PLAJ VOLEYBOLU KOMPLEKSİ BUHAR MI OLDU ?… / Hasan Uğur Epirden

İstanbul Burhan Felek Tesisleri’nde Sayın Erol Ünal Karabıyık Başkan tarafından yapılan kapalı, yerden ısıtmalı plaj voleybolu kortu bilindiği gibi İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne tahsis edilmişti…

Yerine yapılan ve astronomik bir fiyata mal olan derme çatma şişme çadırın maliyetinin TVF tarafından karşılandığı bilinmesine rağmen, TVF bütçesinden yeni plaj voleybolu kortu için ne kadar harcama yapıldığı bir çok kez tarafımdan sorulmasına rağmen hala devlet sırrı gibi saklanmakta, açıklanmamaktadır…  Zaten Federasyona maliyeti sıfır lira olsa dahi güzelim salonun sıradan bir çadırla takas edilmesi bence bir mirasyedi savurganlığıydı ve kabul edilemezdi …

Ayrıca Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne (Jimnastik Federasyonuna) verilen salonun ısıtma, elektrik ve su ihtiyacının federasyonumuza ait Ellinci Yıl Voleybol Salonu’ndan sağlandığı, bedellerinin TVF tarafından ödendiği duyumu almış, bunu da Federasyona sormuştum ?…

Cevapsız kalan sorularımdan biri de, 50. Yıl Plaj Voleybolu Salonunun kaç yıl süre ile İstanbul GSİM’ye verildiğiydi ?…

Aylarca yazıp söyleyerek 15 Kasım 2013 tarihinde, neredeyse zorla, yaptırdığımız basın toplantısında,karşımızda (!) yarışma jürisi gibi dizilen “Yönetim Kurulunda bulunan Mutlu Başkan‘a (Özkan Mutlugil) o toplantıda;

İstanbul Burhan Felek Tesislerinde önceki Federasyon döneminde kuruş para harcanmadan, yıkılan Burhan Felek Spor Salonundan arta kalan malzemelerle yapılan kapalı plaj voleybolu kortu hangi düşünce ve amaçla Gençlik ve Spor İstanbul İl Müdürlüğü’ne, başka bir branşın kullanımı için gözden çıkarılmıştır ?… Karşılığında hangi taahhütler alınmıştır ?… Federasyonun aynı kompleks içerisinde bir başka yere kendi bütçesiyle, klimasız balon/şişme salon yapma kararı aldığı ve bunun için ihale açtığı doğru mudur ?… diye sormuştum…

Mutlu Başkan‘ın bu kez, basın toplantısında tüm basın mensuplarının önünde sorumu cevapsız bırakma, kaçamak yapma, kıvırma şansı yoktu, çünkü toplantının tümü tarafımdan banda alınmıştı…

Mutlu Başkan‘ın yutkuna yutkuna verdiği, halen kayıtlarımda yer alan cevabı aynen şöyleydi;

İstanbul İl Müdürlüğü çok sıkışmıştı, bizden önce 50. Yıl Spor Salonunu istedi, kabul etmedik. Sonrasında Plaj Voleybolu Salonunu istediler. Onlar bağlı olduğumuz üstümüz. Tesislerimiz onlardan aldığımız kaynaklarla yapılmakta. Bu salon 3 yıllık protokolle onlara verildi. Yerine otopark alanında şişme salon olarak yenisi yapılıyor. Bütçesi Spor Genel Müdürlüğü tarafından karşılanacak ….

…Yani sonuçta bizim bağlı olduğumuz idare ve onların ciddi bir sorunu vardır. Bu süreçte onların da önerisiyle, böyle bir formül bulduk. Bizim orada iki salon arasında yaptığımız kapalı kort, 3 senelik bir protokolle verildi. Burhan Felek ile şişme salon arasındaki arazi bir açık ve kapalı ve iki halde de kullanılabilen, bir plaj voleybolu kompleksi yapılması üzerine bir protokol imzalandı. Bunun ihalesi yapıldı ve yakın bir süre içinde yapılacak. Konu bundan ibarettir.

Arkadaşlar birçok tesisimiz var. Bu tesislerde, buralarda misafiriz. Tesisler de devlet desteğiyle yapılmaktadır. Zaman içinde bunlar daha da artacaktır. Bunun bütçesi nereden çıkacak? Demin size anlattığım şeylerden de anlaşılacağı gibi yaptığımız yatırımların büyük kısmı Spor Genel Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından finanse edilmek üzere bunun da kaynağı uygun yerlerden tedarik edilecektir.”

