Sporumuzun idealist ruhuna “Fatiha” okuduğumuz günlere gelişimiz kaza sonucu değildir; tesadüf ve şansızlıkla da alakası yoktur, hele becerisizlikle…
Ülkemizde spor, başta futbol, basketbol ve voleybol olmak üzere tüm dallarda, tıpkı eğitimde olduğu gibi, politize edilmiş; ehil olmayan acemi ve yanlı/yanlış ellerde boğulmuştur. Siyasi düşünceler, iğrenç menfaatlerle nitelikli yöneticiler resmen itlaf edilmiş; sporcuların büyük çoğunluğunda da bilinç zehirlenmesine yol açılmış; yediklerimiz gibi sporun da genetiği ile oynanmış, bozulmuştur…
Bu aymazlığa bir de eğitimdeki yozlaşma ile ortaya çıkan ve gittikçe artan kültür erozyonu tuz biber ekmiş, pestilimizi çıkarmıştır…
Sporumuzun birçok branşında yabancı ve devşirme sporcularla ve dopingle aranan suni başarılar beceriksizliğin ve yetersizliğin en canlı ve çarpıcı ifadesidir…
Türk sporuna yön vermesi beklenen Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi bu arenalarda (!) pasifize olmuş, işlevini layikiyle yerine getiremez duruma düşürülmüştür.
Sağlam kafanın bulunacağı vücut, sağlam vücudun bulunacağı kafa bu hengamede kısmi felç geçirmektedir…
Bu hazin tablo, geleceğimizi teslim edeceğimiz genç neslimizin önünü kesmekte, hepimizi gelecek endişesi içine sürüklemektedir…
Bu yüzden endişem çok, üzüntüm büyüktür…