GÜNDEM YARATMA GİRİŞİMİ… / Hasan Uğur Epirden

GÜNDEM YARATMA GİRİŞİMİ…
CEVABI ALINMIŞ SORUYA KARABIYIK BAŞKANDAN AÇIKLAMA TEKRARI…
Hasan Uğur Epirden

Kendisini “Voleybolsever” olarak tanıtan (!) bir kişi, son derece seviyesiz, kaba ve alaycı hitap ve üslupla eski Federason Başkanı Erol Ünal Karabıyık’ın başkanlık dönemindeki aldığı kendi tabirince (!) “skandal kararlardan ligdeki sadece tek bir kulübün etkilenmesinin” neden ve niçinlerini bunca yıl aradan sonra “O Kalite kokan masadaki kaliteli erola sorun bakalım Fürst, Coskovic, Naz olaylarında ne kadar objektifmiş?! Şu ana kadar bu olaylarla ilgili bir açıklama duymadık o kaliteli arkadaştan. Ama doğru o uzmanlık sorularını kankilerine soramazsın sen ama işine geldi mi sevmediğin adamı yerden yere vurmayı çok iyi bilirsin.“ diye tekrar sormuş, sanki sordurulmuş ?…

Görüldüğü gibi Erol Ünal Karabıyık’ın Fürst, Coskovic, Naz olaylarında ne kadar objektif olduğunu öğrenmek istemiş, bu sırada haddini fütursuzca aşarak bana da ayar çekmeye (!) yeltenmiş ?…
Zamanında bu soruları ben Başkana sormuş, cevaplarını da almıştım… Ama “Voleybolsever” kılıklı yanlı terbiyesiz tekrar Karabıyık Başkan aleyhinde gündem yaratma arzusundaki birilerinin(!) hoşuna gitme düşüncesinden yola çıkmış olacak, ortaya zıplamış, yazımın altına bu şekilde terbiye, görgü ve nezaket kurallarını epey aşarak yorumda bulunmuş ?…

Bu soruyu Erol Ünal Karabıyık Başkana ilettim… Bana yazılı olarak dönüş yapan Başkanın açıklamasını gene noktası, virgülüne dokunmadan aynen yayınlıyorum…
………………
“Sayın Epirden,
Üslubundan kalite anlayışı ya da kalitesi ile ilgili yeterli ipucu edindiğim Genç Fenerbahçeli Zeynel Yılmaz’ın isteği üzerine yönelttiğiniz soruları, sizi ve okuyucularınızı sıkmamak için becerebildiğim ölçüde, olabildiğince kısaca cevaplamaya gayret edeceğim.
Bu polemiklerin nedeni, başlarına gelen her olumsuz durumu, kendi hatalarından kaynaklansa dahi, üçüncü şahısların kendilerine olan husumeti ile izah etmeyi alışkanlık haline getiren anlayıştır. Ne yazık ki bu anlayış giderek toplumumuzu saran bir illet durumuna gelmiştir. Ve bu illetin sonuçları, felsefesi sevgi, barış, dostluk ve hoşgörü olan sporda da karşımıza kin, nefret ve hatta şiddet olarak çıkmaktadır.

Genç Fenerbahçeli Zeynel Yılmaz da belli ki değer verdiği birilerinin, yalan yanlış da olsa, verdiği bazı bilgilere inanmış. Bu, bilgiyi veren kişiye olan güveniyle ilgilidir. Nereden bilecek o kişinin kendisini, taraftarlarını bilerek, isteyerek kandıracağını.
İşin içine bir de fanatizm girince, kulübüne haksızlık yapıldığına yürekten inanarak bu davranış modelini benimseyebiliyor insanlar.
Belki de çok iyi, düzgün karakterli bir gençtir Zeynel Bey. Onu değil onu ve onun gibi renklerine aşık binlerce kişiyi yanıltan, saldırganlaştıran, yönlendiren anlayışı yadırgamalıyız bence.

Genç Fenerbahçeli kardeşimin sorularını sırasıyla (isim isim) cevaplayacağım.

