Bursa’da yapılan Festival Voleybol maçlarını izlemek için Cengiz Göllü Spor Salonuna gittiğimde daha önce Yaşam Pınarım Karşıyaka Kulübü’nde ve Yaşar Üniversitesi’nde başarılı bir şekilde antrenörlük yapan Kurtuluş Turhan hocamla karşılaştık.
Kurtuluş hocam İzmir’den önce Bursaspor’da yardımcı, Bursa DSİ Nilüferspor ve Coşkunöz takımlarında ikinci ve birinci ligde Baş Antrenörlük yapmış kişilik olarak çok beğendiğim bir insandır. Her şeyden önce mütevazidir. Öyle ‘ben buyum, ben şuyum’ diye sallayanlardan değildir.
Centilmendir, saygılıdır. Öyle salona, seyirciye şov yapanlardan, hakemi, rakip antrenörü seyircinin önüne atanlardan değildir.
Kendisini sinirli gördüğümü hatırlamıyorum.
Onun döneminde Yaşar Üniversitesi ile Karşıyaka Voleybol Kulübü’nün beraber yaptıkları bir projede, oyunculara spor bursu vererek hem üniversiteye öğrenci aldılar hemde o oyuncuları Karşıyaka Voleybol Kulübü’nde voleybol oynamalarını sağladılar. Böylece voleybolcular hem meslek sahibi oldular, hem de okurken Voleybol oynayarak para kazanma imkânı buldular.
‘Hocam nasılsınız neler yapıyorsunuz?’ dedim.
‘Eski kulübüm olan DSİ de bir sosyal sorumluluk projesine yardımcı oluyorum. Şu an için bir takım çalıştırmıyorum’ dedi.
‘Hocam sizin gibi genç ama tecrübeli insanlardan faydalanmak lazım’ dedim.
‘Yani camiamız çok farklı bir camia. Herkes birbirinin kuyusunu kazmaya gayret ediyor. Oysa aslında kendi ayağımıza sıkıyoruz. Hal böyle olunca da takımlarımızda hep yabancı hocalar tercih ediliyor. Çünkü herkes bir başkası ile ilgili aslı astarı olmayan o kadar çok şey söylüyor ki. Yöneticilerde ne yapsın bu durumda ? Parayı bastırıp yabancı antrenör alıyor. İtalyan’ı geliyor, Belçika’lısı geliyor. Gelen de yanında istatistikçisidir, kondisyoneridir, yardımcısıdır, bir sürü adamla geliyor. Adamların ekip olarak gelmesine asla sözüm yok. Ama aynı şeyi biz istediğimizde ‘Hocam kondisyonere ne gerek var. Siz yaparsınız’ diyorlar’ dedi.
‘Çözüm ne hocam?’ dedim.
‘Çözüm hem zor hem kolay. Biz Türk antrenörler birbirimize .ok atmaktan vazgeçmeliyiz. Birbirimizle çalışabilmeliyiz. Gerektiğinde takım için egolarımızı bir kenara bırakabilmeliyiz Adam hem A takımda antrenörlük yapıyor hem de Genç takımda, hem yıldız da. Bu kadar yere birinin yetişmesi, hepsinde verimli bir çalışma yürütmesi, çocukları tanıması, eksiklikleri tespit edip ona göre plan proje hazırlaması mümkün mü? Amaç ne? ‘Her şeyi ben yapıyorum benim üstüme adam yok’ ‘Şununla şunu başardım’ demek için ’ dedi.
‘Hocam kendimizi övmek ve yağ çekmek bir Milli geleneğimizdir. O tür adamlar makbul’ dedim.
‘Maalesef’ dedi.
O sırada araya başka şeyler girdi Kurtuluş hocamızla sohbetimiz yarım kaldı.
Umuyorum bunları yazıya döktüğüm için kendisi bize kızmaz. Ama söyledikleri Türk Voleybol camiasının en önemli parçası olan antrenörler için çok önemli
Umarım herkes payına düşeni alır?