Bu gece sarı-kırmızı ve sarı-lacivert renklerle yıkandı… 2 ezeli rakip yaklaşık yarım asır sonrası Türkiye’nin bu yıl bayanlarda en büyüğü olmak için tarihi finalde karşı karşıya gelme hakkını elde ederlerken heyecan kasırgasında harikalar yarattılar, 2 dev rakibin de hayallerini yıktılar…
Bu finale sanırım Burhan Felek Voleybol Salonu küçük gelecek ?… Acaba salondan stada mı alınsa ?…
GALATASARAY MUCİZESİ…
Birisi çıkıp da “Sultanlar Ligi” öncesi “Galatasaray Final Oynar !…” deseydi, sanırım camianın yüzde 99’u güler, bu kişiyle dalga geçerdi…
İçlerinde benim ve bizim doktor Deniz Arslan‘ın yer aldığı yüzde 1’in tahmini tuttu…
Yarım asırlık hasret sona erdi, sarı-kırmızılılar üzerlerinde 3-0’lık ilk maçın verdiği rahatlık ve öz güven, arkalarında müthiş seyircileriyle bileklerinin hakkıyla finale isimlerini yazdırdılar…
“Helal Olsun !…” diyoruz… Maçın yıldızları Galatasaray’ın pasörü Gamze **** ile orta oyuncusu Jackson **** idi…
Evvelki gün bizim doktorun, Deniz Arslan‘ın Galatasaray’ın başarılı antrenörü Ataman Güneyligil‘i öven “BİR TÜRK ÜÇ İTALYANA NE YAPTI ?…” başlıklı yazısı sonrası, kendisini “Dereyi görmeden paçaları sıvamakla” suçlayıp yazısının erken yazıldığı konusunda brifing verenler de (!) böylece sadece boylarının ölçülerini almakla kalmamışlar, sanırım EVOLEYBOL farkını da kavrayabilmişlerdir ?…
Galatasaray’ı Güneyligil maçlara mental ve taktik olarak o denli iyi hazırlamış ki, güçlü rakiplerini evire çevire yenip, aba altından kabaca sopa değl, kibarca yol gösterip, Galatasaray tarihinin en kötü Başkanı Dursun Özbek ve yönetimine, “Futbolu tabii ki ihmal etmeyin ama biraz da bizlerle ilgilenin, oraya yatırıp, sokağa attığınız dev bütçenin ellide birini bize ayırın da önümüzdeki yıl ülkemizi temsil edeceğimiz Şampiyonlar Ligi’nde şampiyonluğa oynayalım, müzemize bu değerli kupayı getirmeye çalışalım !…” der gibiydiler ?…
Galatasaray Bayan Voleybol Takımının misli misli bütçesine sahip Vakıfbank’ı son 2 maçta hiç bu denli dağınık, ruhsuz, bitik, dağınık, Guidetti‘yi de bu denli pasif, teslimiyatçı görmemiştim ?… Maçlara çıkarken resmen rakiplerine “Biz finali düşünmüyoruz, siz önden buyurun !…” nezaketi (!) içerisindeydiler ?… Ben bu spora 50 yılımı dolu dolu vermişsem, bu vurdum duymazlığın altında iyi gitmeyen bir şeylerin olduğunu, sanki bir doyumun ötesinde gizli bir protesto ve bir yerlere ceza kesme (!) modu olduğunu hissediyorum… Kolay kolay yanılmam ?…
Tebrikler Galatasaray…
FENERBAHÇE’NİN “ALTIN SET” MUCİZESİ…
Gecenin 2. yarı finalinde ise önce bir heyecan kasırgası esti, sonrası bir mucizeyle sonlandı…
İlk maçı koçları Abbondanza‘nın maçı sadece seyretmesiyle güçlü rakibi Eczacıbaşı’na 3-0 veren Fenerbahçeli kızlar, bu kez koçlarına pek fazla zahmet vermeden (!) işi kendi kendilerine halletme düşüncesinde gibi maça çıktılar… İlk seti kaybetmelerine rağmen oyundan düşmediler, bilakis asıldılar, varlarını yoklarını sahaya koydular, sonraki 3 seti alarak maçı 3-1 bitirip işi, bana “3-0 / 1-3” veya “1-3 / 3-0”lık karşılıklı skorları “eşit” sayan, CEV’in uydurması, benim başından beri “Hak ve Emek Gaspı” olarak nitelendirdiğim “Altın Set”e taşıdılar…
VE ALTIN SET…
Nefesler tutuldu…
Fenerbahçeli kızlar arka arkaya gelen 3 setin rehaveti ve yorgunluğuyla sete tutuk başladılar…
