Türkiye’de ‘yabancı’ her şeye alıştık.
‘Yerli’ olunca mutlaka bir sorun çıkar diye düşünüp ‘Yabancı’ olsun istiyoruz.
Yıllarca ‘Alman malı’ arabalar, ‘Japon Malı’ elektronik cihazlar aradık.
Sonra bir ara sonu ‘İç’ ile biten oyuncu ve antrenör furyası sardı etrafı. Rahimoviç, Süleymanoviç, Pesiç, Suiç gibi oyuncu ve antrenörler modası oldu.
Futbolda önce 2+1, sonra 2+2, sonra 3+1, 4×4, gibi muhtelif sayılarla başka başka ülkelerden oyuncular Türkiye’ye getirildi. Şimdi sayı serbest ve adı Osmanlıspor olan, göğsünde Osmanlı Tuğrası taşıyan takımın 18 yabancı oyuncusu var.
Bir zamanlar Dobi Hasan’ı, İskender’i, Osman’ı, Kemal’ini yetiştiren Trabzonspor’un ise 10 yabancı oyuncusu var. Zaten futbol kaç kişi ile oynanıyor ki? kafanızı yormayın, cevap; 11
İşin ilginç yanı da ‘Mücadele ettiğimiz takımlarda yabancı oyuncu sayısı fazla. Bizim de onlarla eşit şartlarda mücadele etmemiş lazım’ diyen takım yöneticileri ‘‘sınırsız’ yabancı olsun” diye Federasyona bastırdılar. Zaten federasyon karşı çıksa aynı kulüpler tarafından devrileceğini bildiği için ‘Siz nasıl isterseniz öyle olsun’ deyip sınırlamaları kaldırdı.
Peki bizim takımlarımız çok mu başarılı oldular? HAYIR
Aynı tas aynı hamam.
2000 yılında UEFA kupasını kazanan Galatasaray takımında sadece 4 yabancı oyuncu oynadı.
Milli sporumuz Futbolda böyle olursa diğer branşlar geri kalır mı? Basketbolda Avrupa şampiyonu olan Fenerbahçe takımında sadece kaptan Melih Mahmutoğlu farkın 18 sayı olduğu son dakikalarda, dostlar alışverişte görsün, hani bir türk oyuncu oynamış olsun diye oynatıldı. ( https://evoleybol.com/2017/05/22/gercek-sampiyon-kim-turkiye-mi-yunanistan-mi/ )
40 dakika boyunca oynayan ve sayı atanların hepsi ‘yabancı’ydı.
Dünya Şampiyonu olan Vakıfbank’ın voleybol takımında ilk altıda sadece iki türk oyuncu vardı.
Sultanlar Lig’inin ilk 4 sırasında yer alan takımlarımızdan üçünün antrenörü yabancı.
Voleybol Milli takımlarımızın ikisinde de Baş Antrenörler yabancı.
Milli takımızın Kondisyoneri yabancı
Şimdi de Vakıfbank takımı alt yapısına iki İtalyan Antrenör getirdi.
Haber siteleri ‘ VakıfBank’tan büyük transfer! Bosetti VakıfBank’ın başında!’ diyerek büyük puntolarla verdiler.
İtalyan Antrenör Giuseppe Bossetti daha önce Fenerbahçe’de oynayan Lucia Bosetti ve voleybolcu kardeşi Caterina Bosetti’nin babasıymış. Yanında da Eşi, eski voleybolcu Franca Bardelli‘yi yardımcısı olarak getirmiş. Birde bunların her birine birer tercüman verdik mi tamamdır!
Oyuncular yabancı, antrenörler yabancı, alt yapılardaki antrenörler yabancı. Geriye kim kaldı? Yöneticiler.
Yöneticileri de yabancı yaptık mı al sana Türk Voleybolu kurtuldu demektir!
Yani insan bu ülkeden ekmek yeyip bu ülkeye bu kadar mı düşman olur? Kendi insanını, kendi antrenörünü bu kadar mı aşağılar?
