ŞAŞIRTMAYAN TABLO… / Tatlı Cadı

Uzun zamandır sizlerle bir arada olamadım.

Süslü kargam, sihirli kürem ve süpürgemle; bir yandan Venüs Sultanlar ligi mücadeleleri, 1. Lig müsabakaları, kupa maçları derken; artık sezon sonunda planlanan milli takım faaliyetleri de gündemimize konuk oldu.

Hep ifade ettiğimiz gibi vur patlasın,çal oynasın… Sistem hiç değişmemekte. Kim olursa olsun kim görev alırsa alsın herkes fırsat değerlendirme peşinde. Herkesin genel taktiği benim oyuncularım, murtazanın yeğeni, X hocanın kuzeni tarzı takım oluşturmaya devam. Zamanında görev bekleyenler, göreve geldiklerinde kendi kulüplerinden 4-5 oyuncuyu anında milli takım kadrosunu almalar onlar için vazgeçilmez ritüel.

Oyuncuların çok az görev almaları ve form durumlarının bir önemi olmadan kadroların oluşturulması. İncelendiğinde oyuncuların bir çoğunun başka takımlarda kiralık olduğu izlenmekte. Yayınlanan kadro listelerinde kiralık oldukları kulüplerin isimleri geçmekte. Oysa ki durum farklı. Yine 3-4 klüp karması bir milli takım. Hiç şaşırmadık. Oyuncuların çoğu zaman sadece servis için oyuna alınmış, maç tecrübesi çok az kişiler. Ey yeni dönemin güzide hocaları sizin daha önce eleştirdiğimiz antrenörlerden farkınız nedir???

1. Lig de görev yapan ve playofflarda süper performans sağlayan oyunculardan yaş gruplarına ve milli takımlarda yer alması beklenen bir kaç sporcunun dışındaki sporcular neredeler? İstisnai bir kaç isim hariç Venüs sultanlar ligininde takımlarında oynayarak görev yapan genç yetenekler hangi kadroda yer alacaklar. Hocalarının dediği gibi “biz biliriz,başka kimse değil…” Hele eleştirmek kimsenin haddine değil. O dünya başka bir dünya diye açıklama yapanlar.

Ya peki alt yapılar. Alt yapılarda da aynı tas aynı hamam, yola devam. U18 VE U19 kategorilerinde durum içler acısı. Üst üste alınan mağlubiyetler. Turnuvaya giderken asılsız hedefler. Kadroları oluştururken yine adaylara öncesinde telefon zincirleriyle haber vermeler. 1. Lig içerisinde kadroda yer alması olası olan bir kaç sporcu hariç diğerlerinin gözünün içine baka baka “aman eş dost gücenmesin?” diye yoluna devam edenler. Buna alet olan kulüp idarecileri ve antrenörleri, pardon büyük duayenler…….

Çok katma değerli turnuvalara (İslam Oyunları) pozisyonu kurtarma adına takmı tecrübelendirme başlığında kendi kendini ve kamuoyunu kandırmaya devam. Daha önce A Takım seviyesinde kendi başına hiç ama hiç takım yönetmemiş antrenörlere takım emanet etme. Bizim Ferhat’ın suçu neydi o zaman?

Günümüzdeki beklenti; oluşturulacak bir kurul kanalı ile Sultanlar ligi ve 1.Lig de görev yapan tüm oyuncuların izlenebilmesi, takiplerinin bizzat gerçekleştirilebilmesi, istatistik verileri ile saha deneyimlerinin objektif olarak yorumlanması olmalı. (Bir sporcuya ait en az 3 maçın salon ortamında izlenmesi ve bunun ligin belirli periodlarında gerçekleştirilmesi.) Bunu yapan var da biz mi hiç görmüyor, duymuyoruz? Öyle salonlara 30 dk. için uğrayıp, bir bütün maçı bile izleme zahmetine giremeyen yeni dönemin yıldızı yeni parlayan antrenörleri. Bu işi biraz daha ciddiye almanız önemle tavsiye olunur.

Alt yapı milli takımarında ısrarla “bu çocuk bunu başarır” diye emanetçi zihniyetinin koca bir yanılgı olduğunu anlamayanlar.. Bir kez rakip takımlardaki oyuncuları ve videolarını izlemekten kaçınan ve zaman kaybı olarak nitelendirilen cici çocuklar, sizler. İman gücüyle maç almaya çalışan özverili çocuklara haksızlık eden, ancak takımlarına emek vermek yerine ücretlerini soluksuz takip eden teknik ekip üyeleri ya sizler. Siz Türk voleyboluna hizmet ettiğini savunan kişiler. Tabi, ki denetimsizlik. İşlerini “öyle de olur böyle de olur” diye ifade eden kulüp yöneticileri… Umarım Türk voleybolu önümüzdeki dönemler içerisinde bu konulara daha ciddiyetle eğilen idareci,yönetici ve sporcularla yoluna devam eder ve eski günlerine kavuşur. Olmayacak, ama Amin…