1. FÜRST’ÜN TRANSFERİ BİZİM KARARIMIZLA DEĞİL FB’NiN VERDİĞİ MUVAFAKAT ve BONSERVİSLE GERÇEKLEŞMİŞTiR

Sporcu vekili tarafından yapılan başvuruda; sözleşmesi biten yabancı uyruklu sporcunun yerli sporcular gibi serbestçe transfer yapmasına izin verilmesi istenmiş ancak TVF Sporcu Lisans, Tescil ve Transfer Talimatının 20. madde hükmü nedeniyle TVF Hukuk Kurulu, bu iznin verilebilmesi ve yerli oyuncularla yabancılar arasındaki dengesizliğin giderilmesi için değişikliğin zaruri olduğuna ilişkin bir mütalaa vermişti. Bu mütalaada özetle;
“TVF Sporcu Tescil, Lisans ve Transfer Talimatının, ‘Tescil edilmiş yabancı uyruklu sporcuların transfer işlemleri’ başlığı altında 20. maddesinde yer alan; “Yabancı uyruklu sporculardan Türkiye’de herhangi bir kulüp ile sözleşme yaparak tescil olup lisans çıkaranlar, kulüp ile izleyen sezon için sözleşme yenilemedikleri takdirde, tescilli oldukları kulüpten muvafakat almak suretiyle o yılın 31 Ocak tarihine kadar Türkiye’de bir başka kulübe transfer yapabilirler. Türkiye’de tescilli oldukları kulübün muvafakat şartı sözleşmenin bittiği yılı izleyen ilk sezon için geçerlidir; ikinci sezondan itibaren kulüp muvafakatı aranmaz.” hükmünün, yerli ve yabancı oyuncular arasında ciddi bir dengesizlik yarattığı, kulüplerinden muvafakat alamayan yabancı sporcular hakkında; sporcunun ya kulübün şartlarını kabul ederek o Kulüpte oynamak ya da bir sezon beklemek zorunda bırakılacağı sonucunu doğuracağı değerlendirilerek hakkaniyete uygun olmadığı kanaatine varılan söz konusu madde hükmünün kaldırılmasının uygun olacağı mütalaa edilmektedir.” deniliyordu.

Aynı konuda SGM hukuk müşavirliğinden alınan mütalaada da;
Anayasanın ilgili maddelerine yer verilerek hukuk devleti ve eşitlik ilkesine vurgu yapılıyor ve özetle “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadır. Hukuk literatüründe eşitlik her zaman adaletin ön şartı olarak değerlendirilmiş ve adaletin eşitlikten kaynaklandığı belirtilerek adalet ve eşitliğin birbirinden ayrılmaz iki kavram olduğu ifade edilmiştir.
Eşitlik, Anayasamızın 2. Maddesinde yer verilen hukuk devleti kavramının içinde yer alan bir ilke olup temel bir haktır. Bu hak eşit işlem görmeyi ve ayırım gözetimemesini isteme hakkını da doğurur. Eşitlik ilkesi, devlet makamlarına ve idare organlarına eşit işlem yapma konusunda verilmiş bir emir niteliğindedir…” deniliyordu.

SGM Hukuk müşavirliği ile Hukuk Kurulumuzun bu mütalaaları doğrultusunda, TVF Sporcu Lisans, Tescil ve Transfer Talimatının 20. maddesinin; benzer problemlerin gelecekte de karşımıza çıkma ihtimali nedeniyle ilga edilmesinde fayda olacağı değerlendirilerek ilgili maddenin mülgası kararlaştırıldı ve yürürlükten kaldırıldı.

FB Spor kulübü, talimatta yapılan bu değişikliğin iptali istemiyle SGM Tahkim Kuruluna baş vurdu. Tahkim Kurulu yapılan değişikliği uygun buldu ancak uygulamasına bir sonraki sezonda başlanmasının yerinde olacağını bildirdi. Yani Tahkim Kurulu da yerli ve yabancı sporcular arasındaki eşitsizliğin giderilmesi gerektiğini, 20. Maddenin mülgasını onayladı ve değişikliği iptal etmedi (Bugün de talimatta sözkonusu madde ya da benzer hükümler bulunmamaktadır.).

Bir yanda bu gelişmeler sürerken FB’nin Fürst’e bir başka kulübe transferi konusunda muvafakat ve bonservis verdiği sporcunun tescil için yaptığı başvuru
sonucu ortaya çıktı.

