Benim için, köşelerimde yazmak, kötülerin ve saçtıkları kötülüklerin mangal yüreğimle, gözümü kırpmadan üzerine gidebilmek, topluma ışık saçarak aydınlatabilmektir…
Başı dik, alnı açık yaşamak, ulu bir çınar gibi ayakta kalabilmektir… Küçük sevinçlerden büyük mutluluklara ulaşabilmektir…
Duyarlı, aydın okurlarımla her an kucaklaşabilme mutluluğu ve keyfidir…
Ve benim için, köşelerimde yazmak, şaibesiz, onurlu yaşayabilmektir…
Ben gerçek dostlarımı ve okurlarımı gökteki göz kırpan yıldızlara benzetirim… Zaman zaman göremesem, seçemesem de, bilirim ki onlar ışıklarını bana gönderdikleri bir yerlerdedirler…
İlk yazımı 1970 yılının mayıs ayında yazdım… Karşımda merhum Abdi İpekçi vardı ve Milliyet Gazetesinin Cağaloğlu binasındaki odasında ellerim ve ayaklarım titreyerek, Saint Michel Lisesi duvar gazetesi için röportaja gitmiştim…
Ona çekinerek sorduğum sorulardan biri de “Hiç yanlı ve yanlış köşe yazısı yazdınız mı ?..” idi…
Kısa bir süre düşünmüş, gülümsemiş, olgun ve kendinden emin bir ses tonuyla, “O zaman köşe yazarı değil, köşe yazanı olursun !…” demişti…
Aradan tam 47 yıl geçti…
Uğur Mumcu ağabeyden cesur olmayı, beni yazmaya teşvik eden Edebiyat hocam Sabri Altınel‘den kalemimi dik tutmayı, Filozof şair Özdemir Asaf‘tan şiirlerimde kendimi ve insanları başbaşka bir dünya perspektifinden değerlendirmeyi, şiir resitallerimde daima yanımda yer alan Turhan Oğuzbaş‘tan ve Ümit Yaşar Oğuzcan‘dan aşkı hücrelerimde yaşamayı, Suavi Sualp ve Tekin Aral ustalardan mizahın derinliklerinde gezinmeyi ve tebessüm ettirmeyi, İstanbul Hukuk Fakültesi’nde Server Tanilli Hocamdan yazılarımda dikkat etmem gereken hukuki sınırları, konuşma sanatının büyük ustası Nedret Selçuker‘den hitap etmeyi ve doğru Türkçe’yi öğrendim ve bugünlere böylelikle staj yapa yapa geldim…
47 senede 13 binin üzerinde köşe / maç / röportaj yazısı yazdım, yüzlerce özel dosya açıp seri yazı dizilerine imza attım…
Tabii ki hatalarım, yanlışlarım oldu… Ancak toplasam 30’u geçmez !… Yani binde 2,3 yazıda çuvalladım… Ancak bu yazılarımın tümünde kendimi özür dileyerek ve de doğrularını öğrenip / anlayıp yazarak tekzip ettim…
47 senede yalnızca 3 kere dava edildim… İkisinde beraat ettim !… Birinde de paylaştığım bir yorum bahane edilerek haksız yere ceza aldım, o da tehir edildi…
Bu davaya bakan hakim şu anda “Feto Yapılanması”ndan içerde… Zamanı gelince bu dosyayı da ibret için kahramanlaıyla (!) paylaşacağım !…
Allah bana sağlık ve ömür verdiği sürece, beni engellemeye ve susturmaya çalışanlara rağmen mücadelemi kararlılıkla sürdürecek, kalemim ve klavyemle yazmaya devam edeceğim…
Beni ben yapanlara minnettarım… Bana daima destek veren, yanımda yer alan aydın, duyarlı okurlarım hep yaşam gücüm ve sevincim olmaya devam edecek !…
İyi ki varsınız ?…