SORGUSUZ, SUALSİZ VERELİM Mİ? Deniz Arslan

 

Bu yazımı size Ukrayna’dan yazıyorum.
Evet; sizin de tahmin ettiğiniz gibi kaçtım. Kaçtım çünkü memleketimdeki saçma sapan, “ben seçildim, ben istediğimi yaparım, beğenmeyen beğenmesin” tarzı keyfi uygulamalardan, liyakata değil de tarikata göre yapılan atamalardan, yasaklardan ve soruşturmalardan ve bunların getirdiği tedirginlik ve korkulardan sıkıldım.
Kendime biraz izin verip, uzaklaşayım istedim.
‘Nasıl olsa yazarak bir şey değiştiremiyoruz. Bari dinlenerek biraz kafamızı değiştirelim’ dedim ama ne mümkün.
Yağmurdan kaçarken doluya tutuldum. Burada da doğu bölgelerinde çatışmalar var. Çatışma dersek hafif kalır. Savaş sürüyor adeta. Ülkenin zaten kıt olan kaynakları iki yıldır süren savaşta tükenmiş. Dolar almış başını gitmiş, iki yılda üç kat artmış. Zengin daha çok zengin olurken, fakir yine vergilerin altında ezilmiş. Caddelerde açlıktan dilenen bir sürü insanın yanında son model arabalar fink atıyor.
Herkes politikacılardan şikayetçi. İşi bilenin değil akraba ve torpillilerin, fikri olanın değil biat edenlerin işbaşına getirildiğini, parayı bastıranın her türlü illegal uygulamayı kılıfına uydurabildiğini, hemen her gencin ülkeden kaçmayı düşündüğünü söylüyorlar.

“Ne olacak bu Ukraynanın hali?” diye her gece votka şişelerini arka arkaya boşaltıyorlar. Neyse ki burada içki çok ucuz. Bizdekinin üçte bir fiyatı diyebiliriz. Bu nedenle bu konuları tartışırken ayıldıklarında “Eyvah ne yaptık biz? Bütün aylığı bitirmişiz” diye üzülmüyorlar.
Yani kaçtık ama rahatlayamadık.

Ha bu arada kaçtık derken yanlış anlaşılmasın tatil için kaçtık demek istedim. Arada “Memlekette ne var ne yok diye şöyle bir gezindim. Voleybol Federasyonu başkanı seçilmiş. “Yok daha seçilmemiş” diyorsanız o çoktan seçilmişti. Seçilmiş derken biri “şu olsun” demişti, o olmuştu. Seçim dediğiniz şey ise bir prosedür sadece.

Şahsen pek bir şey değişeceğini düşünmüyorum. Çünkü seçilen kişi zaten 4 yıldır perde arkasından Federasyonu yönetiyordu. “Yok perde önünde daha iyi yönetecek” diyorsanız “inşallah” diyorum. Sonuçta sürekli muhalif yazılar yazıyorsak da bu iyi şeyler yaparsa yazmayacağımız anlamına gelmez. Bizi adına “yazar” deyip hiç bir şey yazmayanlarla aynı kefeye koymayın lütfen. Sağolsun Epirden hocam bir kefe oluşturup bizi de içine koymuş. Bir anket oluşturup “Voleybol basınında en beğendiğiniz yazar kimdir?” diye siz değerli voleybol severlere sormuş. http://www.voleybol-a.com
Bu seçim voleybol takipçileri arasına Voleybol Federasyonunun seçiminden daha popüler durumda.
Şu dakika itibari ile ikinci sıradayım. Üstelik de hiç bir sayfada, hiç bir takipçimi oylama için çağırmamış olmama rağmen durum bu.
Teveccühünüze teşekkür ediyorum
Birinci olan arkadaşım Voleybolcu ve Voleybol severlerden oluşan sitesinde 30 bin takipçisine “ankette oyumuzu ….. ‘e verelim” diye çağrıda bulunmuş. Aynen bizim Federasyon seçimi gibi. Nasıl ki Gençlik ve Spor Bakanlığının adayı 196 oyun 30’u cepte yarışa başlıyorsa bizim ‘en beğenilen yazar’ yarışımız da öyle olmuş.30 bin takipçiye karşı tek başıma ne yaparım? Ancak o çağrının altına yorum yapabilirdim. Ben de yaptım
” Neden ……..’e verelim? Mesela hangi yazısına istinaden verelim? Ya da verelim de gerisini hiç mi sormayalım. Sormadan verip geçelim mi? Verirken ikna olursak daha mutlu vermez miyiz mesela?”
Yani en azından ben öyleyim. Hemen veremem. “Yok ben size demedim, çabuk verenler için demiştim” diyorsan da beni ilgilendirmiyor o.

Şimdi sen insanlar kolayca versinler diye bu yorumu da silersin. Böylece bunun adına demokratik yarış mı diyeceğiz?” diye yazdım.
Bakalım ne olacak?

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s