Binlerce yazı…
İçlerinde “HURŞİT YAZILARI”, “YATSI YAZILARI”, “YAYIN DOSYASI”, “DEPREM DOSYASI”, “GIDA DOSYASI”, “DOPİNG DOSYASI”, “SEÇİME ÇEYREK KALA” olmak üzere onlarca dosya, yüzlerce maç yazısı derken, bakıyorum da, sağa sola serpe serpe 41. SERPME yazıma gelmişiz ?…
41 kere maşallah… Nazar değmesin diye gördüğünüz gibi “Nazar Boncuğu” önlemimi aldım…
Evvel Allah “Dalya” diyeceğimiz günleri de görürüz inşallah…
Günden güne katlanan duyarlı seçkin okurlarımız, daima doğrulardan yana, cesur, ilkeli yayıncılığımızda bizlere inanılmz bir güç katıyor, onurlandırıyor…
Bu vesileyle bizi biz yapanlara burdan bir kez daha teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum…
28 Mayıs, Türk siyasi hayatının en dürüst politikacılarından merhum BÜLENT ECEVİT’in 92. doğum günü…
Büyük Devlet Adamını saygı, özlem ve rahmetle anıyorum…
PANORAMİK (!) RAMAZAN TABLOLARI…
Mübarek Ramazan ayı içerisine girdik… Hayırlara vesile olsun !…
Ancak hep karşılaştığım bazı tipik ve de kronik tablolar beni öfkelendiriyor…
Yalan dolanı, hukuksuzluğu, hak gaspını, kul hakkı yenmesini, envai çeşit zulmü gene görmezden gelen hoca efendilerin (!) çoğu camilerde verecekleri vaazlarla, Allah’ın büyüklüğüne sığınacak, halkı tüm yaşam standartlarının dibe vurmasına karşın, birer cici çocuk olarak (!) uslu uslu oturmalarını, bol bol dua etmelerini salık verecek ?…
Gene çok bilmiş bilge (!) diyanetçi bazı ünlü hocalar televizyonlarda masallar anlatacak, içlerinde program başı 60 bin kaymeyi cebine koyup asgari ücretle günümüz koşullarında nasıl “şükür” edileceğini öğretmeye (!) kalkışanlar da olacak ?…
Gene partileri adına, bizden toplanan paralarla parti amblemleri altında iftar ziyafetleri verilecek.. Her zaman olduğu gibi bu ikramlarda fakir, fukara, dini bütünlerden ziyade altlarında lüks arabalarla oruç bozar gibi yapanlar çoğunluğu oluşturacak ?…
Gene cami önleri, sokaklar, istismarcı dilencilerle dolacak ?…
Gene fırsatçı gıda satıcıları sudan bahanelerle tüm ürünlere okkalı zamlar yapacak ?…
Gene halkın çok büyük bir kesimi gıda reyonlarında pastırmaya, hurmaya uzaktan bakacak; yalanırken, mideleri isyan ederken gözlerini doyurmaya çalışacak ?…
Veeee, bir Ramazan daha, daha da ağırlaştırılmış hayat koşullarında böylece, dualarla geçip gidecek…
Sonrasını çözemem ?…
Yarın bile neler olacak, gündem nasıl oluşacak bilemediğim gibi ?…
THY İŞİ SAĞLAMA ALMAYI DÜŞÜNÜYORSA ?…
Mübarek Ramazan’ı idrak ettiğimiz bu günlerde bir dini bütün muhterem (!) bendenbir istekte bulunmuş..
