SOĞUK NEVALE SUNUCU ASLINDA NASIL BİRİ ?… / Deniz Arslan

 

Eczacıbaşı- Vakıfbank Voleybol maçı için Burhan Felek Spor salonuna doğru erkenden yola çıktım.

Salonun yerini tam bilemediğim için İstanbul’daki dostlardan yol tarifi almış,

Ünü ülke sınırlarımızı aşan İstanbul trafiğine takılma süresini de hesap ederek yola öyle çıkmıştım.

Ancak yol beklediğimden kısa, trafik de duyduklarımın tersine, o gün şansıma açıktı.

Salona erkenden vardım.İçeri girdiğimde Televizyon ekipleri canlı yayına hazırlık yaparken, salondaki diğer görevliler de maç için son kontroleri yapıyorlardı.

Tribünlere yavaş yavaş seyirciler gelmeye başladı. Protokol tribününün hemen sol kenarında, sahayı çok iyi gören bir koltuğa oturdum. “Ee.. tabi, Voleybol Federasyonu ile ilgili bir iki övgü yazısı yazınca ödülü kaptın, protokole aldılar” diyen arkadaşlar, içiniz fesat. Protokol tribününü henüz hak edecek kadar övgü yazısı yazmadım ama iddialıyım, biraz daha çalışırsam başaracağım.

Takımlar sahaya çıkmadan önce Gözde Kırdar soyunma odasından çıkıp, benim olduğum tarafa doğru koşarak gelmeye başladı. Gelirken gülümsüyor, gözleri parlıyor, mutluluğu yüzüne yansıyordu. Türk filmlerinde klasik bir sahne vardır; iki sevgili kumsalda birbirine koşar ya hani birden kendimi öyle düşündüm. Demek yazdığım yazılardan etkilenmiş, özellik Epirden hoca ile çikolataları hazırlayıp Kütahyaya gitme mevzusunu ciddiye almış olmalıydı. https://evoleybol.com/2017/04/28/gozde-kirdari-saha-disinda-neden-tanimalisiniz-deniz-arslan/

Kollarımı açmış beklerken, yanımdan geçip arka tarafta oturan altmışlı yaşlarda sevimli bir çifte sarıldı. Biraz konuştuktan sonra aşağı, sahaya doğru inerken göz göze geldik.

“Aa Deniz bey hoşgeldiniz” dedi ve “Annem babam beni görmeye gelmişler” diye onları gösterdi.

“O zaman onlarla da biraz konuşalım” dedim.

“Sizi tanıştırayım o zaman” deyip kısaca benden bahsetti.

O bizi tanıştırıp giderken aşağıdan, televizyon ekiplerinin yanından, kısa saçlı, mavi gözlü, güzel bir kadın bizim olduğunuz tarafa doğru gülümseyerek merdivenleri çıkmaya başladı. Onu bir yerden tanıyordum ama nereden?

Önüme, arkama baktım, kimse yoktu. Sadece ben ve Gözde Kırdar’ın annesi vardık. “Beni tanıdı, kesin imza almaya geliyor” diye düşünmeye başladım. Netice de artık camiada tanınan, sevilen bir şahsiyet olduğum için benim de hayranlarım olması gayet doğaldı.

Ben bunları düşünüp imza için cebimden kaleme uzanırken o “Asiye Teyzeciğim İstanbul’a hoşgeldiniz” deyip Gözde‘nin annesine sarıldı. Demek benim için gelmemişti. Bir kez daha hayal kırıklığı yaşıyordum. Onlar “Nasılsınız, iyi misiniz, Neler yapıyorsunuz?” diye sohbet ederken ben onu NTV de Voleybol yorumcusu Burcu Hakyemez‘e benzettim. Ama Burcu hanım bu kadar genç ve güzel değildi ki? 

” Deniz beyle Röportaj yapıyoruz” dedi Asiye hanım ona. Sırtı bana dönükken aniden bana doğru bir dönüşü ve o mavi güzel gözlerle sert bir bakışı vardı ki resmen korktum. “Yok canım öylesine sohbet ediyoruz” dedim. ‘Ha burada benden başka kim röportaj yapıyor acaba?’ dedim ben de” dedi hafiften kendini gülümsemeye zorlayarak. Öyle söyleyince artık Burcu Hakyemez olduğuna emin olmuştum. 

“Hiç olur mu? Ben sizin kadar iyi röportaj yapamam” dedim.

