“Vicdan insanın içindeki tarihtir…”
Victor Hugo
Deniz Arslan, Serkan Yılmaz’ın yazılarını bilmiyorum ne kadar okuyorsunuz ?…
Onlarla ortak yanımız var !…
Federasyon işine gelmediği için, öne sürdüğümüz konularla ve de sorduğumuz sorularla ilgili umursamazlık içinde…
Sanırım şeffaflığının ve de paylaşımcılığının bir ifadesi ?…
Sultanlarımızın da eksik kadroyla katıldığı 2017 FIVB WORLD GRAND PRIX’de final oynama hakkını ev sahibi Çin ile birlikte kazanacak diğer 5 takım bu hafta sonu belli olacak…
12 takım arasında A Grubunda 12 takım arasında Belçika’nın bir üstünde, 11. sırada bulunan kızlarımız kıl payı alt gruba düşmekten matematiksel olmasa bile olasılık üzerine kurtulacak gözüküyor… Hele bir maçlar tamamlansın öncekilere ilave edeceğim bazı ilave yorumlarım olacak ?…
Şiddetli yağan sağanak İstanbul cadde ve sokaklarını nehire çevirdi… Metro’yu su bastı… Arabalar sürüklendi, sular altında kaldı… Evlerin çoğunun zemin katlarını su bastı… Müthiş bir felaket yaşandı…
Hiç şaşırmadım…
İstanbul’un alt yapısı bu şehri artık kaldırmaktan çok uzak !…
Günü kurtarma uyanıklığıyla İstanbul’da (!) görev yapan tüm Büyükşehir Belediye Başkanları bu felaketin sorumlularıdırlar…
“Hiç şaşırmadım ?…” dememin de traji komik, bir o kadar düşündürücü sebebi var, paylaşayım…
İçinizde mutlaka hatırlayanlarınız vardır ?…
İstanbul 2020 Olimpiyat Oyunlarına ev sahibi adaylığını koyduğunda, bunun mümkün olamayacağını, olursa da dünyaya rezil rüsva olacağımızı uzun uzun belgelerle ortaya koymuştum…
Bunlardan sadece birisi de İstanbul’un su/kanalizasyon alt yapısıydı…
Merak edip, İSKİ (İstanbul Su Kanalizasyon İdaresi) Genel Müdürünü aramış, kendisine zor bela ulaştıktan sonra, kendisine çok kısa ve öz bir soru sormuş, cevaplamasını rica etmiştim…
Sorum şuydu; “2020 Olimpiyat Oyunları İstanbul’a verilmesi durumunda, mevcut nüfusa 2-3 milyon kişinin daha eklenmesi söz konusu ?… Bu kadar kişiye alt yapınız yetebilecek midir ?…”
Bana çok kısa bir düşünme süresi sonrası titrek ve ürkek bir sesle cevap vermişti…
“Gelmesinler !…”
Bırakın su rezervlerini, af edersiniz ilave o kadar kişinin gidereceği tuvalet ihtiyaçlarıyla pis su borularının isyan edeceğini, asla bu yükü kaldıramaycağını çok kibar bir şekilde bana anlatmıştı…
Çağdaş ülkeler şehircilik plnlarını yaparlarken yerleşim birimlerini, yollarını ve de tüm alt yapılarını 20-30 sene ileriye dönük planlarla gerçekleştirdiklerini çok iyi biliyorum, isteyenlere örnekler de verebilirim ?…
Üzücü bir tabloydu ortaya çıkan… Bir afetti… Ancak bir konuda dünyanın liderlerinden olduğumuz bu afette ortaya bir kez daha çıktı…
Türk insanının mizah anlayışı…
İşte aşağıda sergilediğim, sosyal medyada dolaşan fotoğraflardan biri bu görüşümü kanıtlar nitelikte…
Tekrar İstanbullulara “Geçmiş Olsun !…” dileklerimi iletiyorum…
ANKARA GÜNLÜĞÜM…
Salı ve Çarşamba Ankara’da yoğun bir tempom vardı…
Özellikle Kızılay’ı Kızılay olalı hiç bu denli rezil görmedim…
Adım başı Suriyeli dilenciler resmen önünüzü kesiyorlar…
Gıda marketlerinin, Bankaların, Bankamatiklerin, Alışveriş merkezlerinin giriş ve çıkışları resmen kuşatılmış durumda… Tehdit edenler bile var ?…
Kuru bir kalabalık vardı, yüzler asık, sinirler gergindi !…
