ABUZİDDİN’LERİN YÖNETTİĞİ TÜRK SPORUNDAN BİR KESİT !… Hasan Uğur Epirden
Prof. Dr. İbrahim Yanmış hoca, “Voleybol bilgim teknik ve taktik analiz yapmaya yetmez. Ancak ligin ardından sağlık ve performans açısından gördüğüm bazı konuları kısaca dikkatinize sunmak isterim.” diye bir giriş yaptıktan sonra öncelikle sağlık ile ilgili bazı hususlara değinmek istediğini ifade etti bir keresinde…
“Şampiyonlar ligi maçları oynanırken salonda yaşadığım bir olay halimizin açık özeti gibiydi. Sporcunun birinin yüzüne top çarptı. Gözünde bir bulanıklık ve yanma olunca kenara geldi ve ‘’profesör’’ masörümüz (!) hemen bir göz damlası ile müdahale etti. Sporcu maça devam etti. Sorun çözüldü ve işlem tamamdı… Kullanılan göz damlasının ne olduğunu öğrenince şok oldum. Masör kortizonlu göz damlasıyla olaya müdahale etmişti. Oysa bu tür durumlarda göz içi yapılarda ciddi bir yaralanma olabilir ve bu damlalar geri dönüşü olmayan görme kayıpları meydana getirebilirdi. Allahtan sporcunun ciddi bir durumu yoktu ve gereksiz yere kullanılan kortizonlu damla bir zarar vermemişti. Ancak her zaman bu kadar şanslı olmuyor sporcular. Basit bir aşil tendiniti doğru tedavi edilmediğinde aşil kopması yaşayan sporcunun hesabını kimse vermiyor.”
Yanmış hoca bizzat şahit olduğu bir başka sakatlık lonusuna da dikkat çekiyor…
“Zayıf diz çevresi kaslarının belirlenip uygun şekilde kuvvetlendirilmediğinde patır patır kopan ön çapraz bağlar ‘işin doğası gereği’ sayılıyor. 12-13 yaşında ön çapraz bağ kopması nedeniyle her hafta bir kaç sporcunun ameliyat olduğu haberleri geliyor. Ya haber alınamayan onlarcası ?…”
Doğruya doğru ?… Bu tip sakatlıklar günümüzde hayli fazla yaşanmakta… Aileler perişan, çocukların hem sağlık hem spor hayatları risk altında ve Türk voleybolu bu zayiatlarla kurulu çürük bir temel üzerinden yoluna devam ediyor…. Kamikazeler gibi çocuklarımız resmen telef oluyor !…
Milyon dolarlık takımlar kuruyoruz ama sporcuların sağlıkları ehil olmayan ellere teslim ediliyor… Şampiyonlar ligi şampiyonluğunu hedefleyerek takım kuruyor ancak sağlık işlerini bir fizyoterapiste emanet edebiliyoruz… Oysa sporcu sağlığı bir takım işidir… Doktoru, fizyoterapisti, kondisyoneri ve teknik heyetin birlikte, senkronize çalışacağı karmaşık bir iştir…. Birtelnik adam / antrenörün altından kalkabileceği iş değildir, kimse bu yavan kahramanlığa soyunmasın !…
Dünyada saygın bir yere sahip liglerimizde başa oynayan kulüplerimizin sağlık ve performans hizmetlerini nasıl karşıladıklarını sorguladığımızda bu alanda çok amatör çalıştığımız açıkça görülmekte…
Bu hizmet önemli ve vaz geçilmezdir !… Yatırımların gücü ne olursa olsun, karşılığını tam olarak almak için, günümüzde profesyonel ve etkin bir sağlık- performans desteği şarttır !…
Göstermelik sponsorluklar ile değil. sakatlıktan koruyucu önlemleri de içeren, performans takibi, diyet, psikolojik destek hizmetlerini de kapsayan sağlık desteği alan bir takımımız, kulübümüz var mı ?… Hadi çok iyimser ve tarafgir bir cevap verdiğinizi var sayalım, bana kaç kulüp sayabilirsiniz ?…
Bu soruma “Var !…” diyenlere bir tebessüm molası sunuyorum ?… Tebessüm ederlerken de azıcık düşünmelerini salık veriyorum ?…
Profesör hastasını muayene ettikten sonra elindeki MR görüntülerini uzun uzun inceler… Sonucu merakla bekleyen Abuziddin beye döner; “Abuziddin bey, dizinizde küçük bir alanda kıkırdakta bozulma var. Şu egzersizleri yapın. Şu şu hareketlerden de uzak durun !…” der…
Bir Federasyonun asbaşkanlığını da yapan Abuziddin bey, dizini açıp kapatıp doktor beyin söylediklerini kendince bir kontrol eder ve halimizi özetleyen şu istekte bulunur… “Dohtur abi, MR filmlerimi alabilir miyim ?… Bizim fitbol takımımızın masörü çok bilgilidir, bir de ona gösterem !…” der…
Anlattığım maalesef bir fıkra değil, bir profesörün yaşadığı bir acı hatıra…
Hangisi daha kötü sizce?… Abuziddin‘in işin uzmanı bir profesör ile masörün farkını bilmemesi mi, böyle bir isteğin karşısındaki profesöre ağır bir hakaret olduğunu düşünememesi mi yoksa böyle birinin hala diplerde gezinen Türk sporunu “Çağ atlattığını sanarak” yönetmesi mi ?…
Damar damar üstüne binmeyen (!) sağlıklı bir yaz sezonu diliyorum…
Hocam bir istirhamım olacak; İbrahim Yanmış Hocamıza benim adıma sorabilir misiniz: Federasyon Asbaşkanının dizindeki problem parmak arası terlik giyenlerde oluşur mu acaba?…
Benim bir yakınımda da var da…
BeğenBeğen
Değerli EPİRDEN hocam bu yazınızı okuduktan sonra bir grup voleybolcu arkadaşlarımla oturup size 2 önemli soru sorma ihtiyacı duyduk. Bu soruları 2 milli voleybolcu arkadaşımızın hala ağrımıza giden milli görevden kaçma girişimine istinaden soruyor, cevap bekliyoruz.
Soru 1 : “Sanırım Aslan Ekşi’ye İzmir’de yapılan Avrupa Şampiyonası kadrosundan ‘Buz Yanığı’ şikayetiyle tam 3 ay rapor verilmesi sizce doğru mu, inandırıcı mı?”
Soru 2 : “Naz Aydemir’e bir zamanlar sakatlığını öne sürerek affını istediği milli takımda oynamasının sakıncalı olduğuna dair verilen rapor için ne diyeceksiniz? Bu konuda zamanında o zaman formasını giydiği kulübün ileri geleni sayın Mehmet Ali Aydınlar ile peşinde dolaşan ve ona Fenerbahçe kongresinde açık açık çalışan günümüz federasyon başkanı sayın Akif Üstündağ’ın söz konusu raporla ilgili bir baskısı olmuş mudur?”
BeğenBeğen