PROTOKOL ADABI… (2) Hasan Uğur Epirden

Daha önce aynı başlıklı bir yazı yazmış, bir muhteremin protokol tribününün en ön sırasında oturuş düzeninden yola çıkmış, bu konuda bir mini uyarıda bulunmuştum !… Sonrasında ağzımın payını (!) aldım…

Sen misin o yazıyı yazan ?…” diyen o muhterem yüzünden Kartal Adliyesi koridorlarına gayri turistik, biraz da akustik (!) seyahatler organize ediyorum… Sağ olsun, bu nedenle hukuk pratiğimle ilgili staj da yapıyorum… (Adli işi olanlar bana çekinmeden müracaat edebilirler, ücret almam, gönüllü olarak yardımcı olurum…) Hoş, beyefendinin hali vakti yerinde, avukatı var, davalara henüz teşrif etmedi ama benim öyle bir lüksüm olmadığı için Antalya – Kartal Adliyesi arasında med cezir yapıyorum…

Şimdi bana soracak, hatta akıl vermeye kalkışıp, Hocam; daha akıllanmadın mı hala onu bunu eleştiriyorsun ?… Yazık değil mi sana, zamanına, cebinde zaman zaman olan üç kuruşluk fukara cüzdanına, memleketi sen mi kurtaracaksın ?… Onlara bu yaştan sonra adap mı öğreteceksin, ‘Ağaç yaşken eğilir !…’, sen kupkuru, haşmetli gövdeli ağacı eğebilir misin ?…” diye sorgulayacaksınız, biliyorum ?…

Sadede geliyorum…                                                                                 Bazı kişiler aynı zamanda bizleri de temsil etmekteler… Aile fertlerine, özellikle de gençlere örnek olmalılar !… Hele işin içerisine bir de sporun centilmenlikle yoğrulmuş erdemi girdi mi işin şekli şe

mali daha da değişir, saygıyı gerektirir, örnek olma amacını da ölçüsüyle (!) beden beden taşır !…

Mesela protokolda kimlerin oturabileceği, ön sıranın kimlere ait olduğu kanun hükmünde yönetmelikle belirlenmiştir…

08.08.2003 tarihinde zamanın Spordan Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin tarafından onaylanan yönetmeliği, belki bu kez faydam olur düşüncesiyle bir kez daha bilmeyenler veya bilip de bilmezlikten gelenler (!) için bir kez daha yayınlıyorum…

Potokol Tribünü Yönetmeliği

Protokol adabı sadece şeref tribününde oturuş biçimiyle bitmiyor !… Uluslararası da olsa, ulusal da olsa bir şampiyonanın / turnuvanın hemen ardından düzenlenen ödül töreninde kılık kıyafet oldukça önemlidir… Örneğin ceketsiz ve gömlek/kravatsız katılınmaz, bu sadece başarı sağlayıp o ödülü almak için bekleyenlere karşı değil, seyircilere de saygısızlıktır !… Ama görülüyor ki aramızda yaka paça açık, kendisine bahşedilen (!) bu görevi layıkıyla gerçekleştiremeyenler var ?…
Çok çarpıcı, dahası çok önemli bir örnek daha verme lüzumunu hissediyorum… Ata’nın huzuruna, hava ne kadar soğuk olursa olsun palto, pardesüyle çıkılmaz !… Yaka paça, iliksiz ceketle çıkılmaz !… Resmi üniformalılar hariç, başta şapka, bere ile çıkılmaz !… Yaz ayında bile olsa şortla, cicili bicili kıyafetle, ayakkabısız, parmakarasıyla çıkılmaz !… Saygı duruşunda baş öne eğilir… İstiklal marşı okunurken de başlar kalkar, göğüsler kabarık, dik durulur !…

İşte o saygıyı bilmeyenlere en çarpıcı yoldan, zoraki öğretmek içindir, Aslanlı yolun taşları döşenirken aralarında 5 santimetrelik çim boşluğu bırakılması… Ata’nın huzuruna yürüyenlerin bu boşluklara dikkat için önlerine bakarken başlarını öne eğmelerini sağlar !… 

saygı duruşu

Voleybol Vakfı’nın 30. yılı dolayısıyla, sevgili Gülnur Görgün tarafından düzenlenen, katılamamaktan çok üzüntü duyduğum, tüylerimi diken diken eden o muhteşem Anıtkabir ziyaretinde dikkatimi çeken Ankara’dan katılımın sandığımdan çok daha az olduğu, ama daha da önemlisi koca Türkiye Voleybol Federasyonu’nun, Yönetim Kurulu’ndan tek bir kişiyle bile temsil edilememişliğiydi… Hadi bazı muhteremler İtalya’da Bayanlar Şampiyonlar Ligi maçlarındaydılar, peki ya diğerleri ?… Herkes gibi ben de çok ayıpladım !…

Kimsenin okumadığı, bazılarının (!) küçümseyip veya korkup (!) cevap veremediği, bir avuç kişinin kin besleyerek, öfkeyle işini gücünü bırakıp, kumpas düzenlediği, hakaret ve tehdit ettiği, salonlara girmesine izin vermediği, her alanda önünü kestiği, yani kısacası bitirmek, öldürmek, mahfetmek istediği Epirden bakın dimdik duruşuyla gene bir Allah’ın kulunun bazı malum nedenler (!) dolayısıyla korkudan dile getiremediği doğruları yazdı ?…

Yanlış !…” diyen varsa, bir adım öne çıksın, görelim, doğrusunu açıklasın, öğrenelim !…

 

2 Comments

  1. Hocam unutulan kavramları hatırlatıyorsunuz. Yazmıştım, 80 öncesi ağabeyim İstanbulda çok önemli bir ilçe Belediye Şube Müdürü( şimdiki belediye başkanları ile aynı yetkiler ve imkanlar) idi. Abartısız, 5 kuruş cebine yanlışlıkla karışmadı. Ama her gece huzurlu uyudu.

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s