Kızılay’da yaya geçidinde kırmızı yandı, beklemeye başladım… 2 dakikalık bekleme süresi sırasında herkes kırmızı ışıkta karşıya raçların arasından umursamadan geçti… Ben ise yeşili bekledim… Yanımdan geçerken beklediğimi görenler arasında alaycı sırıtmalarla beklememi “ti”ye alanlr vardı…
Yeşil yandı, karşıya geçtim…
Karşıda önümü bir TV kamerası, nir spiker kız ve de bir trafik polisi kesti…
“Beyefendi, sizi kutluyoruz… Kırmızı yanarken tek bekleyen sizdiniz ?…” dediler…
Sanki çok önemli bir iş başarmışım gibi gösterilen bu taltif edici sözler sırasında meraklı bir sürü kişi de etrafımda toplandı… Sizleri tenzi ediyorum, ne kadar öküz dolu bir memlekette yaşadığımın bir kez daha farkına vardım… Gene üzüldüm, gene kahroldum ?…
Ankara’nın en önemli AVM’lerinden biri olan Kızılay AVM’ye girdim… Alt katta Komagene’de içim dışım çiğ köfte oldu… Muhteşemdi… Yolunuz düşerse mutlaka uğrayıp tadın ?… Karnımı iyice doyurup, Serkan kardeşe ve de işletmecisi Harun Bektaş’a teşekkür edip, gene aynı işletmecinin kibar davetini kırmadım, hemen yanı başındaki “Kahve Dükkanı”na geçtim… Orada da Ekrem kardeş bana enfes bir sakızlı sütlü kahve ikram etti…
Bu arada Ankara Barosu Avukatlarından dostum Ercan Atasever’i yepyeni muhteşem ofisinde ziyaret ettim, dertleştik…
Tabii orada ülkemizin içinde olduğu konumu konuştuk, bana yapılan çirkin kumpası, hakaretleri, tehditleri de gözden geçirmeyi ihmal etmedik ?…
Türk edebiyatının unutulmaz ismi, şair Cahit Külebi Ağabeyimin kızı Sema Nemli ile buluştum, Cahit ağabeyi andık… Cahit ağabey, aramızdan ayrılmadan önce davet ettiğim şiir resitalime gelememiş ama hayatım boyunca unutamayacağım bir jest yapmış yazdığı “O ki” isimli şiirini kasede okuyup yollamış, o şiiri bana ithaf etmişti…
Kızılay’dan hava alanı Havaş servis otobüsüne binmeden önce de ayak üstü yazarlığını, prensipli objektif gazeteciliğini çok beğendiğim muhteşem bir web sitesi olan http://www.daktilogazetesi.com ‘un genel yayın yönetmeni Metin Özçimen ve de gazeteci Asya Nihan Atila ile dertleştik… Hemen açıklamamda yarar var o sitenin de yazarlarından biriyim…
Yayın sırasını bekleyen bir çok yazım var… Sıkı durun, tek tek devreye girecekler…
Hafta sonu canımın istediği değişiklik doğrultusunda mükemmel bir mekana bedenimi ve ruhumu dinlendirmeye gideceğim, gecelerden bir Türk Sanat Müziği gecesi olacak… Anlayacağınız duygu yüklü, nostaljik bir gece olacak !… Sizleri de beklerim ?…
http://www.hitmagazin.net/Manset/istanbul-meyhanesi-acildi/686
Uzun zamandır yazmayı düşünüyordum. Ancak son gelişmeler yazımı gerekli hale getirdi. Hükümet içinde yapılan son değişiklik ile Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay KILIÇ ‘ ın da görevine son verildi. Taze bakanlık iki bakanın başını yedi. İlginç olan ülkemizin üstlendiği en büyük spor organizasyonunu memleketiniz Samsun ‘ a alıyorsunuz ve bitişini bakan olarak göremiyorsunuz .Çok trajik olmalı .Dünya Doping kuruluna giriyorsunuz ,ülkenizde başarısız bulunduğunuz için görevinize son veriliyor. Sayın Cumhurbaşkanının çok yakın bir konuşmasında
bu böyle olmaz devşirme ve yabancı sporcuların çokluğu ile Türk sporu bir yere gitmez sözünü hatırlamanızı isterim . Bu 2.KILIÇ için sonun başlangıcı olmuştur. 1.KILIÇ ta kamuoyunun önünde o zaman başbakan olan sayın Cumhurbaşkanının fırçasını yemiş ,” sana bu görevi daha önce vermiştik neden yapmadın ” diye sormuş ve akabinde fişini çekmiştir.