“Uçakla seyahat ederken hep namaz saatlerini kaçırıyorum. Acaba THY uçaklarda bir mescit yeri ayırabilir, ezanları yayınlayabilir mi ?… Aracı olursanız sevinirim…” demiş ?…
Önce şaşırdım, şaşkınlığım geçince de mutlu oldum…Öyle ya, bakın o kesimden bile beni takip edeler var, sevinmemek elde mi ?…
Allahın izniyle konuyu hemen THY Genel Müdürlüğü’ne iletiyorum…
Arşivimde hala durur, bundan 4 yıl kadar önce yapıalan ciiddi bir ankette, THY uçuş güvenliği açısından dünyadaki 60 uçak şirketi arasından 54. sırada yer almıştı…
Hemen aklıma o anket geliverdi… Neme lazım, ben de sık sık THY ile uçuyorum…
Uçaklara mescid koyarak işi Allah’la sağlama almak (!) gerekir, yanlış mı düşünüyorum ?….
İSLAM OYUNLARI’NDA SEÇMECE (!) KADRO
VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ…
Islam Oyunları‘na giden sözde A Bayan Milli Takımımız büyük bir başarı göstererek Tacikistan, Kırgistan gibi güçlü rakiplerini (!) geride bırakarak ev sahibi Azerbaycan’ın arkasından 2. olarak yurda döndü…
Karpuz seçercesine saptanan (!) voleybolcu kızlarımız için kadroyu oluşturmada büyük emeği geçenlere (!) voleybolumuzun her kesiminden
büyük tepki var !…
Söylenenlere baktığımda bir ortak görüş, bu takım, Mehmet Bedestenlioğlu‘nun “kontenjan” milli takımı olduğu ?…
İslam Oyunları‘ndaki takımda yer verilen Hümay, Arelya, Su, Ada, Mislina, Bihter gibi isimlerin Bedestenlioğlu‘nun torpillileri olduğu görüşü yaygın ?…
Kıdemli bir faal antrenör kardeşim, takım saptanırken sporcuların performanslarına hiç bakılmadığını, bu isimlerin dışında bu kadroda yer verilmesi gereken çok daha iyilerinin olduğunu, Bakü’de gazozuna maçlarda bile bu kızlardan çoğunun geleceğe dair hiç bir ışık, ümit vermediğini, sanki o mevkide başka bir oyuncu yokmuş gibi Nursevil‘in pasör çaprazı oynatıldığını, kısaca babalarının çiftliği gibi sorumsuzca hareket edenlerin olduğunu vurgularken, adını saydığı kızların seçilişlerini adil bulmadığını, performansları gündeme getirilmeden olayın geçiştirildiğine dkkat çekti…
“Paylaşayım !…” dedim…
Değerli sporcu kızlarımıza hiç bir lafım yok, olamaz da… Milli takımımıza çağrılacaklar da, “Benim bu kadroda olmam pek doğru olmaz, iyisi mi beni düşünmeyin !…” diyecek halleri yok ?…
Çağrılmışlar, gitmişler… Zaten gitmeseler, karşı gelseler ceza alırlar !…
Eleştirilen bu kadroyu oluşturan “Çok bilen”ler…
Bu saydığım kızlar önce yıldız, sonrasında da genç milli olmuş sporcular…
Ancak hiçbirisinde gözle görülür, A Bayan Takımımızı sırtlayacak gelişme yok !… Şimdilik tabii ?… Belki çok iyi çalıştırılırlarsa, büyük gayret içerisinde çalışırlarsa içlerinde belki bizleri mahçup edenler çıkabilir ?…
Durum böyleyken, yani yaşları “Genç” kategorisi için dolmuş durumdayken böylesine, gazozuna bir turnuvada olsa dahi bu formanın verilmesi ancak ifade edildiği gibi bir kollama, bir nevi torpil ile mümkün olmuştur, asla etik değildir !… Hele hele oraları hak eden bunca sporcu varken kendi takımlarında devamlı kenarda oturan bu kızları A milli yapmak ?…
