BURSASPOR’ DA SUÇLU KİM? Deniz Aslan

 

Bu maçla ilgili bir şey yazmayacaktım.
Çünkü olumlu da yazsak olumsuz da yazsak fanatik arkadaşlar bunu başka yerlere çekme başarısı göstereceklerdi.

 

Aslında yazacak çok şey olmasına rağmen “Boşver gerek yok” dedim.
Dün akşam bir haber görünceye kadar da öyle düşünüyordum.

 

Neyden bahsediyorum? 26 Şubat pazar günü Bursa’da Bursasporun bir İzmir takımı ile oynadığı maçtan bahsediyorum.

 

Her iki takım da 52 puandaydı ve kazanan “play off”a katılmak için büyük bir avantaj elde edecekti. Bursaspor son iki haftada kendisi gibi “play’ off”ta şiddetle puana ihtiyacı olan Alaşehir’i de Alaşehir’de 3-2 yenmişti.

 

Maçın favorisi doğal olarak Bursaspor’du. Nilüfer’deki Cengiz Göllü spor salonunda tribünler doluydu.

 

İlk seti İzmir Takımı aldı. İkinci sette Bursa hızlı bir giriş yaparak ilk teknik molaya 8-2 girdi. Sonra farkı daha da açtı, bir ara 19-6 oldu. Bursa aynı hızla devam etse İzmir takımını moralmen sıfıra indirecekken laubali bir şekilde oynamaya başladılar. Savaş meydanında yaralı düşmanına son hançeri vurmadı, arkasını döndü. Bana göre maçın kopma anı da burasıydı.


Fark fazla olduğu için veilen sayıları kimse önemsemedi. “Nasılsa buradan bizi yakalayamazlar” diye düşündüler. Ama İzmir takımı aldığı her sayıda daha da morallendi. 22-15 yaptı durumu. Bursa da telaş başlamış, İzmir takımı canlanmıştı. İzmir takımının hücumunda içeride dışarıda tartışmasının olduğu bir pozisyonda hakem sayıyı Bursa lehine verince 23-15 oldu, seti de Bursa 25-15 aldı.

 

Ama artık İzmir takımı üzerindeki ölü toprağını atmış, özgüvenleri tekrar gelmişti. Bursa, manşet karşılamada sorun yaşıyordu. Manşet çıkmayınca iyi pas ve etkili hücum da olmadı. İzmir takımında da pasör takıma yeni gelmiş, zaman zaman pas hataları yaşamıyordu. Ancak 9 ve 16 numara mesafe tanımaksızın, cesaretle hücum ettiler. Topu boşluklara atarak ya da bloğa vurarak “iyi pas gelmediğinde de sayı kazanılır” dersi verdiler. Bursa takımı derse “yabancı” kaldığından bir şey alamadı. Bunun yanında İzmir takımı bu maça mental olarak daha iyi hazırlanmış. Maçın önemini, sonuna kadar mücadelenin ne anlama gelebileceğini kavramış. Maça göre taktik geliştirmiş. Sonuçta bütün bunlarla başarılı oldu ve seti 25-23 alıp durumu 2-1 yaptı.

 

Herkes şoktaydı.
Salondaki seyirciler sustu. Dördüncü sete başlarken doğru düzgün tezahürat dahi yoktu. Bursa’nın yedek pasörü, yedek liberoyu ve smaçörleri de beklenen katkıyı sağlayamayınca İzmir takımı seti 25-16 maçı da 3-1 alarak play off için büyük bir avantaj elde etti.
İzmir takımının antrenörü takımının maç sonrası,saha içinde sevinç gösterisini abartmasına izin vermedi. Bursa seyircisi kendi takımını çağırıp alkışladı, moral verdi. Açıkçası rakip takımı da çağırıp alkışlamalarını bekledim. Ancak yapmadılar. Bir yeşil beyaz formalıya ” Keşke onları da çağırıp alkışlasaydınız” dedim.

