Sevgili Spor basınındaki yönetici ağabeylerime;

Artık sürekli hep aynı şeyleri yapmaktan siz de sıkılmadınız mı? Evet, kabul ediyorum. Bu ülke insanının bir kısmı bazı şeyleri geç anlıyor. Hatta siz bize bunun için  ‘Geri zekalı’ da diyebilirsiniz. Bazı şeyleri birkaç kez üstüne basa basa vurgulamanız gerekebiliyor.

Ama 40 yıldır aynı şeyleri yaptığınız için biz ‘geri zekalılar’ bile anladık artık! Çünkü hiç bir şey değiştirmeden, her sene aynı oyunu oynuyorsunuz bize.

Önce herhangi bir oyuncunun menajerinden para alarak  bir oyuncu ile ilgili haberleri yapmaya başlıyorsunuz. Misal ‘Galatasaray Deniz Arslan’ı istiyor’ diyorsunuz. Aslında çoğu zaman Galatasaray’ın o oyuncudan haberi bile yoktur!

Birkaç gün ‘Deniz Gelirse Orta saha da dertler biter’, ‘Defansın ilacı Deniz’, ‘Deniz Galatasaray’a çok yakın’ gibi başlıklarla o kulübün taraftarında ‘Deniz olmazsa olmaz!’ beklentisi yaratırsınız. Okumuşu, cahili, müdürü, işçisi fark etmez herkes de bunu yer. Neticede yönetimin üstünde bir baskı oluşur ve ister istemez ‘Biz bu Deniz’i mutlaka almalıyız. Zaten seyirci de çok istiyor’ derler.

Denizin menajeri sizi beslemeye devam eder. Çünkü 10 milyon Euro’ya imza atacak olan Deniz’in transfer ücretinden Menajer en az 2 milyon Euro alacaktır. Bunun 200 bin Eurosunu size verse 1.8 milyon kemiksiz parayı afiyetle yer.

Deniz memnun, menajer memnun,  siz memnunsunuz. Kulüp taraftarın istediği futbolcuyu alarak üstündeki baskıyı kısa bir süre de olsa atmış olmanın rahatlığı ile bir dönem memnun olur.

Sonra maçlar başlar.

Aslında Deniz sizin yazdığınız gibi ‘İyi ve her derde deva bir oyuncu’ değildir. Yaptığı hatalarla saç baş yoldurur. Antrenörü ‘Koş!’der, koşamaz.  Ama antrenör onu kesemez de. Çünkü yönetim 10 milyon Euro’yu Deniz yedek kalsın diye vermemiştir. ‘Oynatmalısın’ diye baskı kurar.

Bunca kötü oyuncunun arasından birkaç tane ‘iyi transfer’ yapan ya da diğerleri çok kötü oynadığı için biraz az kötü oynayan takım şampiyon olur ve yine aynı gazeteler o kulübün başkanının ‘Başarısını’ günlerce manşete taşır. Başkan sürekli gazetelerdedir. Gittiği yerlerde fotoğrafları çekilir, övülür, herkes tarafından tanınır. O da iş adamı olarak Hükümetle işlerini bu tanınmışlık sayesinde kolaylıkla çözer.

‘Cukka’ nın çok olduğu işlerin popülaritesi de çoktur.

O yüzden tüm gazetelerin spor sayfaları bu tarz ‘cukkalı’ haberlerle dolu olduğundan diğer haberlere yer kalmaz.  U23 Erkek Voleybol Milli takımının Dünya ikinciliğini, U18 Genç Kız Voleybol Milli takımının Balkan şampiyonluğunu, 100 metrede Dünya şampiyonu olan Mizgin Ay’ın haberlerini ya duymayız ya da  futbol haberlerinden arta kalan küçücük köşelerde okuruz. O da dikkatimizi çekerse şayet.

‘Niye diğer haberlere de yer vermiyorsunuz?’ diye sorarsınız. ‘Ne yapalım kardeşim futbol çok satıyor, o yüzden futbol yazıyoruz’ derler. Size futbol yazmayın diyen olmadı ki! Ama siz futboldan paraları götürüyorsunuz  diye ‘Halk böyle istiyor kardeşim’ diye bizi de geri zekalı yerine koymayın!

Siz bıkmadıysanız dahi insanlar bıktı. Bu yüzdendir ki nüfus artıyor ama gazete tirajları düşüyor. Oysa siz adam olup kendi cebiniz yerine, gerçekten halkın haber alma özgürlüğüne yönelik şeyler yapsaydınız nüfusla orantılı olarak artan gazete tirajları olması gerekirdi.

‘Diğer haberler okunmuyor’ diyorsunuz, yalan söylüyorsunuz! İşte bakın biz yazıyoruz ve okunuyor!

Evet siz de para kazanmalısınız. Netice de İstanbul’da yaşamak kolay değil. Para akarken öylece oturup seyredin de demiyoruz. Evet, sayfanızı büyük oranda Futbola ayırın ama sonrasını da diğer branşlara ayırın.

Siz menajerlerden para alacaksınız diye kulüpler parayı çarçur ediyor ve olan da diğer şubelere oluyor. ‘Borcumuz fazla. Voleybolu, basketbolu kapatıyoruz’ diyorlar. Bunda sizin de vebaliniz var. Böyle yapmayın !

Yeter artık!Milleti geri zekalı yerine koymayın.