Bizim doktor Deniz Arslan‘ın her yazısı büyük ses getiriyor, o seslerin desibel güçleri arttıkça artıyor…
Sağ duyunun ve doğruların sesi olarak ben de herkes gibi merakla takip ediyor, bir solukta okuyor, bazen doyamıyor, bir kez daha üzerinden geçiyorum…
“EREN AKTULGALI, VOLEYBOL DEFTERİ VE OSMAN URANER HOCA NEDEN TARTIŞTILAR?” başlıklı yazısı üzerine TRT’de maç anlatan spikerlere ve de en önemlisi içimizden biri olan maçları yorumlayan Osman Uraner‘e yapılan seviyeli eleştiriler çok büyük karşılık buldu… Meğerse bu konuda rahatsız olan ne kadar voleybolsever varmış ?… Herkes içini ama öyle, ma böyle bir şekilde dökmeye başladı… Aralarında üslup olarak çizmeyi aşanlara da (!) fırsat vermedik doğal olarak…
bu konuda topa girmek istemiyorum… Zaten yazıda anlatılan anlatılmış, yorumlar da üzerinde yoğunlaşmış…
Doktorun son olarak kaleme aldığı “MİLLİ VOLEYBOLCUNUN İSYANI: BİZİM YAPTIĞIMIZ SPOR DEĞİL Mİ?” başlıklı yazısı da üzülerek okudum, zaten bilinenler içimi tekrar alabora etti, yakın geçmişe yine mecburi bir yolculuk yaptım, neye yalan söyleyeyim, öfkem tekrar kabardı, geleceğe olan endişelerim iyice debreşti…
Bir milli erkek voleybolcumuzun isyan dolu itiraflarıydı Deniz Arslan hocanın satırlarını dolduran…
Voleybola olan ilgisizliği, Belmuda’yı anımsatan (!) devlet / Voleybol Federasyonu / basın üçgeninde işliyordu itiraf ve serzenişlerle dolu yazı…
2 yıl önce Dubai’de yapılan U23 Erkekler Dünya Şampiyonasında voleybol tarihimizin en büyük başarılarından birini elde edip, Dünya ikincisi olan ve bununla da kalmayıp tam 4 bireysel ödül alan takımımıza gösterilen ilgisizlik ayıbını hatırlatan voleybolcu oğlum, bu büyük başarının doğru düzgün bir habere, bir spor programına, bir televizyon programına değer bulunmadığını (!) Devlet yetkililerinin önemsemeyip (!) ilgisiz kaldıklarını, oysa Futbol ve Basketbolda abartılı (belki de gerçekten hak edilen, tartışmaya açık ?…) övgülere ve de para ödüllerine, taltiflere (!) karşın ellerine sadaka verir gibi tutuşturdukları onar bin lirayla baştan savıldıklarını hatırlatmış Deniz hocaya, hoca da, kendisi dahil çoğu kişinin haberi bile olmayan (!) bu başarı sonrası hala oğlumuzun yüreğinde oturmaya devam eden duyguları doğal olarak tüm saflığıyla kaleme alıp, görevini yakışır biçimde yapmış…
Gerçekten yazı özümsendiğinde dertleşilen konudaki esas üzücü ve düşündürücü olanın para ödülü değil, takdir ve teşekkür zafiyetinin olduğu anlaşılmakta…
Çok iyi hatırlıyorum o dev final maçını Voleybol Federasyonumuz pas geçmiş, pas geçmekle kalmamış bir de 5 bin dolarcık bir maliyeti olan bu yayının yayınlanmama sebebi olarak link hatlarını bahane edip, yalan söyleyip, kamuoyunu utanmadan kandırmıştı…
Ancak konuya müdahil olmuş, Dubai ile rtibat kurmuş, en üst yetkiliden linklerde her hangi bir sorun olmadığını, sadece istedikleri ücretin verilmediğini, para yatırılır yatırılma derhal bu hakkı verebileceklerini açık ve net biçimde paylaşmış, federasyonun yalanı ortaya çıkmıştı…
Hatırlayanlarınız mutlaka vardır… Bu konuyu aynı gün köşemde dile getirmiş, federasyondan da en ufak bir açıklama, yalanlama gelmemişti ?…
Herkes gibi, her zaman olduğu gibi, milli sporcumuz da ismini vermekten kaçınmış ?… Korkmuş haliyle aforoz edilir diye ?… İşte böylesine bir dünyada yaşıyoruz ?… Lanet olsun !…
İçim yanıyor, içim… Cayır cayır…
Gene söylenecek söz bulamıyorum ?… Gerçi var da…
Türkiye Voleybol federasyonunun bu günkü işlevselliğini bırakın Recep NURTANIŞ beyefendiye hepiniz milletin huzurundan çekilebilirsiniz .Bu gün sizin yaptığınız herşey yapılabilir.Hatta sayın EPİRDEN yıllarca yaptı sisin yapabildiğiniz kadarını.Aldı eline tahtayı fikstürü yazdı plajlarda .Üstelik yokluk içinde .Elinizin altında milyonlar var ama ne maçları yayınlatabiliyor nede sporcularınızı ödüllendirebiliyorsunuz.Biz buralara 3.lig maçlarının yayınlandığı günlerden geldik.Ataman hocamda diyorki voleybola eski günlerini yaşatmak için görevi kabul ettim.Sadece sportif olarak eskiye dönemiyorsunuz Ataman hocam .Üstelik o bile şüpheli hala.Ne acı milli takıma henüz birkaç yıl önce çocuk gibi azarladığınız birini getiriyorsunuz ve o görevi sizinde içinde bulunduğunuz yılların ötesine ,yani yapılan herşeyin altında benimde imzam var diyerek kendinizi kandırdığınız , kalben ruhen ihanet içinde olduğunuz günlere götüreceğini söyleyiveriyor.Allahın sopası yokki .
BeğenBeğen
Bir an için bir işletmenin başında yada bir organizasyonun içinde bir yönetim kurulu düşünün lütfen .Omurgasını Akif ÜSTÜNDAĞ , Ahmet GÖKSU ve Kurtaran MUMCU’ nun oluşturduğu .Bu çekirdek yönetim kurulu neler yapabilir , voleybolun katma değerini nasıl artırabilir ,üstüne ne koyabilir Allah aşkına bilen , düşünen , hayal eden bizimle paylaşsın ,içimize su serpsin . Lütfen
BeğenBeğen