Türkiye’de antrenör mü kalmadı?
Her şeyin ‘Yerli ve Milli’sini yapmaya çalışan, bunu slogan haline getiren bir hükümetin iktidarında, devletin bankası alt yapılara dahi yabancı getiriyor! Bu getirilen arkadaşın İtalyan Voleybolunda yaratığı mucizeleri söyleyin de biz de bilelim. Bilmiyorsak da öğrenmiş oluruz?
Buradan yetkililere sesleniyorum. Lütfen kulüp yöneticilerini de yabancılardan seçelim. Biraz da öyle olsun. Denemenin ne zararı var?
EVOLEYBOL.COM 
Sevgili Deniz Hocam
Yabancı sporcu sayısının sınırlaması doğru bir yoldur. Ancak bu durumda kendini bir milim geliştirmeyen, bu kotalardan dolayı yatarak para kazanan “Yerli” sporcular sorununu da dikkate almalıyız.
Yabancı antrenör konusunda daha dikkatli bir analize ihtiyaç var.
Kısaca görüşüm şudur:
Yabancı antrenör modern antrenman teknikleri ve takım organizasyonu için geliyor ve alt yapıya dahil bu egitimi veriyorsa yararlıdır (yakın bildiğim örnek Marco Motta)
Yok değil de, dünyanın en iyi oyuncularını topla, antrenöre kısa süreli sözleşme yap ve bekleki alt yapıdan oyuncu yetişsin. Bu politika Türk sporu için cinayettir.
Sahiden bir antrenöre bir yıllık sözleşme yapmak ne demektir?
Bu yıl başarılı olursan devam ederiz demek gibi birşey.
Siz olsanız ne yapardınız bu durumda? Gelecek senelere yatırım yapar mıydınız? Yoksa ne yapıp edip bu yıl başarılı olmayı mı tercih ederdiniz?
BeğenBeğen
Sevgili Hocam; Bu ülkede de iyi antrenörler var. Ancak ne yazık ki antrenörler arası birbirinin ayağını kaydırma çalışmaları sebebiyle Türk antrenörler birbirini çabuk harcıyorlar. Bu sadece antrenörler için değil her meslek grubu için geçerli.
Mesleğini iyi yapan insanlar mutlaka var ama bunu araştırmak, bulmak ve onlara süre vermek önemli
Keşke her gelen Motta gibi olsa
BeğenBeğen
Bence kişileri değil, sistemi tartışmalıyız, kişiler sistemin ürünleridir. Baştaki akıllı adam veya kadın 5-10 yıllık planlamalar yaparak hedefler koyar. O gittiği zaman yerine gelenler Amerikayı keşfetmeden, aynı yolu izlerler. Batı düşüncesi böyle. Sayın Erol Ünal Karabıyık sistem adamıydı. Önce voleybol oynamanın gerektirdiği İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa illerinde uluslar arası standartta salonları kendi çabası ile yaptırdı, 2007 yılında 10 bin civarında lisanslı bayan, 6.500 civarında olan lisanslı erkek voleybolcu sayısını, 87 bin lisanslı bayan, 78 bin lisanslı erkek voleybolcu sayısına çıkararak havuzu genişletti. Voleybol maçlarını yayınlatarak voleybolu popüler ve para kazanılabilir spor seviyesine getirdi. Motta gibi bir voleybol hastasını (işine çok aşırı önem veren anlamında) getirerek altyapıları geliştirdi. Başarılar geldi. Bizde genelde hasbelkader bir baş olan kişiler kendilerini Zati Sungur zannederek, Barbolini gibi ayrıldığında bir iz bırakmayan, medyatik kişilerden medet umuyorlar. Yine hasbelkader bir yere gelebilmiş yerli ( özellikle futbolda ) çalıştırıcılar bulunmaz ve dokunulmaz hint kumaşı oluyorlar. Şark böyle işte, akıldan çok duygu istismarını önde tutuyor.
BeğenBeğen