Oysa sonradan gençlerde de Avrupa Şampiyonu olan Avrupa ve Dünya Şampiyonluğu apoletli bir önceki jenerasyona baktığımızda düzgün seçimle, hak ederek o onurlu formanın teslim edildiği, üzerinde titizlikle durulmuş kızlarımızı hatırlar, görürüz… Bu yanlı ve yanlış çark içinde o muhteşem jenerasyon da illüzyona (!) uğratıldı, çok yazık edildi…
Yıldızlarda ve gençlerde yarınlarımızı emanet edebileceğimiz bir zamanların yıldız/gençlerdeki süper jenerasyondan şu anda faydalanabildiğimiz Çagla Akın ve Beyza Arıcı dışında Pelin Aroğuz, Zehra Tönge, Zehra Güneş, Ayça Aykaç, Sıla Çalışkan, Tugba Şenoglu, Buket Gülübay A Bayan Milli takımımıza neden kazandırılamadılar ?…. “Koçum” Ferhat‘ın göz göre göre pas geçtiği Merve Tanyel ise daha yeni akıllara geldi ama bu kez de okulu ve kulübü bırakmamakta…
Yanlış antrenman ve yüklenmelerden dolayı belinden müzmin bir sakatlığa yol açılan Pelin şu anda Florida‘da bir kolejde okuyor diye biliyorum… Ancak ne yazık ki, öğrendiğim kadarıyla voleybolu bırakmış durumda… O dönemde Pelin’in ve Merve’nin yanında Hande orta oyuncusu olarak oynatılıyordu ve henüz o seviyede değildi… Şimdi düşünüyorum da üstte saydığım resmn harcanan kızlara, ona verilen şansın yarısı verilseydi şimdilerde bir başka konuşuyor, konuşurken de keyif alıyor olacaktık ?…
Bayan Milli Takımlar alt yapısının başına çok isabetli bir kararla getirilen Şahin Çatma kardeşimin bu zihniyetin hakim olduğu ortamda işi gerçekten çok zor…
Bu arada A milli takım hazırlık maçında Rusya‘ya 3-0 kaybetmiş… İlk altıda hala Seda‘dan medet umuluyor ?… Bu yıl voleybolu bırkacağını açıklayan Gözde ise kurtarıcı rolü oynamakta…
2020 Tokyo Olimpiyatlarına giden yolda, yani yaklaşık 3,5 yıl sonra biz bu kadroyu ne zaman revize edeceğiz, merak ediyorum…
Umarım kendisine çok güvendiğim Guidetti takım oluşumunda baskı altında değildir ?…
GÜVENLİK SORUNU…
Voleybol salonlaromozda bir bu eksikti, sonunda o da gerçekleşti…
Alınan müthiş güvenlik önlemlerine (!) rağmen,
Genç Kızlar Türkiye Şampiyonası’nda Karşıyaka – Galatasaray arasında oynanan müsabakada sahaya teşrif eden voleybol sevdalısı bir çil tavuk maçın kısa bir süre de olsa durmasına neden oldu… “Kırmızı alarm”a yol açan ve anında güvenlik güçlerine etkisiz hale getirilip, ayaklarına kelepçe vurularak gözaltına alınan “Kınalıkız” isimli tavuğun, yapılan sorgulamada, “Fetöcü” olmadığı, salonunun yanındaki kümesinden “İzdivaç” teklifiyle kendisini kandırmak isteyen ancak yalanması üzerine şüphe ederek ve de korkarak “Sansar” Hilmi‘den kaçtığı, kötü bir niyetinin olmadığı anlaşılınca tüm salondakiler rahat bir nefes aldı…
ÜMİT YAŞAR GÜRSES’TEN MESAJ VAR !…
TEMA VAKFI‘nın önde gelen değerli doğa aktivisti Ümit Yaşar Gürses, zeytin için, tarım alanlarının genişletilmesi için makilik alanların içindeki delicelerin (Yabani zeytin) aşılanması yönteminin dışında çok tedbir alınabileceğini, ormanlarımızın bir parçası olan makilik alanların, orman ve su ekosisteminin çok önemli bir parçası ve geleceğin güvencesi olduğunu ve korunması gerektiğini düşünüyor ve bu konuda “Ormanlaın Delisi” diye tanımladığı Doç. Dr. Yücel ÇAĞLAR‘ ın çığlığına herkesin kulak vermesini diliyor…