YATSI YAZILARI‘nın 13. bölümünde TVF‘nin 21 Mart 2013’te Yönetim Kurulu kararına bağlayarak Bakanlık Makamına verdikleri taahhütnameden dikkatimi çeken bazılarını ve Mutlugillerin bu taahhütlerin tam tersi uygulamalarını paylaşmıştım.
Bugün 13. bölümde ele almadığım 3 ayrı taahhüte ve bunlara yönelik uygulamalara dikkatinizi çekmek istiyorum.
TAAHHÜT (10): Başta SPONSORLUK olmak üzere yeni mali kaynaklar oluşturmak, kaynakları etkin ve verimli kullanmak.
UYGULAMA : Aşağıda iki gelir-gider tablosunu incelemenize sunuyorum. Bunlardan birincisi 4 yıl önce Karabıyık Başkan’ın Federasyonu Mutlugillere devrederken genel kurula sunduğu, ikincisi Mutlugillerin 2014’te mali genel kurula sunduğu 2012-2014 dönemine, üçüncüsü ise 2014-2016 dönemine ait…
Lütfen çok dikkatli inceleyin; incelerken birinci tablonun kapsadığı sürenin, 3. den 3 ay daha az olduğunu ve Türk lirasının 4 yıldaki değer kaybını da dikkate alın (USD – TL baz alındığında: 2 Ekim 2012 1 $=1,78₺ ; 18 Kasım 2016 1$=3,38₺ hesabıyla bu kaybın %90 olduğunu göreceksiniz.)…
Gördüğünüz gibi gelirlerin, hele de sponsorluk gelirlerinin artmadığı ortada. Zaten aksi mümkün değil; yeni sponsorluklar bulmak bir yana, aldıklarında sponsoru olan 1,2 ve 3. liglerin sponsorlarını, yıldız, genç, A milli takımların sponsorlarını dahi elde tutamadılar…
2012-2014 tablosunda (çoğu Karabıyık Başkan‘ın yaptığı sponsorluk anlaşmalarından kalan) 9,6 milyon Lira olan sponsorluk gelirleri 2014-2016 gelir-gider tablosunda 3 milyon Liraya düşmüş…
Korkarım bu bedelin içine “Vestel Sultanlar Ligi” anlaşmasından alınacak bedeli de dahil etmişlerdir…
Oysa “Sporcu, Antrenör, Hakem Lisans-Vize Gelirleri” Karabıyık‘ın iki yılına oranla, ilk iki yılda 2 kat, sonraki iki yılda ise 4,5 kat artarak 4,5 milyondan 19 milyon Liraya çıkmış…
Bu ise Mutlugillerin kılıcının sadece kulüp, antrenör ve hakemleri kestiği anlamına geliyor. Yani gelir artırmak için, madden de desteklemeleri gereken kesime yüklenmiş de yüklenmişler. Böylece “Kılıç kınını kesmez.” ata sözümüzü de yalanlamışlar; hep atasözlerimiz onları yalanlayacak değil ya!..
Kaynakların etkin ve verimli kullanılmasına gelecek olursak, durumun çok daha vahim olduğunu görürüz. En basit örnekler; bu yazı dizisi içindeki Araba Sevdası, Telekom’un borcunun TVF’ye ödetilmesi, 50. Yıl Plaj Voleybolu Salonunun Jimnastiğe tahsisi yetmiyormuş gibi elektrik, su giderlerinin bile TVF’ye ödetilmesi, müteahhitlere fazladan ödenen milyonlar, %250 artan personel giderleri, 110 bin liradan (14.922+2.455=17.378) 17,5 milyon liraya çıkarak 17 kat artan “diğer giderler”…
Bir kaç örnek de, güncel olduğu için, Denetim Kurulu Raporunda yer verilen stok listesinden vereyim. Bu listede;
Tanesi 224,75 liralık altyapı bayan maç forması,
Bir markadan tanesi 120- Liralık 927 adet seremoni eşofmanı (120X927=111.240-₺),
Aynı markadan tanesi 60-liralık 3.757 adet tişört (60X3.757=225.420-₺) gördüğümü söylesem ne dersiniz?…
En azından “Hani ERREA bizim malzeme sponsorumuzdu. Neden bu malzemelere para veriliyor; bunlar parayla alınıyorsa salonlarda, maç yayınlarında televizyonlarda döne döne gösterilen ERREA reklamlarından para alınıyor mu ?…” diye sormaz mısınız?…
Ya da “Bu kadar malzeme alan bir kurum, 60- liraya tişört, 224,75 liraya altyapı forma (üst) mü alır ?…” demez misiniz?..