Netice olarak Fürst’ün FB’den ayrılması bizim değil FB’nin kararıyla gerçekleşmiştir.
Arzu edenler FB tarafından Fürst’e verilen muvafakatname ve bonservisi TVF’den edinebilir.

2. TOMİ COŞKOVİÇ’İN LİGİMİZDE TÜRK STATÜSÜ İLE OYNATILMASI FENERBAHÇENİN BAŞVURUSU İLE GERÇEKLEŞMİŞTİR

Fenerbahçe Spor Kulübü voleybolcularından Tomislav COSKOVIC, 2010 yılında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmuş, ardından FIVB’ye Hırvatistan Voleybol Federasyonu olan “orijin federasyonunu” Türkiye Voleybol Federasyonu olarak değiştirme isteğiyle başvurmuştur.
Federasyonumuz, Erkek Milli Takımları Koordinatörü Sayın Semih OKTAY ve A Milli Takım Baş Antrenörü Sayın Veljko BASIC’ten, bu sporcunun T.C. vatandaşı olması hâlinde Milli Takımda oynatılabileceği bilgisini aldığı için ÇOŞKOVIC’in vatandaşlık başvurusunu ve FIVB’ye yaptığı başvuruyu “alıcı federasyon” (receiving federation) olarak onaylamıştır.

FIVB, ismi Tomi ÇOŞKOVİÇ olarak değişen sporcunun orijin federasyonunu değiştirme talebini kabul edip Tomi ÇOŞKOVİÇ’in orijin federasyonunu Türkiye Voleybol Federasyonu olarak değiştirmiş ve 25 Nisan 2012 tarihini sporcunun Türk Milli Takımında oynayabilmesi için gerekli 2 yıllık “bekleme” süresinin başlangıcı olarak bildirmiştir.

TVF Yarışma Talimatının 8.1.5.1. ve 8.1.5.2. maddeleri gereğince, tabiyet değiştiren yabancı sporcunun yerli sporcu sayılabilmesi için Türk Milli Takımlarının müsabaka kadrosunda yer almış olması şartı bulunduğundan, Fenerbahçe Spor Kulübü ÇOŞKOVİÇ’in Türkiye Liginde yerli sporcu statüsüyle oynayabilmesi için FIVB’ye başvurmuş (FIVB’den gelen yazı sonrası öğrendiğimiz üzere) duruma talepleri yönünde müdahale edilmesini istemiştir.

FIVB Haziran 2012’de Fenerbahçe Spor Kulübünün bu talebini haklı bulduğunu belirterek Federasyonumuzdan Tomi ÇOŞKOVİÇ’in “yerli oyuncu” statüsünde kabul edilmesini istemiştir.

FIVB’nin bu isteğine, itirazi yazımızla verilen cevapta; tabiyet değiştirmiş bir sporcunun “yerli sporcu” statüsünde sayılabilmesi için TVF Yarışma Talimatında yer alan “Türk Milli Takımı müsabaka kadrosunda bulunmuş olma” şartının saik ve gerekçeleri ortaya konmuş, FIVB’nin bu yazısı ile Türk takımlarının bütünselliğini koruma yönündeki gayretlerimize müdahale ettiği ifade edilmiştir.

FIVB bu itirazımıza cevaben Ağustos 2012’de yeni bir yazı göndermiş; ülke voleyboluna müdahale niyetleri olmadığını, talimatlarımızdaki şarta zemin hazırlayan çekincelerimize hak vermekle birlikte, FIVB’nin üst norm niteliğindeki reglemanları gereğince “orijin federasyonu” değişen sporcunun yeni orijin federasyonunda “yerli sporcu” statüsü ile oynama hakkı kazandığını ve bu hakkın “derhâl” ÇOŞKOVİÇ’e verilmesi gerektiğini bildirmiştir.

Bunun üzerine FIVB’nin Tomi COŞKOVİÇ konulu kararının meydana getirdiği fiili durumu ortadan kaldırmak ve FIVB Reglemanları ile örtüşmeyen hükmü güncelleyebilmek için TVF Yarışma Talimatında Değişiklik Yapılmasına Dair Talimat yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur. Bu düzenleme ile talimatın 8.1.5.1. Maddesi;
“Sporcuların yerli statüsünde oynatılabilmeleri için orijin federasyonlarının FIVB tarafından Türkiye Voleybol Federasyonu olarak kabul ve tescil edilmiş olması zorunludur.” şeklinde değiştirilmiştir.

