BARAJ MAÇLARINDA SEVİNÇ VE HÜZÜN BİR ARADAYDI…
Bayanlarda baraj maçları tahminlerimi yanılttı…
Seramiksan ile birlikte İdman Ocağı ne yapar eder, lige tutunur düşüncesindeydim…
Şartlar da onlardan yanaydı Baraj maçları başlarken…
Seramiiksan 19, İdman Ocağı 15, Nilüfer Belediyesi ve Sarıyer Belediyesi 12’şer puanla lig puanlarının taşındığı çift devreli lig usulü yapılan baraj maçlarına başladılar…
Seramiksan 28, Nilüfer Belediyesi 27 puanla ligde kalırken, Sarıyer 22, İdman Ocağı da 17 puanda kalıp, son 2 sırayı paylaştılar… Bu 2 güzide takımımız gelecek yıl 1. Lig’de mücadele edecekler…
Voleybol Federasyonumuzun oldum olası “üvey evlat” muamelesi yaptığı, sadece Trabzon’un değil ülkemizin de tarihi, köklü kulüplerinden İdman Ocağı şansız bir sezon yaşadı… Voleybol sevdalısı, çalışkan Başkan Mehmet Öz‘ün tüm idealist çalışmaları ve çabaları engellere takıldı…
Sezon öncesi destek sözü aldıkları sponsorları yakışıksız bir şekilde yan çizdi… Trabzon’un büyük şirketleri ve de yöneticileri kendi illerini, hatta Karadeniz’i onurla temsil eden, Avrupa Kupalarında ülkemize bir 2.lik kazandırma başarısını gösteren bu örnek takımın Başkanının, yöneticilerinin, teknik ekibinin sporcularıyla çırpınarak verdiği haysiyetli mücadeleyi sadece seyrettiler, bolca laf ürettiler… Kısacası yazık ettiler, ayıp ettiler…
Bu arada “Baraj Maçları”nda ilginç maçlar oynandı, tatlı sürprizli (!) sonuçlar alındı… Seramiksan’ın Bursa Nilüfer Belediyesi’ne 2 maçta 6 puan vererek yenilmesini “Bahar Sarhoşluğu”na (!) bağlayanlar oldu ?… Ancak İdman Ocağı’nın, her şeye rağmen, mevcut kadrosu ve değerli, tecrübeli antrenörü Reşat Arığ ile kendi işini kendisinin bitireceği, hani derler ya, “Kendi göbeğini, kendisinin keseceği” Sarıyer Belediyesi ve Nilüfer Belediyesi maçlarından tek puan bile çıkaramayıp sadece en son maçta ununu eleyip, ipe asmış, yani işini bitirmiş, rehavet içinde olan Seramiksan’ı 3-2 mağlup ederek aldığı 2 puanla yetinmesi doğrusunu isterseniz, herkes gibi beni de hayli şaşırttı…
Başkanları Mehmet Öz asla pes etmemeli… Önünde 2 seçenek var !…
Birincisi, güçlü bir sponsor bulup, işi riske atmadan, kadroda gerekli revizyonu yapıp, tekrar Sultanlar Ligi’ne çıkmaları…
İkincisi ise, alt yapıya erekli yatırımı yapıp, kısa ve uzun vadede Türk voleyboluna değerler yetiştirerek, genç, yetenekli bir kadro ile 1. Lig’de tutunmak…
Boğazın incisi, Gökhan Edman gibi tecrübeli bir ustanın teknik patronluğundaki Sarıyer Belediyesi’nin de voleybola duyarlılığının ve yatırımının devam edeceğini düşünüyorum…
Onlar da Sultanlar Ligi’ne tekrar “Merhaba” demek için tüm olanaklarını kullanacaklardır…
Özetle sevinç ve hüzün bir aradaydı…
Seramiksan ve Nilüfer Belediyesini kutluyorum…
Sarıyer Belediyesi ve İdman Ocağı’na gelecek sezon için şimdiden başarılar diliyorum
Gelecek yıl, Bayanlar 1. Lig kıran kırana maçlarla çok zevkli, heyecanlı ve kaliteli geçeceğe benziyor… Gönül arzu ediyor ki; 28 takımın 14’erli 2 grup halinde mücadele ettiği, en az 8-10 sıkı takımın bulunduğu 1. Lig’den 2 değil 4 veya 6 takım Sultanlar Ligi’ne yükselsin ?… Böylece 14- veya 16
takımdan oluşacak Sultanlar Ligi Anadolu’yla biraz daha kucaklaşmış olur ?…
VE ZİRVEDEKİ KAPIŞMADA SON PERDE…
Sultanlar Ligi’nde beklendiği gibi, geçen seneler ilk 4’de abone olmuş takımların mücadeleleri var…
Bizim yetenekli kızlarımızın aralara serpiştirildiği (!), birçoğunun da yedeğe mahkum edildiği, “Dünyanın en iyi ligi” diye övündüğümüz (!) bol yabancılı ligde ilk dörde kalıp eşleşen Galatasaray – Vakıfbank ile Eczacıbaşı – Fenerbahçe maçlarının ilklerinde usta koç (!) Abbondanza‘nın büyük katkılarıyla (!) yö
nettiği Fenerbahçe, beklenen başarısız koçluğuyla sezonda hayli eleştiri ve tepki toplayan kendisi gibi bir diğer usta koç Barbolini‘nin Eczacıbaşı’sına beklenmedik bir rahatlıkla, net bir skorla 3-0 yenilerek finali oldukça zora soktu…
Şu anda oturmuş kadrosu ve kurnaz, hınzır (!), başarılı koçu Guidetti ile şampiyonluğun en büyük favorisi olarak gösterilen Vakıfbank karşısında çok iyi oynayan Ataman Güneyligil‘in Galatasaray’ı büyük bir sürpriz yaparak maçı 3-0 kazandı ve büyük alkış aldı, final için de büyük bir avantaj yakaladı…
Ancak rövanşlarda ilk maçları kazanan bu 2 takımımızın finale adlarını yazdırabilmeleri için rakiplerinden en az 2 set almaları gerekiyor… Tek set almaları veya 0-3 kaybetmeleri halinde Avrupa Kupalarında olduğu gibi, tamamen emek ve hak gaspı olarak nitelendirdiğim, CEV’in saçma sapan statüsü olan “Altın Set” devreye girecek…
Yarın, 12 nisan çarşamba 16.00′ da Vakıfbank – Galatasaray, 19.00’da ise Fenerbahçe – Eczacıbaşı maçları nefes kesecek…
Şifresiz kanaldan yayınlanacak olan bu 2 maçı da sizlere gecenin ilerleyen saatlerinde yorumlamaya çalışacağım…