Öğle saatleri Ortaköy’den mahalle arkadaşım aradı… Heyecandan sesi titriyordu…
“Abi Galatsaray Adasını yıkıyorlar !…” dedi…
Niye yalan söyleyeyim “yıkıyorlar !…” deyince aklıma suyla temizlik yapıyorlar diye safça düşündüm… Öyle ya aklıma anında Kuruçeşme’deki sembol adanın kepçeyle, kazma / kürekle yıkılmakta olduğu nereden geliversin ?…
“Oğlum fena mı işte sezona temizlik yapıyorlar ?…” dedim…
“Öyle değil abi…” dedi ses tonunu sinirli bir eda ile birkaç desibel yükselterek, ekledi…
“Abi İstanbul Büyükşehir Belediyei Ekipleri denizden kepçe ile yerle bir ediyorlar adayı…” deyince toparlandım, işin ne denli ciddi olduğunu çaktım, gayri ihtiyari ayağa kalktım, kucağımda siesta yapan kuyruklu ailemden Çıtır da yere yuvarlandı…
Kısa da olsa bir deprem şoku yaşadım ama soğukkanlılığımı hemen devreye sokup, anında gerçek Galatasaraylı bır dostumu aradım ve işin doğrusunu birinci ağızdan öğrendim…
Canaydın Başkan göreve gelene krdar kiralanmasına izin verilmeyen Galatasaray Adası bu dönemde yeniden genel kurula getirilip kiralanmasına izin alınmış ve Reyna‘nın sahibi Kocaslan‘a büyük bir maddi / manevi kıyak ile (!) peşkeş çekilmiş… Düşünebiliyor musunuz, yıllık 400 bin gibi boğazda sıradan bir restoranın yıllık kirasına koca anlı / şanlı Galatasaray Adası’nı tüm müştemilatıyla teslim ediyorsunuz ?…
İşin düşündürücü tarafı, daha sonraki Adnan Polat döneminde de hiçbir fiyat artışı yapılmadan işletmeci Kocaslan‘a “Devam” denilmiş ?…
Lafta değil, safta olan gerçek Galatasaraylı birçok ağabeyimin ve de arkadaşımın Ada‘nın kurtarılması konusundaki gayretleri de duyarsız Başkanlar ve yöneticiler tarafından duymazdan, anlamazdan gelindi, kısaca emsali zor görülür bir hovardalık ve başıboşluk yaşandı…
Aysal Başkan dönemi bu duygusal (!) ilişkiye tuz / biber ekti… Başkanla ve Galatasaray‘ın pek ileri gelenleri (!) ile Kocaslan arasındaki bu büyük aşk (!) adanın neredeyse onun tapulu malı olma noktasına getirdi…
Yıllardır devam eden hukuki süreçte adanın üzerine kurulan (!) bu uyanık işletmeciye karşı dava kazanıldı ancak araya temyiz girince gereken yapılamadı ?…
Galatasaray’a en büyük kötülüğü yaparak, tarihinin en berbat, yetersiz, o koltuğa hiçbir yönden yakıştıramadığım, “koltuğa oturup dursun (!)” diye bir başkan getirip Galatasaray’ı bu kabus günlerle boğuşmasına yol açan bir önceki Başkan Duygun Yarsuvat‘ın da “Adanın anahtarını getirip, masamızın üzerine koyacağım !…” masalı da tahmin edildiği gibi “fos” çıktı…
Tahliye kararını temyiz eden Kocaslan yüzünden, Duygun Yarsuvat‘ın poyraz rüzgarıyla (!) göreve paraşütle inen ve bu tahliye sözünü Genel Kurul’da vaat masallarına katık yapan (!) Dursun
Özbek de etrafındakilere narkoz vermeye (!) devam etti, durdu…
Bugün, İstanbul Büyükşehir Belediyesi gizli bir planlı operasyonla denizden adaya kepçelerle, yıkım ekipleriyle korsanvari (!) bir çıkartma yapıp bugüne kadar her nedense görmezden gelip idare ettiği kaçak kuçuk ne varsa yerle bir etti, ortada sadece artık Galatasaray’a ait (!), denizin üzerinde üstü deprem enkazını andıran hurdalarla kaplı kurtarılmış (!) bir kaya parçası ve üzerinde ne yazık, acı ve düşündürücüdür ki, yan yana dalgalanan Türk ve Galatasaray bayrakları ile kocaman bir “GS” logosu kaldı…
Bugün yaşananlar Galatasaray tarihine kapkara bir leke olarak kazınacaktır…
Bunun vebalini omuzlarında taşıyan Dursun Başkan artık o koltukta bir dakika bile durmamalı, derhal ekibiyle birlikte istifa edip, şanlı Galatasaray Kulübünün önünü açmalıdır !… Tabii “Onur” kelimesi onun için bir şey ifade ediyorsa ?…
Kulübün bugünkü prestij ve imaj kaybına yol açan, kulübü kendi özel çiftlikleri gibi gören ve de kullanan, kullanırken de maddi / manevi / prestij / imaj zararına uğratan ne kadar sorumsuz, sanal, özde değil, sözde Galatasaraylı varsa, hepsi, top yekun bu tablonun çakma yeteneksiz, kötü karakter aktörleridir… Hepsini şiddetle kınıyorum…
Bundan böyle yepyeni, bembeyaz bir sayfa açılmalı ve işe önce Galatasaray Adası’nı eski güzelliğine, ruhuna ve canlılığına kavuşturmakla başlanmalıdır…
Bir Galatasraylı olmasın rağmen usta kalem cesur yürek Epirden hoca objektif ibret ve ders verircesine müthiş yazmış. Dursun Özbek ve arkadaşlarına kapak olsun.
BeğenBeğen