Peki, “Stok listesinde diğer marka ve tip tişörtler, eşofmanlar da var; bu markadan depoda 3757 adet tişört, 927 adet seremoni eşofmanı kalacak kadar alım yapılma sebebi ne olabilir; bu kadar kaldığına göre acaba alınan sayılar kaçtı?” diye sorgulamaz mısınız ?…
Yazacak çok şey, verecek çok örnek olsa da, YATSI YAZILARI‘nı bitirme arzusundayım ve ale almam gereken 2 taahhüt daha var…
TAAHHÜT (11): İhtiyaçların karşılanması için mal ve hizmet alımlarında rekabet kurallarına uyarak daha kaliteli ve ekonomik temini sağlamak.
UYGULAMA: Kamu İhale Kanunu hiçe sayılarak yapılan kamera alımı ile sokağa atılan 5,5 milyon lira, Plaj voleybolu çadırı, gerçek değerinin 12 kat fazlasına hem de başkasının adına Rakraka Reklam adlı firmaya yapılan tabela ödemesi, yukarıda örneklerini verdiğim malzeme alımları…Aşağıdaki faturada 26.09.2014’te ödenen 9.652 lira bugünün döviz kuruyla 14.477 liraya eşittir… Ve bu parayı bonkör voleybol Federasyonumuz kadrolu kendi personelinin bile yaptığı / yapabileceği bu görev için her ay ödemiştir…
Düşünsenize bir kez; rekabet kurallarına uyarak yapılan bir alımda altyapı formasının tanesine 225-Lira verilebilir mi?…
TAAHHÜT (12): Bütçeyi saydamlık ve hesap verilebilirlik ilkeleri doğrultusunda oluşturmak.
Mutlugillerin hesap vermekten hiç hoşlanmadığını yıllardır yazdığım biliyorsunuz. Sonunda Bilgi Edinme Hakkı Kanununa sığınarak yaptığım başvurulara dahi cevap alamadığımı da… (Bkz. YATSI YAZILARI 2,3,4….)
Vakti gelip mali raporlarını yayınlayarak verdikleri sözde hesapların ise içinden çıkmak mümkün değil; elle tutulur tarafı, tutarlı hiçbir yanı yok…
Yukarıdaki gelir-gider tablolarının sağ tarafında yer alan ‘gelirler’ bölümünün birinci satırlarını bir inceleyin lütfen… 2012’de (Karabıyık’ın yaptığı tabloda) 2010’dan devir var; 2014’te (Mtlugillerin yaptığı ilk tabloda) 2012’den devir var…
Peki 2014-2016 gelir-gider tablosundan 2014’ten devredilen 15.909.711-TL neden yok ?…
Bu bedel konulduğunda, gelirler toplamı 97.431.531-TL, gelir fazlasının da
20.787.698-TL olacağı, oysa bilançoda böyle bir bedel görünmediği için olabilir mi ?…
Evet, aşağıdaki bilançoyu incelediğinizde bu bedelleri hiç bir yerde göremeyeceksiniz…
Hatta, bu 15,9 milyonluk deviri göstermedikleri 2016 gelir tablosunda gösterdikleri 4.877.926,29-TL’yi de bilançonun hiçbir yerinde göremeyeceksiniz. Oysa önceki bilançoları incelediğinizde, gelir-gider tablosundaki gelir fazlasının bilançoya kâr olarak işlendiğini görürsünüz.
Basit bir hesapla ve kendi mali tablolarına göre; dönem gelir fazlası 4,877 milyon lirayı bilançoya dönem kârı olarak yazdığımızda, dönem zararı yazdıkları 2,294 milyon lira ile toplamı olan 7,172 milyon liralık bir açık bulursunuz.
Yani bu miktarın bilançonun aktifine yazılması gerekir. Bu da kasada veya bankada bu kadar daha para olması gerektiği anlamına gelir. Tekrar ediyorum bu sonucu kendi mali tablolarına göre buldum.