Mutlu Başkanımızın, o zamanki açıklamalarını o gün de, bu gün de yorumladığımda çok farklı sonuçlara ulaşıyorum. Ayrıca, İl müdürlüğü için “bağlı olduğumuz, üstümüz.” Spor Genel Müdürlüğü için “bağlı olduğumuz idare” ifadelerini kullanmasını ise oldukça yadırgadığımı, hatta kabullenemediğimi belirtmiştim… Hala da aynı görüşteyim…

Mutlu Başkan‘ın kanunda, çalışma usül ve esaslarının düzenlendiği yönetmelikte ve hatta bu yönetmeliğin adında yer verilen “Bağımsız Spor Federasyonu” tanımlamasını görmezden gelen, inkar eden yaklaşımı beni kaygılandırmıştı…

Başında bulunduğu federasyonun özerk/bağımsız statüsünün, haklarının görev süresi sonunda bile (!) farkında değildi ?…

Söz konusu çadır; doğal afet, salgın hastalık, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması sonucunda ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması (!) üzerine ilan verilmeden, pazarlık usulü ihale ile yaptırılmıştı ?…

(Eğer ilan verilse, Kamu İhale Kanununun 13/2.b maddesi gereği, bu ilanın ihale tarihinden sadece 14 gün önce verilmesi gerekiyor ve kaybedilecek zaman sadece 15 gün… Bu kortların 15 gün geç açılması ise herhangi bir faciaya neden olmazdı ?…

Kaldı ki Voleybol Federasyonu ile Istanbul İl Müdürlüğü arasındaki görüşmelerin Eylül 2013’te başladığı, 15 Kasım’da yapılan basın toplantısında Mutlu Başkan’ın “Bunun ihalesi yapıldı ve yakın bir süre içinde yapılacak.” cümlesinden o tarihte bile yapımın başlamadığı anlaşıldığına göre, bu süre fazlasıyla zaten harcanmıştı ?…)

Yaklaşık olarak 300 metrekare alana sahip bir çadıra ödenen bir milyon liraya yaklaşan bedel de, temin usulü de dikkat çekiciydi… En lüks inşaatın metrekare maliyeti bin lirayı geçmezken, bizim çadırın metrekaresi bu bedelin kat be kat üzerindeydi ?…

Bu çadırın en az 3 katı alana sahip Ankara’daki kapalı kortlar, sayın Erol Ünal KARABIYIK Başkan döneminde, bunun 1/4′ üne yaptırılmıştı… Yani, İstanbul’daki çadırın metre kare fiyatı, Ankara’dakinin on katına, bir başka deyişle yüzde bin fazlasına mal edilmişti ?…

Neresinden ele alsanız, yasaya karşı hile, dahası ihaleye fesat kokusu duyuluyordu ?…

Her zaman olduğu gibi o zaman da vaad ettiği şeffaflığını ve paylaşıımcılığı (!) Federasyonumuza tekrar hatırlatmış, tüm bu konularda açık ve net açıklama beklemiştim !…

15 Kasım 2013’te Mutlu Başkan‘a yönelttiğim soruyu bu kez o dönemin Başkan Vekili, günümüzün Federasyon Başkanı M. Akif Üstündağ‘a yöneltiyorum…

3 sene içinde teslim alacağınızı vurguladığınız, Burhan Felek ile şişme salon arasındaki arazide bir açık ve kapalı ve iki halde de kullanılabilen bu komplekse ne oldu ?… Ayrıca ihalenin şekli neydi ?… Bizden niye saklanıyor ?… Yoksa vaatler ve protokolle birlikte bu muhteşem (!) kompleks buhar mı oldu ?…

Gene bana bu münasebetsizliğim için kızacaksınız, kininizin katsayısı daha da yükselecek, biliyorum ama takdir ediniz ve hak veriniz ki bu soruyu size tam 1,5 yıl gecikmeyle, tolerans göstererek soruyorum…

Başkanımız olarak verdiğiniz mesaiden (!), hummalı çalışmalardan (!) bir zahmet lütfedip azıcık zaman ayırın, hele bir açıklayın da herkes ‘Çadırımızın üzerine kim damladı ?…’ öğrensin ?…”

