peşkeş çekilen şehir…
Tüm bu olumsuzlukların yanında deprem gibi bir afetle iç içe yaşamanın riskini yaşamakta olan dünya şehri…
İnanılmaz ürkütücü tablolara ve talihsiz ellerden çıkma amatör senaryolara sürüklenen İstanbul, an ve an yaklaşan deprem riskiyle burun buruna bulunmaktadır…
Bu konuda kariyerlerine saygı duyduğum birçok uzman bilimadamı hala tartışmakta, ancak ortaya herkesi tatmin edecek ortak bir noktada birleşememekteler...
Korku içinde endişe verici bir bekleyiş hüküm sürmektedir…
17 Ağustos depreminden sonra merakım doğrultusunda yaptığım araştırmalarım, elde ettiğim istatistik bulgular doğrultusunda, sonunda bir mini deprem dosyası oluşturdum…
Elimdeki endişe verici verileri ve olasılıkları güncelleyerek sizlerle bir kez daha paylaşmayı görev sayıyorum…
Şile’de plaj voleybolu turnuvamda yaşadığım 17 ağustos depremi sonrası hortlayan deprem fobim, beni bu konuda daha çok okuyan, ilgili her konuşmayı pür dikkat dinleyen, notlar alan, araştıran bir deprembilim öğrencisi haline dönüştürdü….
Lütfen aşağıda okuyacaklarınız konusunda beni ukalalik ve çokbilmiş havalarına girmekle suçlamayın…. Zaten, Marmara ve Boğazları Belediyeler Birliği‘nin 1995 yılında çıkardığı ve her ne hikmetse hala gözardı edildiğine inandığım “İstanbul Çevre Envanteri” kitabını bulup, gözattığınızda eminim benden daha sıkı birerdeprembilimci öğrenci olacaksınız ?…
Tarihte İstanbul’un birçok kere hasar görmesine yol açan aktif bir sismik rejimin ortasında kalmış olduğu görülmektedir…. Bu sismik rejim kaçınılmaz olarak yakıngelecekte de İstanbul’u fena sallayacaktır…
Sadece yaşanılan son 100 yıl içinde hissedilmeyenler dahil, irili ufaklı 500.000 civarında depremin kaydedildiği kaçınız bilmektedir ?…
İstanbul, 2500 yıllık geçmişinde 8 ve daha büyük en az 50 yıkıcı deprem geçirmiştir… İstatistik bilgiler ışığında yapılan tahminlere göre 7 şiddetinde bir depremin 100 yılda bir olma olasılığı 64%, 7,5 şiddetindekinin 49 yılda bir olma olasılığı 70.4%, 5,5şiddetindekinin 43 yilda bir olma olasılığı ise 97% imiş ?… Gene verilere göre, hasar verici (5-6 şiddetinde) deprem olasılığı 11 yılda bir, yıkıcı (6-7 şiddetinde) deprem olasılığı 43 yılda bir, çok yıkıcı (8-10 şiddetinde) deprem olasılığı ise 158 yılda bir gösterilmiş…
En şiddetli İstanbul depremleri de tabloda şu şekilde sıralanmakta;
7 şiddetinde : 732, 1010, 1034, 1763, 1912, 1943, 1999 yıllarında...
8 şiddetinde : 740, 1718 yıllarında…
9 şiddetinde : 325, 358, 427, 478, 715, 865, 986, 1064, 1344, 1462, 1509, 1659, 1719, 1754, 1766 yıllarında…
10 şiddetinde : 558 ve 1894 yıllarında…
Görüldüğü gibi İstanbul, 325-2001 tarihleri arasında, yani ortalama 88 senede bir, 1676 senede 19 adet yıkıcı ve çok yıkıcı deprem geçirmiş ?…
Gene görüldügü gibi, 20. yüzyıldaki benzer felaketler 1912 (7), 1943 (7), 1999 (7) senelerinde olmuş, ancak 1894‘teki 10 şiddetindeki deprem İstanbul ve çevresini yerle bir etmiştir.
O zaman ahsap ve kargir 1-2 katlı evlerin çokluğuna, nüfusun azlığına rağmen 2000 ölüm vakası tespit edilmiş ?…
Şimdi gelelim işin bir başka dehset verici güncel yanına…
İstanbul’da tahmini 2,5 milyon konut var !… Nüfus ise son sayıma göre her ne kadar10.314.763 kişi gözüküyorsa da, bu rakam şimdilerde 18 milyonu bulmuş durumda…
Hastane adedi ise özeller dahil 251…
Hastane yatak adedi 24.177…
Doktor adedi ise 3207’si pratisyen olmak üzere uzman doktorlarla birlikte 5432 kisi…
Verilere göre ise yıllık hastane yataği doluluğu 68%… (Kaynak :S.S.Y.B.) Uzmanların tahminine göre olasi 7,5/8 şiddetinde bir İstanbul depremi en az 250.000 vatandaşımızın ölümüyle sonuçlanabilir ?… Yaralı sayısı ise 1,3 milyon civarı olabilirmiş ?… (Tahtaya üç kere vuruyorum…Sizler de öyle yapın…) 68%’si zaten dolu olan mevcut hastanelerimizin yatak adedi (tabii ki depremden hiç zarar görmediği varsayımıyla) beher yatağa 595 yaralı düşecek ?…
Hepsi sağ ve de salim kalması varsayımıyla (!) beher doktora da (pratisyenler dahil) 239 hasta daha düşecek ?…
Ayrıca doktorların hepsi de branş ayırdedilmeden nazarı dikkate alınırsa ?…
Kismi yangınlar, yol ve araç hasarları ve ortaya çıkan trafik kesmekeşi, susuzluk ve elektrik zaafiyeti ile ilaç, tıbbi malzeme kifayetsizliği gibi olası büyük problemlerin getireceği tablo yanında gönüllüler dahil enkaz kaldırma ve kurtarma ekiplerinin de hesaplanmasını kabaca ve de iyimser (!) yapacak olursak en az 3 milyon kişiye ihtiyaç duyulacağını da ilave edecek olursam, ortaya çıkan tablonun ne denli ürkütücü olduğunu varın şöyle bir harmanlayarak düşünün ?…
Valiliğin başını çektigi ve içlerinde Büyükşehir Belediye Başkanının, Batı Garnizon komutanının, Emniyet Müdürünün, Bayındırlık ve İskan Müdürünün, Sağlık Müdürünün, Kızılay Müdürünün, Sivil Savunma Müdürünün, İtfaiye Müdürünün, PTT Müdürünün, TEK Müdürünün, İSKİ Müdürünün, Karayollarıi Müdürünün, DSİMüdürünün ve Özel Sektör Temsilcisinin bulundugu İstanbul İlii Afet Kurulu‘nun ne gibi önlemler aldığını merak etmekte, vatandaşın da gerekli ve tatmin edici bir şekilde bilgilendirilmediği düşüncesini taşımaktayım…
Durum bu kadar vahim sevgili okurlarım…
Amacım paniğe ve endişeye yol açmak değil !…
Görevim gereği, toplumu aydınlatmak amacım…
Hoşgörünüze sığınıyorum…