Gözde Kırdar mevcut oyuncular içinde en çok beğendiğim oyunculardan biri. Hatta kimse kusura bakmasın en çok beğendiğim oyuncu.
Neyini beğeniyorum?
Alnındaki damarları şah damarı gibi şişiren hırsını, benimkinden daha büyük pazularını ve o kuvvetle vurduğu smaçlarını, nereye, nasıl vuracağına havada, saliseler içinde karar veren aklını, sayı kazandıktan sonra bademciğine kadar ağzını açarak bağırışını, saha dışında da genç oyuncularla ilgilenişini ( Kızı Vakıfbank genç takımında oynayan Ayhan Bölükbaşı Onun için ‘Hocam Kaptanımız Alt yapıdaki kızlara davranışı, sporcu ahlakı, disiplini, çalışma aşkı ile çok iyi bir örnek ‘ diye bana yazmıştı ) İstikrarını, Bir çok başarısına rağmen değişmeyen tavırlarını ….
Yeşil gözlerini, güldüğünde daha da aşağı düşen büyük burnunu (Ama büyük bir burun bir insana bu kadar mı gider?) Son satırı okuyan okuyucular ‘Yazar hayran olduğu oyuncuya yavaş yavaş ilan-ı aşk edecek!’ diye telaşlanmasınlar sizi biraz gülümsetmek için yazdım bu satırları. Malum bizi güldürecek çok az şey oluyor bu ülkede. Ama Sağ olsunlar kaptan Gözde Kırdar’lı Vakıfbank yine yüzümüzü güldürdü.
Yine diyorum çünkü 2011, 2013 olmuşlardı, şimdide 3. defa Avrupa Şampiyonu oldular. Üstelik öyle kıytırık bir kupada da değil, Şampiyonlar Ligi’nde.
Ama eminim ki Milliyet gazetesi gelecek seneki ‘Yılın En başarılı takımı’ olarak UEFA Kupası’nda çeyrek finalde elenen Beşiktaş’ı seçecektir. Acı ama gerçek bu.
Çünkü gazete ve televizyonların spor bölümleri erkek egemenliğinde. Vakıfbank’ın Avrupa Şampiyonu olduğu gece Galatasaray ve Fenerbahçe çoktan bitmiş bir ligin ‘Süt Kupası’nı almak için maç yapıyordu. Spor servisleri seramoni sırasında Sabri’nin Volkan geldiğinde onu görmemek için mi ayakkabısını bağlamaya eğildiğini yoksa soyunma odasından çıkarken aceleden bağlamayı unuttuğu bağcıkları tam Volkan gelirken gördüğü için mi eğildiğini, dolayısıyla tokalaşmadığını tartışıyorlardı.
Bu tartışma saatlerce sürdüğünden (Ülkenin geri zekalılardan oluştuğunu düşündükleri için ancak anlaşılır diye yapıyorlar sanırım?) ayıp olmasın diye alt yazı olarak ‘VAKIFBANK AVRUPA ŞAMPİYONU’ diye yazdılar. Ertesi gün de yine gündem GS-FB’ydi. Yan sayfaları Vakıfbank’a ayırmışlardı.
Sağlık olsun. Biz biliyoruz, takip ediyoruz. Mutlu olduk, mesut olduk ve hatta Mesut Bahtiyar olduk.
Gözde Kırdar İnstagramda takip ettiğim bir oyuncu. Hatta Sultanlar Ligi‘ndeki tek oyuncu olur kendileri. (Değerinizi bilin Gözde hanım) ‘Tebrik ederim. Bir ara şampiyonluğu birkaç satırla bizim www.evoleybol.com için de anlatır mısınız?’ diye sordum. Sordum ama açıkçası hemen cevap beklemediğim için telefonu içerde bırakıp bahçeme çıkıp erik topladım kendime. ‘Tabii ki seve seve’ demiş. Beklemiş. Benden ses çıkmayınca ‘’Galatasaray’a elenmemizden sonra takım olarak 10 gün inanılmaz yüksek seviyede antrenmanlar yaptık. Bunun da bize getirisi Altın madalya oldu. Emeği geçen herkesi tekrar tebrik ediyor, bizi destekleyen, bizim için dua eden herkese de teşekkür ediyorum’ demiş.
Ben o sırada erikleri mideye indirmekle meşgul olduğumdan tabii ki cevap veremedim.
‘Umarım bu kadar yeterlidir, sevgiler, selamlar’ demiş ve gitmiş. Ben bütün bunları sonradan gördüm.
Rahmetli babam ‘Kısmet dağıtıldığında fakirin .oku gelirmiş’ derdi. Bizimkisi de o hesap oldu. Ayda yılda bir kere hayranı olduğumuz bir oyuncu ile geniş bir röportaj fırsatı geçti elime ama tam o sırada erik yemeye gittim.
İnşallah röportajın devamı da olur da onu da sizlerle paylaşırım.
Bu arada erik dedim de acayip canım çekti yine. Ben bir avuç alıp geleyim.
İsteyenler de buyursun gelsin. Yeterince büyük bir bahçem var