Bütün bu gelişmeleri başlatan başvuruyu yapan Fenerbahçe Spor Kulübü her nedense Tomi Coskoviç’in sözleşmesini uzatmamış, sporcusunu serbest bırakmıştır.
GS tarafından transfer edilen Tomi Coşkoviç, FB’nin başvurusu sonucunda yapılan talimat değişikliğinden yararlanarak “Türk Sporcu Statüsünde” oynama hakkı kazanmış ve bu hakkı GS spor kulübü sporcusu olarak kullanmaya başlamıştır.

3. NAZ AYDEMİR’İN CEZA ALMASINA 2011 AVRUPA ŞAMPIYONASI MİLLİ TAKIM KAMPINA KATILMAMASI İÇİN TALİMAT VERENLER SEBEP OLMUŞTUR

Federasyon Başkanı olduğum günlerden itibaren takdirle izlediğim Naz AYDEMİR’in Belgrad’da 3. olarak tamamladığımız Avrupa Şampiyonası kampına katılmaması için kimin talimat verdiği, kimlerle işbirliği içinde, hangi amaçlarla, ne tür girişimlerde bulunduklarını açıklamak istemiyorum.

Ancak bilinmesini isterim ki Naz’a verilen 15 gün hak mahrumiyeti cezası bizim değil onu bu şekilde davranmaya yönlendirenlerin kalitesi ile ilgili bir sorundur. Merak edenler Naz’ın TVF ve SGM Tahkim Kurulunda bulabilecekleri ifadesini incelediklerinde bu konuda kısmen fikir sahibi olacaklardır.
Ayrıca tüm bunlar gözönünde bulundurularak Naz’a verilecek cezanın asgari haddi uygulanmış; bu ceza SGM Tahkim Kurulu tarafından onanmıştır.

Voleyboseverlerin 2011 Avrupa Şampiyonası kadrosunda Naz’ın da bulunması halinde alacağımız sonuçlara ve 3. olarak tamamladığımız şampiyonadaki sıramıza etkisini değerlendirmelerini tavsiye ederim.”
………………

Başkan’ın cevaplarını okudunuz. Her şeyi, Naz olayındaki isim ve detaylar dışında, her şeyi açık açık anlatmış. Ben bu cevapları okuduktan sonra alınan kararlarda iddia edildiği gibi subjektif, bir kulübün etkilenmesine yönelik bir unsur göremedim. İddia edildiği gibi dedim de… Karabıyık Başkan, hakkında bir iddia, sataşma olmadığı, sürece konuşmadı bugüne kadar. Çok şey biliyor, eminim. Konuşur mu, bildiklerini anlatır mı? Bilemem. Ama bir şeyi çok iyi biliyorum; geçen yıl bu günlerde Metin Görgün (http://m.youtube.com/watch?v=Qch2Z_2edwQ) ve Savaş Eskigülek
(http://www.voleybolmagazin.com/haber/erol-unal-karabiyik-roportaji-sizlerle/51/ ) ile yaptığı röpotajlardaki şu cümlesi ileri geri konuşacak, iddialar ortaya atacaklara en iyi cevap niteliği taşıyor: “Kim arzu ediyorsa, bu ekranlar da dahil olmak üzere, belgelerle gelirim; tartışırım.”

Ben de yukarıda okuduğunuz cevapları alabilmek için bu sözünü hatırlattım ve “Ama bunlar sizi ilgilendiren iddialar olduğuna göre verdiğiniz söz gereği cevaplamalı, gerçeği ortaya koymalısınız.” diyerek aldım bu cevapları.

