GERÇEKLERİ GÖRMEYEN, GÖRÜP DE ANLAMAK İSTEMEYENLERİN ELEŞTİRİLERİNE CEVABIMIZDIR !… Hasan Uğur Epirden

 

Bakıyoruz da, Sultanlarımız için gönülden yaptığımız bazı eleştirilerimizi eleştirenler (!), bizlere ayar çekmek isteyenler var ?…

Bazı muhteremler, “kahve dövücünün HIK deyicisi”…

Atalarımdan bu deyimi bu şekilde duyduğum halde Türk Dil Kurumu deyime ‘dibek’ yerine ‘havan’ kelimesiyle başlamıştır. Farsçadan dilimize geçen “Havan”ı genelde prinçten yapılma sarımsak döveçleri için kullanmaktaydık. Dibek dövücüsünü dibeğinde kahve tanelerini döverken göreniniz olduysa, dibeğe her vuruşunda “hınk” diye ses getirir. Ustayı gaza getirmek için de yanında bir yardakçı, tokmağın her vuruşunda usta sessizleşince “hınk” sesini çıkarır. Bu sese istinaden söylenmiş bir sözdür. Başkasına yardakçılık eden, yağcılık yapan kişilere atfen söylenir…

https://www.evvelcevap.com/kahve-dovucunun-hink-deyicisi-deyiminin-aciklamasi-anlami-hikayesi-kisa/

Rivayet odur ki, adamın biri dibek dövmek suretiyle kazandığı paraları alırken yanında onu seyreden kişi bir miktarını kendisine vermesini ister… Vermeyince de kadıya şikayet eder… Kadı ise nasreddin hoca’dır…

Hoca sorar:

Nedir mesele ?…”

Adam anlatır:

“Ben dibek dövdüm, para kazandım, bu adam ise bu paranın bir kısmını kendisinin hakettiğini söylüyor !…”

Hoca diğer adama söz verince o da şöyle der :

O dibek döverken ben de karşına geçip “hınk, hınk” diye ses çıkardım, bu yüzden ben de emeğimin karşılığını istiyorum !…” der…

Hoca, dibek dövücüye ;

Getir şu para keseni de adamın hakkını verelim ?…” deyince adam şaşkınlık içinde kazandığı paranın bulunduğu keseyi kadıya (hocaya) uzatır…

Hoca, adama Yaklaş” der…Adam yaklaşınca kulağının dibinde keseyi sallar, sallar ve,

Paranın sesini iyi dinle !…” der, devam eder,

İşte dibek dövücünün hınk deyicisinin ücreti budur !…”

Önce şunun iyi özümsenmesini bekliyoruz;

Bizler Guidetti’yi değil, dünya devi Sultanlarımıza zirveden irtifa kaybettirerek vasat bir takım haline getirenlerin anlayışını, hatalarını eleştiriyoruz…

Bizler zayıf Belçika karşısında alınan galibiyetle tatmin olmayız, havaya hiç girmeyiz !…

Bu takımımız, dünyanın en büyük takımlarına kök söktürüp, yenmedi mi ?…

Amerika, Brezilya, Çin, Sırbistan, Rusya, İtalya, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Almanya, Küba, Dominik Cumhuriyeti, Tayland, Hollanda ve diğerleri…

Dikkat edilirse dünyada yenemediğimiz takım kalmamıştı, hatırlayın ?…

Bazıları sanki ihtiyacı varmış gibi, cılız kimlikleriyle Guidetti’yi görüyorum, hemen koruma altına (!) almaya başlamışlar ?…

Bizler Guidetti göreve getirildiği zaman ilk sevinen, kararı doğru bulan, onu tebrik eden kişiler değil miyiz ?…

Ona güveniyoruz ama sadece ona güvenmek yetmiyor ?…

Dünü unutanlar, bugünü bile göremeyenler, dahası yarınları kurgulayamanlar var ?…

Bizler onların aksine yarınları, taaa 2020 Tokyo’ya kadarki yolu görebiliyoruz, onun endişesini taşıyıp, dile getiriyoruz ?…

İnşallah yanılırız ?…

Yanıldığımıza sevinmeyi bilecek kadar da düzgün, onurlu kişileriz ?…

Vatan haini değiliz !… Aksine milli hisleri, voleybol tutkusu zirvede olan kişileriz…

Milli takımlar hepimizin takımlarıdır, başarılarıyla onur ve gurur duyduğumuz gibi başarısızlıklarına da üzülürüz !…

İşte seviyeli eleştirilerimiz de bunlar içindir !…

Federasyonu her yanlışında ve yetersizliğinde olduğu gibi uyarmak, doğruları ortaya koyarak katkıda bulunma düşüncemizi çarpıtanlara, saygıyla duyururuz…

Bugüne kadar ne dediysek çıkmadı mı ?…

Balık hafızaları olanlar için bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyoruz…

2013’ten bu yana yaptığımız eleştirilere bir göz atın lütfen ?…

Öncelikle de Bayan Milli Takımımızı öncelikli olarak ele alıp, iyice ve de dürüstçe, objektif olarak hele bir düşünün !…

Barbolini tercihi yanlış !…” dedik !…

Ne oldu ?…

İleri görüşü olmayan, vizyonsuz Federasyon neden işine son verip gönderdi ?…

Koçum Ferhattan bir şey olmaz !…” dedik !…

Ne oldu, başımıza neler geldi ortada ?…

Federasyon sonunda hatasını anladı, onu da gönderdi !…

Göle maya çalamayacaklarını sonunda keşfettiler ?…

Guidetti kararı doğru karar !…” dedik, demeye de devam ediyoruz !…

Endişelerimiz, Vakıfbank için ayıracağı mesai dışında kalan zamanının Sultanlara gerçekten yetip yetmeyeceği, bazı yerlerden baskı görüp, işine karışanların olabileceği, bunaltalabileceği olasılıklarının yarattığı endişeler ?…

Yoksa Sultanları sil baştan gençlerle kısa vadede olamasa bile uzun vadede, ana hedefimiz olması gereken 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunlarına kadar arzu ettiğimiz, oraya katılıp, kürsüye çıkabilecek, en azından üst sıralarda yüzümüzü güldürecek eski günlerimizi aratmayacak, özlenen bir takım meydana getirmesi beklentimiz ?…

İyiyi başarıyı daima öveceğiz, ancak yolunda gitmediğine inandıklarımızı da eleştireceğiz !…

Bundan doğal ne olabilir ?…

Amacımız toz pembe bulutlar içinden bazıları gibi (!) bir yerlere şirin gözükmek değil, dürüstçe görüşlerimizi paylaşarak başta federasyonumuz olmak üzere kamuoyunu aydınlatmaktır…

Takımımıza ve teknik patronu Guidetti’ye bu zorlu yolda üstün başarılar diliyoruz !…

Bu arada;

Dünya voleybolunu çok yakından takip eden sevgili Cem Zeren‘in sosyal medyada dün gece, sabaha karşı paylaştığı aşağıdaki yorumunu okumanızı salık veriyor, aradan şimdilik çekiliyorum…

cem zeren yorumu

2 Comments

  1. Hedef 2020 demişsiniz…Güzel.
    2020’de Neslihan 37, Gözde 35, Eda 33, Neriman 32 yaşında olacak…
    Bu sene GP’de bu oyuncularla oynamak, yeni oyuncu denememek, bir seneyi çöpe atmak, yani düpedüz ahmaklık olacaktı..
    Bu turnuvayı sadece biz değil Rusya, ABD gibi takımlar da yeni oyuncu denemek için kullanıyorlar, yani bu işi yapan tek takım da değiliz..

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s