Bazı haberler vardır. Duyduğunuza hem sevinirsiniz hem de üzülürsünüz.
‘Böyle saçma bir şey olur mu? İnsan bir şeye hem sevinip hem üzülür mü?’ diye düşünüyor olabilirsiniz. Ama öyle bu duyguları yaşıyorum şu an. Bunu anlattığımda siz de ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Salona maç izlemeye gittiğimde sahada, tribünde, eski öğrencilerinin-rakip takımda olsalar dahi- onu gördüklerinde koşup boynuna sarıldıklarını, onunla konuşurken gözlerindeki, hareketlerinde sevinci, sevgiyi görürdüm. ‘Bu adamı niye bu kadar çok seviyorlar ki?’ diye merak ederdim.
Birkaç yıl sonra Eskişehir’de Türkiye Liseler arası Voleybol finallerinde şahsen tanıştık. Beraber oturup sohbet etme ve yakından tanıma fırsatım oldu. Samimi, içten, mütevazi, kimsenin arkasından olumsuz konuşmaya, kötülemeyen, saygılı biri olduğunu gördüm.
Sonraki yıllarda birkaç kez dışarıda görüşme fırsatımız oldu. ‘Emekli olunca insanlardan uzak ama mutlaka denize yakın bir yerde, bahçe içinde küçük bir evde sakin sakin yaşamak istiyorum’ dediğimde ‘Benim hayalimi söyledin’ demişti. Mordoğan- Karaburun arasında aldığım yere yakın bir yerde küçük bir yer aldı kendine. Güya beraber yerleşip ara ara birbirimize gidip gelecektik.
Birkaç gündür ‘İzmir’den iyi bir alt yapı hocası Eczacıbaşına gidecek’ diye konuşuluyordu. Bu sabah beni aradı. ‘İstiyorum ki haberi benden duy. Ben Eczacıbaşı kulübüne geçiyorum. Bana böyle bir teklif geldiğinde önce Kulübümle, yöneticilerimle, Antrenörümüz Onur Ağabey ile konuşup izin aldım. Onların müsaadesi ile görüşmelerimi yaptım ve anlaştım’ dedi. Onun adına çok sevindim. Çünkü Kaan İncekara gibi çalışkan, bilgili, kişilikli birinin Türk Voleybolunun en büyük kulüplerinden birine, kumanda odasına geçiyor olması hem onun kendini geliştirmesi hem de Türk voleyboluna oyuncu yetişmesi açısından çok faydalı olacak. Üstelik Motta gibi alt yapıya ve çalışkan insanlara değer veren bir Baş antrenör ile birlikte…
‘Bunu yazayım’ dedim
‘Lütfen yapma. Çünkü insanlar bunu yanlış anlayabilirler. Ben sadece dostum ve arkadaşım olarak bil diye seni aradım’ dedi.
Ona söz verdiğim gibi bu yazıyı yazarken ‘yazar’ Deniz Arslan olarak yazmıyorum. ‘İnsan’ Deniz Arslan olarak yazıyorum. Bir dostunu, arkadaşını İstanbul’a yolcu eden, onu buralarda sahalarda göremeyecek olduğu için üzülen biri olarak yazıyorum. İzmir voleybolu herkesin çok sevdiği bir antrenörü kaybetti ama Türk voleybolu kazandı. Şükür ki Voleybolu bırakmıyor, tam tersine ana merkezine gidiyor.
Şimdi gelelim en başta yazdığım cümleye. Bazı haberler vardır hem duyduğunuza sevinirsini hem de üzülürsünüz. İki hissi bir arada yaşamak mümkünmüş değil mi?
Sevgili Kaan Hocam; Ben senin burada olduğun gibi orada da başarılı olacağına inanıyorum. İzmir spor salonlarında eksikliğin fark edilecek. Ama eminim ki Eczacıbaşı gibi bir kulüpte bilgiyle, sevgiyle ve iyi ahlakla yetiştirilmesine katkı yapacağın çok oyuncu olacak.
Güle güle git, yolun açık, şansın bol, iyi insanlar ve başarı seninle olsun.