Sitemiz yazarlarından Serkan Yılmaz yazısında gene döktürmüş…
Önce geçenlerde oynanan Sultanlar Ligi yarı final müsabakaları sırasında Şeref Tribünü’nde çıkan ve TVF yöneticilerinin de karıştığı, utanç verici çirkin kavgayı yorumlayan duayen gazeteci Cengiz Tokgöz‘ün ilgili haberine değinmiş.
Sonra da haberin sonunda yer alan “Çok paralara spor salonu yapılmasını eleştirirken, bazı yalakalar ‘tesis yapıldı ama…’ “ yorumunu eleştirmiş, Tokgöz‘ün tespitlerinin yanlış olduğunu vurgulamış ?…
Tokgöz‘ün öncelikle tesislerin çok pahalıya mal olduğu konusunu sıyırdığını (!), bu gün aynı tesisin devlet eliyle yapılanların maliyeti ile TVF‘ye mal oluşunu karşılaştırarak pahalı olup olmadığına karar verilmesi gerektiğinin altını çizmiş…
Protokol Tribünü‘ne kimlerin girdiği konusuna da değinen Serkan Yılmaz, başta Burhan Felek Voleybol Salonu olmak üzere birçok çağdaş tesisi Türk voleyboluna kazandıran Erol Ünal Karabıyık Başkan‘a o zamanlar bir dilekçeyle başvurduklarını açıklamış, açıklarken de yaptığı kara mizah içerisinde bu işin pirlerini (!) kıskandıracak bir üslup kullanarak bazılarına fena dokundurmuş, tabiri caizse silkelemiş ?…
İşte o bölüm;
”Sayın Başkan, neden bu kadar zahmete giriyorsunuz, İstanbul‘umuza hatta diğer büyük şehirlere neden bu devasa tesisleri yapıyorsunuz? Biz aslında halimizden memnunduk. Siz bugün varsınız yarın yoksunuz. Gelecekte milli takımlarımız sizin döneminizin başarılarını yakalayamayabilir. Kulüpler kendi salonlarını yapıp kaçabilir, tribünler sizin hedeflediğiniz gibi dolmaz. Maçlar 30-40 kişiye oynanabilir. Sonra bu devasa bina İstanbul‘un dokusunu bozabilir, üstelik bu yapı radyasyon yayabilir, çevreye zarar verebilir, cam kaplaması dünyamızın ısısını artırabilir, buzullardaki erimeyi hızlandırabilir, Otel gelecekte otel olmaktan çıkabilir, kötü amaçlı kişilerin eline düşebilir, hatta arpalık olabilir, yüzlerce araçlık otopark başımıza bela olur, salonun ambiyansı iştahsızlığa hatta kısırlığa neden olur, ilerde bu salonu sayıları az da olsa öküz ve ayılar doldurabilir, arılar bal vermeyi keser, hatta toplu arı ölümlerine sebep olur, çevre ilçe ve çiftliklerdeki tavuklar yumurtlamaz olur, inekler, keçiler, koyunlar sütten kesilir, yavrulayamaz olur, göçmen kuşlar üstünden uçmaz, yolunu değiştirir, aşıklar ve çiftler bahçesinde oturamaz, sosisli sandviç yemez olurlar, binlerce seyircinin su dökmesiyle kanalizasyon ihtiyacı büyük sorun oluşturur, altından kalkamayız… Bırakın Spor Genel Müdürlüğü’ne gitsin, sizden sonra kötü amaçlı kişilerce talan edilebilir, biz bunları işletemeyiz, bu tesisleri bize bırakmazlar, bazı insanları memnun edemezsiniz !…”
Ben sayın Karabıyık Başkan‘ı zamanında çok eleştirdim, hatta çok da ileri giderek “Tek Adam” yakıştırmasında bulundum !… Ama sayın Karabıyık Başkan tüm eleştirilerime vakit ayırıp, teker teker cevap verdi… Hatırlayacaksınız, benim yüzümden (!) bir ‘Basın Toplantısı’ tam 7,5 saat sürmüştü…
Ancak kendisini sadece birkaç konuda da olsa eleştiren birisine ayırdığı zaman, verdiği önem beni mahçup ettirecek kadar saygılı ve kibar bir üslup içerisindeydi; bu denli uzun süreç içerisinde zerre kadar öfke, kızgınlık emaresi göremedik !… Kulakları çınlasın !…
Hatta sonrasında, saygınlık ve seviye kazandırdığı yanı başındakilerin maskeleri düşünce (!) içimden “İyi ki ‘Tek Adam’ olmuş !…” dedim… Aslında inisiyatifin bir Başkan olarak üzerinde olması çok doğaldı ancak onun yönetimine aldığı, kendisine ihanet eden muhteremlere o anlarda bile verdiği değer, ellerinden tutarak verdiği katkı büyüklüğünün ve asaletinin mümtaz bir ifadesiydi…
Sonrasını gördük, yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz… Bıraktığı dev mirasın sözde “Şeffaf ve Paylaşımcı” ellerde (!) ne hale geldiği ortada ?…
Hele ki o muhteremlerin vefası (!)…
Şimdi sadede geliyorum, uzattim diye kızmayın lütfen ?…