Bu arada kimilerini oldukça üzecek bazı belgelerin de peşindeyim… Sanırım bu konuda çok mahçup olacak, hatta yara alacaklar olacak ?…
Minareyi çalanlar kılıfını hazırlasalar da, yanlışlar gibi doğrular da er ya da geç ortaya çıkar…. Emin olunuz, gene öyle olacak, bu kural bozulmayacak ?…

3 Comments

  1. Anladık siz vurmaya karar vermişsiniz , Sayın KARABIYIK ile ilgili bir şeyler yazmaya ,karalamaya , yıpratmaya da azimlisiniz bununda farkındayız . İyi de Türk voleybolunu 2006 yılında aldığı yerden 2012 yılına kadar dünya markası yapan , federasyonumuzu mali gücü ve tesis olarak yine dünyanın en güçlü ülkeleri arasına sokan bir insanı yıpratmak için bula bula daha önce açıklaması ve belgeleri kamuoyuna arz edilen bu kısır palavraları mı buldunuz ? İnsanda biraz izan , omurga olmaz mı ?
    Siz ne seviyesiz ne geri zekalı adamlarsınız anlamadık ki ? Sizi biz nasıl ve neden ciddiye alalım ki ?Bu sitede ve daha önceki sitelerde görev yapan federasyon başkanları yada bir başkaları ile ilgili Hasan , Hüseyin ,Özkan ,Akif , Ahmet diye yazı yazılmadı .En acımasız olan yazıda eleştirilen kişi adı soyadı ile yazıldı . Bu nasıl bir utanmazlık ve komplekstir Allah aşkına ? Türkiye voleybol federasyonu başkanlığı yapmış bir kişiye Erol diye hitap edebilecek kadar alçaldı iseniz , belden aşağıda vurabilir diniz . Gerçi bu da belden pek yukarı değil ama . Nasıl olsa yalan yazıyorsunuz .Ahlaksız deseydiniz ,iki yüzlü deseydiniz . Federasyonun imkanlarını kendine ve ailesinin hizmetine kullandı deseydiniz . Federasyonun mutfağından evine et götürdü deseydiniz . Küçük küçük ihalelerle yakınlarına yada paravan şirketlerle kendine peşkeş çekti deseydiniz . Geliri ve işi yoktu federasyondan nemalandı deseydiniz . Aslında bir baltaya da sap olamazdı ancak voleybol sayesinde insan içine çıktı deseydiniz . Aldığı onlarca ödül ,taltif hepsi uydurmaydı deseydiniz . Kalite kokan masada ki kaliteli Erol ‘ a sorun yazabilmiş siniz . “ Kaliteli masa , kaliteli Erol “ cümlesi neyi kast etmiş çözemedim, pek anlaşılır gibi değil .Acaba Sayın KARABIYIK ‘ ın federasyon başkanı iken oturduğu masayı mı kast etmiş yorumcumuz ? Ama o masaya Erol beyden sonra başkaları da oturdu ve boş oturdu .Vallahi gerek sayın EPİRDEN , gerek sayın KARABIYIK bu adamın birilerinin hoşuna gitmek için ve gündem oluşturmak için yazdığına inanmışlar ama ben onlar gibi düşünmüyorum. Bu yazıyı resmen rumuz isimle o birilerinden birileri yazmış. O birilerinden de ancak böylesine bir adilik beklenir .

    Beğen

  2. Genç Fenerbahçeli Zeynel Yılmaz karalamak ve kendisini gizlemek için tüm ergümanları kullanmış .Genç demiş fenerbahçeli demiş , Zeynel demiş, Yılmaz demiş. Ancak tahminimiz odur ki bahsi geçen konularda yine adı geçen kulübün bir kan davası sürdürdüğünü sanmıyorum.Üstelik olayların kendi uygulamaları nedeni yüzünden yaşandığını gayet iyi bildiklerine inanıyorum.Hem genç hemde fenerbahçeli olan insanlar zeki insanlardır böyle bir üslubu tercih etmezler .Yazı da bahsedildiği üzere de masadan falanda anlamazlar.Bu yorumu olsa olsa Erol beye kini ve ezikliği bitmeyen bir aptal yazmıştır .En azından ben öyle anladım .

    Beğen

  3. Cinsiyetim anlaşılmasın diye erkek iken kadın rumuzu ,kadın iken erkek rumuzu kullananlar bile daha iyisini becerirdi.Yani rumuz o kadar aptalca olmuş ve ele verici olmuş ki ,hırsızın hırsızlığa girdiği evde kimliğini olmasa bile telefonunu düşürmesi gibi olmuş.Bakın voleybol severlik kimlere kalmış. Büyük yorumcu B.ERSOY bile cinsiyet değiştirdi adını değiştirmedi.

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s