 

“Abi onların İzmirde takımımıza neler yaptığını gördün mü? Onlar bizi 3-0 yenmelerine rağmen alkışladılar mı? Yoksa küfür mü ettiler?” dedi.

 

Maç sonrası bazı Bursalı oyuncuların ağlayarak sahayı terk ettiğini gördüm. Pasör Selin bunlardan biriydi. Oysa yabancıları Elena yanında bir erkekle sahadan gülerek çıktı, resmini de çektim. Yanımda maçı izleyen yeğenim “Bazıları ağlayarak çıkıyor, şunun umurunda değil, zaten bir topa doğru düzgün vurduğunu görmedim” dedi.
“Yabancılar bizim kadar duygusal değillerdir, onlar maç bitti mi normal hayatlarına dönerler” dedim.
“Bence bu durum normal değil dayı. Sonuçta arkadaşları ağlarken o niye gülüyor” diye sordu.

 

‘Evimize döndük. Zaten Bursa’ya maç için değil, Uludağ Üniversitesinde mesleki bir kurs için gitmiş olduğumdan bir şey yazma gereği duymadım.

 

Dün bir köşe yazarının mağlubiyette tüm suçu Pasör Seline attığını okuduğumda ağzım iki karış açıldı. Eline her kalem alan yazı yazarsa böyle şeyler olması normal. Ismarlama, gerçek suçluyu gizleyerek suçu başkasına atmaya yönelik bu çabayı gösteren bu arkadaşa göre genç Selin iyi pas verememişmiş, diğerleri de iyi smaç vurmamışmış. İnsaf be sevgili kardeşim! Maçı mı izlemedin acaba? Bir kere Selin‘e manşet geldi de Selin mi pas vermedi? Selin pas verdiğinde gidip bir de onun smaç vurmasını mı bekliyorsun acaba? Hadi diyelim Selin kötü pas attı, peki diğer takımın pasörü mükemmel paslar mı atıyordu da 16 numaralı, 9 numaralı oyuncu her topa vurdu, öldürdü? Acaba topu okşayarak sürekli plase ile karşıya gönderenler, karşı sahadaki 16’dan hiç mi utanmadılar?
Hadi iyi pas gelmedi, smaç vurmadılar diyelim. Servisleri daha önce smaç servis kullanan arkadaşlar bu maçta neden “avanta top” verir gibi servis kullandılar?
Bursaspor’un böyle yazılarla kaybedecek zamanı yok. Herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım. Mesela seyirci gerçekten destek oldu mu? ( Bana göre hayır) Suçu geleceği olan genç bir pasörün üzerine atmak olsa olsa hedef değiştirmek olur, kimseye fayda getirmez.

 

 

 

3 Comments

  1. bir izmir takımı değil, KARŞIYAKA SPOR KULÜBÜ!!! Ayrıca 9 ve 16 değil, Simay ve Yasemin!!! Tarafsız yazın azıcık…

    Beğen

  2. 2 ay önce yazdığım yazıdan ( https://evoleybol.com/2016/12/25/izmire-ne-yakisir-ne-yakismaz-deniz-arslan/ ) sonra tehditler ve tacizlere maruz kaldık ve hala kalıyoruz.
    O yazıya salondaki ortamın ne kadar iyi olduğu, takımın ne kadar harika oynadığı ama bazı fanatiklerin küfürlerine çözüm bulunması gerektiğini yazmıştık sadece.
    Kimseye hakarette bulunmadık. 105 yıllık mazisi olan bir takımı da gözardı etmiş değiliz.
    ‘Karşıyaka adını bir daha ağzınıza almayın, yoksa karışmayız’ dediler.
    Şimdi de yazmadığımız için suçlanıyoruz.
    Ne yapsak acaba?

    Beğen

    1. Küfür etmeyen biri olarak dışarıdan bakıldığında çok antipatik duruyor. Sizce de öyle değil mi normal şartlarda?

      Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s