Beni bazı utanmaz pişkinlerin, tesislerin pahalıya mal olduğu ima ve iddiaları oldukça rahatsız etmekte… Bilerek (ayıp ederek) veya bilmeyerek (safça) ortaya attıkları bu yalan / yanlış, yanıltıcı iftiralar kabul edilemez bir vefasızlıktır…
Şimdi bu konuda yazı yazanları, iddialarını belgelemelerine, ispata; ne istediklerini, amaçlarının ne olduğunu açıklamaya çağırıyorum… Bunu gerçekleştiremezlerse hepsi birer müfteridir, voleybolumuza zarar vermektedirler…
Hatta daha da ileri gidiyor, tesisleşme için tek bir çivi çakamayanlara sesleniyorum !… Siz ancak daha iyisini yapabildiğiniz anda konuşabilirsiniz, aksi takdirde komik duruma düşer, daha de ezilir, büzülürsünüz !…
7500 kişilik Burhan Felek Voleybol Salonu, müştemilatıyla, yani 4 yıldızlı oteliyle, TVF binasıyla, geniş kapalı otoparkıyla, Kapalı Plaj Voleybolu Kortu ile 10 milyon liraya (eski parayla 10 trilyona) mal edilmişti…
Müteahit değilim, bu konuda bir kara cahilim, kabul ediyorum !… Ben neticeye bakarım !… Arsayı almak, 10 milyona koca tesisi o alana serpiştirmek; üstelik ismine “Voleybol” ekleyerek “Bu tesis voleybolundur.” şerhi düşmek (!), tüm bunları maddi destek almadan gerçekleştirmek hiçbir babayiğitin becereceği bir şey değildir, tek bir benzer örneği de yoktur !… Tabii Karabıyık Başkan‘ın diğer eserleri Ankara Başkent ve Beştepe, İzmir Atatürk, Bursa Cengiz Göllü, Volley Hoteller vb. hariç…
Buna tüm kalbimle inanmama rağmen, Serkan Yılmaz’ın önerisine uyarak bir mukayese yapmak istedim; araştırdım. Burhan Felek Voleybol Salonuyla aynı dönemde tamamlanan, EYOF için planlanıp ihalesi 2008 yılında yapılan Trabzon’daki 7500 kişilik Hayri Gür Spor Salonu’nun maliyeti, 30 milyonu geçmiş…
Bizim salonun temeli 2011’de atıldı, yani Trabzon’daki salondan 3 yıl sonra…
Paranın 3 yıldaki değer kaybını, Trabzon’daki salonda bulunmayan otel, kapalı otopark, federasyon ofisleri, kapalı plaj voleybolu kortlarını da dikkate aldığınızda bu fiyat, bir büyük başarıyı hatta mucizeyi ortaya koymuyor mu ?…
Cengiz Göllü Voleybol Salonu’nun maliyeti ise sadece 5 milyon lira civarındadır… Yani mirasyedi Mutlugil Federasyonu‘nun pek becerikli yöneticilerinin (!) Güvenlik Kameraları bedeli kadar !…
Sayın Karabıyık döneminde Türk voleyboluna kazandırılan hiçbir tesis için özel olarak Devlet 1 lira vermemiştir… Tamamı TVF bütçesinden yaptırılmıştır. Merak edenler o dönem genel kurul mali tablolarına rahatça ulaşabilir. Ya da Spor Genel Müdürlüğü kayıtlarına…
Üstelik, kazandırılan onlarca tesis, çağ atlayan voleybolumuz, yaşadığımız onlarca ilk, uluslararası başarılar ve organizasyonlara rağmen 20 milyon lira da Mutlugil yönetimine devredilmiştir…
Aksini iddia edenlerinin önlerine belgeleri (Savaş Eskigülek kardeşimin röportajını) koyar; fena mahçup ederim !…
Hodri meydan ?…
Sevgili Hocam , Protokol trübününde çıkan kavga haberini sizin yazınızdan sonra okudum.Benim çok yakıştırdığım ve beyefendilerin üstüne cuk diye oturan görüntüleri uçarak atladı yumruğu bastı gibi anlatmak , bu kargaşayı salonun yapılışına ve maliyetine bağlamak neyin kafasıdır anlamadım .
BeğenBeğen
Sayın Jale Soydan; Bazı şeyleri bende anlamakta zorluk çekiyorum… Ancak biraz konuları ve konumları birbirine bağlayınca normal, olağan karşılıyorum…
BeğenBeğen
Hasan ağabey ,Türk Dil kurumu Utanmanın anlamını ; Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, mahcup olmak olarak açıklıyor ,
Utanmazın anlamını da ; Utanması olmayan, sıkılmaz, yüzsüz, arsız olarak açıklıyor. Umarım küçükte olsa katkımız olmuştur.
BeğenBeğen
Neredeyse 10 yıl olmuş Burhan FELEK spor salonu yeniden voleybolun hizmetine açılalı. Bu nasıl bir kindir ki protokol trübününde çıkan kavgayı salonun imalatına bağlamak, hadi madem bağladınız , protokol tribünü kullanışlı yapılmamış , nasıl uyduruveriyorsunuz pahalı yapıldığını . Üstelik bunu voleybol basınının sözde temel taşlarından birisi yapıyor .Siz nasıl haberci , nasıl gazetecisiniz arkadaş ?Zavallı voleybol
BeğenBeğen