“Bu arada ben deniz, Deniz Arslan” dedim. Bondvari bir bakışla elimi uzatarak.diye karşılık verdi. “Sizi tanıyamadım. Yazılarda saçlar uzun resminiz var” dedi. “Karşıyakalılar tanıyıp dövmesinler diye saçları kestirdim” dedim.

İçten bir kahkaha attı. O sert bakış yumuşamıştı.

“Yazılarınızı okuyorum” dedi.

“Hangi yazımı okudunuz?” diye soracaktım ortam yeni yumuşamıştı, gerilir diye vazgeçtim. Hem okumamış olsa niye “okudum” desindi ki?

“Teşekkür ederim, ben de sizi izliyorum. Ama açıkçası Televizyonda göründüğünüzden daha genç ve güzel görünüyorsunuz” dedim.

Bu cümle çok tehlikeli bir cümledir. Eğer bir kadına bunu yalandan, sırf kompliman olsun diye söylediyseniz ve o bunu hissederse, o andan itibaren o konuşma biter. Ama eğer gerçekten içten söylemişseniz ve buna inanırsa (ben tamamen içten söylemiş ve söylerken hayranlığım bakışlarıma da yansımıştı) o andan sonra sohbet keyifli bir hal alır. Bizimki gülerek devam eden bir röportaj olmuştu.

“Kendime dikkat ediyorum. Sporcu bir geçmişim var ve halen de aktif olarak plates yapıyorum. Ben aynı zamanda plates eğitmeniyim” dedi.

“Kaç yaşındasınız? diye sordum. Hiç duraksamadan “36” dedi.

“Demek ki yaş kompleksiniz yok” dedim gülerek.

“Sizce olmalı mı?” diye göz kırptı.

“Açıkçası olmamalı. Çünkü ben sizi bu gün ilk gördüğümde tanımadım. Benzettim ama daha yaşlı biri gibi düşünmüştüm”

“Benim yaş kompleksim yok. Sporun yanı sıra sağlıklı şekilde beslenmeye de dikkat ediyorum. Bunlardan başka kendime mutlaka dinlenme için özel vakit ayırıp kitap okuyorum” dedi.

“Benim kitabımı okudunuz mu?” diye sordum.

“Hayır maalesef” dedi üzgün şekilde.

“Üzülmeyin çünkü daha henüz çıkmadı” dedim.

“İnşallah çıkınca okurum” dedi.

“Sunuculuk nasıl gidiyor?” dedim.

“Kolay değil. Ama sevdiğim işi yaptığım için de bana zor gelmiyor. Ben sporu seviyorum. Aile olarak da sporun içindeyiz. Babam sporcuydu. Kardeşim Deniz de Voleybolcu” dedi.

“İnsanlar bazen yaptığınız yorumlardan dolayı sizi eleştiriyorlar, “taraf tutar gibi maç sunuyor” diyorlar” dedim.

“Ben 15 yıl Voleybol oynadım. Bu nedenle bazen pozisyonları yaşıyorum adeta ve bu sunuş şeklime de yansıyor ama taraf değilim” dedi.

“Peki klasik bir soru sorayım; sporun içinde olmasaydınız ne olmak sterdiniz?” diye sordum.

“Ben aşçılık eğitimi aldım. Yemek sektöründe olurdum herhalde” dedi.

Biz konuşurken maç için hazırlıklar son aşamaya gelmişti. Aşağıdan “biz hazırız” diye seslendiler.

Burcu Hakyemez aşağı inerken ben de yıllardır Televizyonda izlediğim ve “soğuk nevale gibi” diye düşündüğüm bir insanın sıcak, esprili ve içten biri olduğunu görmenin mutluluğu ile yazıya başladım.

EVOLEYBOL ailesi olarak Burcu Hakyemez ve NTV  spor ailesine Türk voleyboluna yaptıkları katkı için teşekkür eder, başarılarının devamını diliyoruz.

1 Comment

  1. Günümüzde gençlerde maşallah geyik muhabbetleri müthiş, ama bu yeterli mi? İşinde daha iyi olmak, aynı kelimeleri tekrarlamamak, analiz yapabilme, her şeyden önce voleybola yaşının 1.5 katı sene emek vermiş büyüklerine SAYGI gösterebilmek gerekli mi? Ama yine de Deniz Hocama yaklaşması biraz ümit vadediyor. Birde Epirden Hocayı köpürtmemeyi başarabilirse daha iyi olabilir.

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s