2 Comments

  1. Sayın EPİRDEN ; Özerk federasyon ifadesinden bağımsızlığını kazanmış federasyon anlamını çıkartıyorsunuz zannımca . Ama işin özü hiçte öyle değil. Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı , o zamanki ismi öyle idi , spor federasyonlarının yükünü omuzlarından atabilmek için federasyonların özekleşmesini öngördü. O dönemlere şahit olanlar iyi bilir , Spor teşkilatı “parayı ben veriyorum ,tesisi ben yapıyorum yazışmayı ben yapıyorum ama federasyon başkanları bu işin kaymağını yiyor ( nasıl kaymak hala anlaşılmış değil ) bakalım kendi hallerine ne yapacaklar görelim ” tavrı vardı. Anayasanın kendilerine yüklediği Türk gençliğinin ,sağlığını koruma , kötülüklerden uzak tutma görevini unutuyor , hatta zaman,zaman spor teşkilatının hayır işleri yapan bir vakıf olduğunu sanıyorlardı. Nitekim Özerk federasyon yasası çıkartıldı. Federasyonlar yavaş , yavaş bağımsızlıklarını ilan etmeye başladılar. Ancak bu sanıldığı gibi tam bağımsızlık olmadı . Yani ÖZ- ERK federasyon oldu . Özü , temeli ,siyasi otoritenin elinden hiç bir zaman da çıkmadı . Hepimizin malumu üzere Sayın KARABIYIK ‘ın başkanlığını yaptığı Voleybol federasyonu ,belki bir kaç tane federasyon kendi ayakları üzerinde kalabildi. Diğer federasyonlar devlet desteği olmadan hiç bir iş yapamaz duruma geldiler. Bizim de isyan ettiğimiz ve cevabını 5 yıldır bulamadığımız soru şu ; neden her şey yolunda giderken Sayın KARABIYIK ‘a tahammül edilemedi. Hem sportif olarak ,hem de mali olarak ayakta kalan tek federasyon başkanına neden çelme takıldı . Bizim hazmedemediğiz bu. Ama asla ve asla sportif olarak o günlerin başarısını yakalayamayacaklar,buda Allah ‘ ın onlara cezası olacak.
    işin ilginç tarafı sayın EPİRDEN ciddi bir çoğunluk Özkan MUTLUGİL ‘i arayacağımıza inanıyor . Söyleseler dünyada inanmazdım. Ama tablo oraya doğru gidiyor . Aslında gözden kaçan Sayın KARABIYIK ‘ın mirası tükenmek üzere .MUTLUGİL uzun bir süre idare etti , ÜSTÜNDAĞ ‘a idare edecek bir şey kalmadı.
    Ne zaman onlar bizim üstümüz demez duruma gelebilirsiniz ,kendi yağımızla kavrulmaya başladığımızda .Bakın ne güzel sürüyorlar milletin ağzına bir parmak bal ,herkes hayatından memnun.Spor Bakanlığının spor fedrasyonlarının üstü olmasında ne sakıncası var ? Hiç bir sakıncası yok ,sadece ne zaman ve kime müdahale edeceklerini bildikleri , çalışan federasyonları taktir ettikleri sürece hiçbir sakıncası yok .Ne oldu sayın 2.KILIÇ , hani Olimpiyatlar sonrası bazı federasyonlara müdahale edecektiniz ? Kaç federasyon değişti ve hangi gerekçelerle ? Ne diyor ÜSTÜNDAĞ “spor bakanımız şahsıma çok destek oldu ” Sizde başarısızlığın faturasını MUTLUGİL ‘e kestiniz öylemi ? Bu da başarısız olursa biz yada partili Cumhurbaşkanımız size kesebilir miyiz faturayı ?
    Koca bir 5 yıl geçti sportif olarak 0 , mali olarak 0 , elde kalan hiç bir şey yok. Zavallı voleybol

    Beğen

  2. Sporu yetersiz özerk federasyonlarının üstüne yıkmaya çalışan , devşirme sporcularla olimpiyatlarda başarı arayan , tüm branşlarda sahaya sürülen kadrolarının neredeyse tamamı yabancı sporculardan oluşan uluslarası başarıların en son ne zaman kazanıldığını unutmak üzere olduğumuz,Spor bakanımızın ve devlet erkanımızın kadrosunun tamamı yabancı oyunculardan oluşan kulüp spor takımlarımızın uluslararası başarılarını kutlayabildiği ve teselli bulduğu Spor bakanlığının personel giderleri ne kadardır acaba hiç bir fikriniz varmı sayın hocam ? Yani bu kadar başarısızlık vatandaşa kaç paraya mal oluyor biliyormusunuz ?

    Beğen

Yorum bırakın