0-1, 1-1, 1-2, 1-3, 2-3, 2-4, 3-4, 3-5, 4-5, 4-6, 5-6, 5-7, ve 5-8 ile sahalar değişti…
Fark Boskoviç’in arka arkaya 2 hücumu ve servisten kazandırdığı “Ace” sayılarıyla bir anda 7-12 oluverdi…
Ardından Polen’e Eczacıbaşı’nın iyilerinden Neslihan’ın bloğu geldi, 7-13 oldu…
Eczacıbaşı’nın yediği çok basit bir plase ile durum önce 8-13, maçın yıldızı Eda’nın ***** önce Boskoviç’e ardından Neslihan’a 2 muhteşem bloğu ile 10-13 oldu…
Eczacıbaşı’nın 2. ve son molası sonrası Boskoviç durumu 10-14’e taşıdı…
Eczacıbaşı için “Maç servisi” anı…
Eczacıbaşı maçı almak üzereydi…
Öyle ya, tam 4 kez maç sayısı hakkı çok ciddi bir avantajdı…
Ama herkesin gördüğü ama o andaki heyecandan unuttuğu bir isim vardı…
Maçın tartışmasız kahramanı kaptan Eda *****…
Eda gene sahnedeydi, Boskoviç’e muhteşem 2 blok daha yaptı, geçit vermedi… 12-14
Boskoviç müsait bir topu auta vurdu… 13-14…
Gene Eda… Gene bloğu… 14-14…
Kim klasını konuşturdu… 15-14…
Barbolini abandone, hala seyrediyor… Pes vallahi ?…
Oysa orada tecrübeli bir Neslihan tercihi için kahin olmak gerekmiyordu ?…
Gene Kim… 16-14
Fenerbahçe arka arkaya aldığı 6 sayıyla “Altından set”i 10-14 geriden gelip, 16-14 kazanıyor !…
Fenerbahçe’de görülmeye değer müthiş bir çılgın sevinç var… Oyuncusu, teknik heyeti, yöneticileri, seyircisi tek yumak halinde sahada kendinden geçmiş durumda…
Öte yanda, beceriksiz Barbolini yüzünden kahrolmuş, Türk Bayan Voleybolunun lokomotifi, bu tabloyu bu şekilde kaybetmeyi hak etmeyen koca bir camia…
Yazık kere yazık !…
Bu faturayı Barbolini’ye ve onu tüm başarısızlıklarına ve ikazlarımıza rağmen göz göre o takımı emanet eden kim varsa onlara kesmek gerek !…
Bir “Altın Set” finali mucizesi yaratan Fenerbahçe’yi yürekten kutluyor, Eczacıbaşılı tüm sporcuların ve gönül verenlerin üzüntülerini ve kahırlarını paylaşıp, “Geçmiş Olsun !…” diyorum…
Antrenörlükte artık kaşarlanmış sevgisiz, mimiksiz, ruhsuz Barbolininin geçen senelerde Galatasarayda ve Milli Takımdaki başarısızlığını gördükten sonra, hala bu adamdan medet ummak, akıllara seza. Türkiyeye uyum sağlamış Guidetti hariç, diğer İtalyan antrenörlerinin yaptığı antrenörlüğü çok kişi yapar. Güneyligili ve onu sahip çıkan Galatasaray Voleybol Şubesini kutlarım.
BeğenBeğen
Sayın Demir Suner ; Kaç yıldır bu konuda eleştiriler yapıyorum, dikkate alan yok !… Bu kulüpler kendi mensuplarına ve taraftarlarına bile hesap vermemekteler, işi pişkince yürütmektedirler, tabii ki buna yürütme denebilirse ?… Bu arada “KAŞAR” sıfatını kullanmışsınız ?… Aman dikkat !… Bu kelimeyi bir maç yazımda, “usta, işinin ehli” olarak kullandım diye Voleybol Federasyonunun bana yaptığı hainliği herkes biliyor !… Argo’da bu sıfatın başka manalara çekildiğini, bir edebiyatçı / yazar olarak 63 yaşımda öğrendim !… Onların kafaları ya o işlere çalışıyordu, ya da beni saf dışı bırakmak için fırsat kolluyorlardı, fesatlığa imza atarak böbürlendiler ?… Aman dikkat !… ,
BeğenBeğen
Erkeklerde kaşar kelimesini tamamen eskimiş, profesyonelleşmiş, amatör ruhunu kaybetmiş anlamında kullandım. Bayanlarda kesinlikle kullanmayacağım bir kelimedir. Eğer öküzün altında buzağı aranırsa, ben size her kelimeyi lastik gibi uzatır, en akla gelmeyecek anlama getiririm. O kelimeyi özellikle de antrenörlükle ilintili olarak yazdım.
BeğenBeğen