Bana göre yerinde bir değişiklik olmuştur .Uzun zamandır bekliyordum .Olimpiyat sonrası başarısız federasyon başkanları ile çalışmayacağız dediğinde bunu hayata geçiremiyor olması ve sadece bir iki makyajla sonlandırması üstelik en başarılı olanlardan birisi olan bisiklet federasyonu başkanını değiştirmesi zaten Akif Çağatay KILIÇ ‘ın ciddiyetine zarar vermişti.
Göreve geldiğinden bu yana kendisini takip ediyorum .Bunun temel nedeni sporda yapılan adaletsizlik ve yanlışların önüne geçebileceği beklentisi idi. Suat KILIÇ ‘tan görevi devir alırken dokunaklı bir konuşma yapmış ve aynı yoldan devam edeceklerini abi kardeş olduklarını ifade etmişti. Aynı yoldan devam ettiler .
Hiçbir açıklaması , hiçbir taahhüdü şahsımı tatmin etmemişti. Bana hep yüzeysel ve gayri samimi geldi. Daha birkaç gün önce yazdım .Milli Eğitim bakanlığı ile çok büyük projelere imza attıklarını söyledi durdu göreve geldiği ilk günden bu yana .Ama ilginçtir hiç bir beden eğitimi öğretmeninin bu projelerden haberi yoktu. İnsan vatandaşını böyle oyalar mı ?
Koltuğu bana göre dolduramadı . 1.KILIÇ ‘tan hiçbir farkı olmadı sadece vaat etti .Tesisleşmeyi saymıyorum onlar zaten başkalarının projesi idi. İlk bakan olduğunda konuşurken acemilik çekiyordu son aylarda oldukça rahatladı .
Esas ilginç olan bu ülkede iki spor bakanı değişiyor kimsenin aklına spor genel müdürünün başarısız olduğu gelmiyor mu ? Sanki spor genel müdürü bakanlık makamı spor bakanları da başarısız olan bürokratlar ve sürekli değişiyor. Bakalım spor genel müdürümüz daha kaç bakan eskitecek .
Ancak bu kez farklı .Bu kez bakan ASKF menşeli ve İstanbul Büyükşehir Belediye spor geçmişli . Yani şu an sporumuzun başına çöreklenen ekibin bir parçası. Allah bilir ya, bakanı başarısız bulan küfürbaz damat olmuş ve değişmesini talep etmiştir .
Bekleyip görelim eğer yeni bakan spor genel müdürü ile çalışmaya devam ederse bu ülke sporu daha yıllarca yerinde sayar hatta daha geriler.
Sözün özü bazı , yalaka duayenlere göre heykeli dikilecek adam henüz on gün geçmeden görevden ayrıldı . Çok garip ülkeyiz biz inanın .Bir gün birinin heykelinin dikilmesi gerektiğine inanıyorsunuz , ertesi gün görevine son veriliyor. Ne biçim gözünüz var ki şaşı mı bakıyor ,ne biçim ufkunuz var ki burnunuzun dibinden bir adım ileri gitmiyor , ne biçim ağzınız var ki yalaka mı desem , yalancı mı desem kestiremedim.
Önemli not : bazı makamlar ve unvanların baş harfleri küçük yazılmıştır Bunun nedeni imla bilgimin çok eksik olduğundan değildir .Sadece bana göre o makamların içi boştur.
BeğenBeğen