Aslında hesap detayları bir elimize geçse neler buluruz neler?…
Üç satırlık tabloda bu kadar hata/usulsüzlük yapan bu muhteremlerin ne kadar hatalarını, usulsüzlüklerini yakalarız kim bilir ?…
Baksanıza toplam 76 milyon lira giderin 17,4 milyon lirasını, diğer giderler başlığı altında gizlemişler. 2014’te çok eleştirdiğim için olacak; en büyük gider kalemi görünmesin diye de ikiye bölmüşler: Diğer organizasyon ve faaliyet giderleri 2,455, diğer giderler 14,922 milyon lira?… Toplamda 17,4 milyon lira ve giderler toplamının %23’ü…
Bir de Karabıyık’ın (1. gelir-gider) tablosuna bakın diğer giderler kaç lira, giderlerin yüzde kaçı ?… Ben söyleyeyim; 110.595-lira, giderler toplamının yüzde değil 470’te 1’i…
Karabıyık döneminde toplam giderlerin 1/3’ü tesis yapımına harcanmış; Mutlugillerde ise (zaten tesis yapımı yok da) giderlerin 1/76’sı proje gideri…
Yazılacak o kadar usulsüzlük, çirkinlik var ki, devam etsem bu yazı dizisi bitmez…
Ama bitirmek istiyorum ve şimdi soruyorum size:
Hesap verilebilirlik, saydamlık bu mudur ?…
Namuslu, onurlu insanlar, hırsız, uğursuz olmayanlar; hesap verme hassasiyeti içinde ve saydam olur ve hiçbir şeyi gizleme ihtiyacı hissetmezler…
Ben günlerdir, aylardır, hatta yıllardır bunların gerçekleri gizlemek için, suç işlemeyi de göze alarak, nasıl çabaladıklarını belgelerle açıklıyorum; ispatlıyorum…
O halde bunlara ne denir dostlarım; bunlara ne denir, bunları aklamak için el kaldıranlara ne denir?…
Ya, bütün bunları bile bile yeniden voleybolumuzun başına getirenlere ne denir?…
Yarın 21 Kasım, göreceğiz…
ÖZEL NOT : En tabii hakkım, basın emekçisi olarak hakkım olan, özgürlükçü demokrasilerin vazeçilmezi olan basın özürlüğünü beni akredite etmeyip gasp edecek kadar basitleşen, yalan dolanlarla ailesini kandıran, yetmiyormuş gibi kul hakkı yiyen eski Başkan, yeni Başkan adayı ve sokak arkadaşlarını Allah’a havale ediyor, yarın delegelere bu grubu ibra etmeleri ve M. Akif Üstündağ’a oy kullanmaları hususunda tarihi sorumluluklarını olduğunu hatırlatıyor, sadece voleybolumuzu düşünerek vicdanlarının sesini dinlemelerini salık veriyorum…
Derin saygılarımla…
EVOLEYBOL.COM 
Akif ÜSTÜNDAĞ ; voleybolun sesi sitesinde okuduğum açıklamanızda Sayın KARABIYIK ve Özkan MUTLUGİL federasyonlarında görev yaptığınızı her iki federasyonda iyi ve kötü işlere imza atıldığını , yapılan işlerde senin de imzan olduğunu ifade etmişsin. Doğru söylüyorsun , Sayın KARABIYIK voleybola altın çağını yaşattı sende belli bir döneminde oradaydın ,futbol federasyonu için gemiyi terk ettin .7 ay sonra beceremediniz istifa ettiniz iyot gibi açıkta kaldın . O günden sonra köşe bucak Sayın KARABIYIK ‘a muhalefet yaptın. Özkan bey bize göre voleybolu kötü yönetti ,nitekim sende her yerde bunu ifade ettin . Onun göreve gelişinde kefil olduğuna pişman olduğunu söyledin ,yıpratmak için her türlü entrikayı çevirdin . Maalesef sen yine oradaydın . O nedenle kendine pay çıkarma çünkü sen nötr elemansın hiç bir şeye katkın yok .On gün önce demokrasi açısından mutlaka aday çıkmalı diyordun ,şimdi voleybol tarihinde tek başına genel kurula gidiyorum diye böbürleniyorsun .Sen bunlardan hangisisin Allah aşkına . Her iki başkan da benden memnundu demişsin .Bu kanıya nasıl vardın, senin yüzüne mi söylediler memnun olduklarını ? Bu nasıl tavan yapmış bir ego ? Allah voleybolun yardımcısı olsun . Cümlelerini yönettiğin gibi voleybolu yönetirsen vay halimize .Değerli okurlar ne yazmıştım size . Cümleler A.ÜSTÜNDAĞ ve A.GÖKSU ‘nun ağzından gelişigüzel dökülür .Birileri bunları dizgiye sokar .Voleybolu zor günler bekliyor. Akif ÜSTÜNDAĞ sana katıldığım tek konu hep oralardasın .Doğru söylüyorsun hep oralardasın , Senin adının geçtiği yerde spor akla geliyor .Çünkü senin yapacak başka işin yok . İnsanların yapacak işleri ve sorumlulukları var.
BeğenBeğen
Sayın EPİRDEN voleybolumuzun yeni başkanı ve yönetimi belli oldu.Detayları çok paylaşacağız inşallah.İlginç olan yeni başkan yine ilk röportajını voleybolx ‘ vermiş .Sizi kovmanın meyvaları yavaş yavaş toplanıyor anlaşìlan
BeğenBeğen